Kötü günler geride kaldı!

Artık kötü günler geride kaldı ama daha kötüsü başlıyor.

Tam 2 yıldır bu krizin işaretlerini göstermeye çalıştık. Bugün yaşadığımız kriz yeni başlamadı. Vatandaş yeni yeni hissetmeye başlıyor.

İnsanlar krizi anlamak için borsanın düşüşüne ve dövizin yükselmesine bakıyor.

Eğer borsa sert düşmüş ve dolar da sert yükselmişse bu krizdir.

Bir dakika sonra unutuyor. Çünkü vatandaşın ne dövizle ne de borsayla işi var.

Bu kez kriz mutfağı vurmaya başladı.

Mutfak vatandaş için krizin en önemli göstergesidir. Et fiyatından çok domatesin, biberin ve patatesin fiyatına bakar.

Mutfak son aylarda adeta yanıyor.

12 Temmuz itibariyle 1 kilo domates 7 lira. Olacak iş değil.

Türkiye gibi tarım ülkesinde temmuz ayının ortasında 1 kilo domatesi 7 liraya alıyorsanız bu krizdir.

Domates çok önemli.  Çünkü domates aynı zamanda fakirin simgesel sebzesidir.

"Domates peynir yerim"

Artık bu sözü söyleyenlere insanlar zengin gözüyle bakıyor. Yazın ortasında 7 liraya domates, 35 liraya peynir.

Domates-peynir değil sanki havyar yiyorsun.

İşte bu krizdir.

Türkiye'de kimse ortaya çıkıp da kriz yaşadığımızı tedbir almamız gerektiğini söylemiyor.

Herkes aynı telden çalıyor.

Dış güç saldırısı.

Allah aşkına neyin dış gücü? Senin ekonomi politikan tamamen dışarıdaki sıcak paraya bağlı olursa, üretmeyip tüketiyorsan, her şeyini ithal ediyorsan, hayırsız evlat gibi elde ne var ne yok satıyorsan bir de üstüne üstlük sürekli borçla binalar, yollar yapıyorsan bundan yabancının ne kabahati olabilir?

Sorun sensin.

Sorun tüm politikanı yurt dışından gelen paraya dayamış olmandan kaynaklanıyor.

Şimdi o dış güçler dediğin sermaye diyor ki, "ben artık senin ülkende durmuyorum. Çünkü senin gelirin kalmadı. Çünkü Amerika daha çok faiz veriyor."

Bunun kısa izahı bu.

Eğer sen bu adamın gitmemesini istiyorsan ona Amerika'daki faizlerden daha çok vermen lazım. Amerika'dakinden daha çok güvence vermen lazım. En önemlisi yapacaklarını anlatman lazım.

Bir de ülkende hukukun olduğunu göstermen lazım. Çünkü yarın seninle ihtilafa düştüğünde gidebileceği adil bir yargının olması lazım.

Türkiye'yi son 2 yıldır, dünyaca tanınmış markalar terk ediyor.

Adamlar elde avuçta ne var yok sattılar ve gittiler. On da bile uyanmadın. Bu adamlar niye ülkemizi terk ediyor diye.

Şimdi de sana borç verenler gidiyor.

Parasını senin Devlet İç Borçlanma Senedine yatıranlar satıp gidiyor. Hisse senedine yatıranlar satıp gidiyor.

Sattığı parayı da dolara çeviriyor ve dolayısıyla senin ülkende yeterince dolar olmadığı için, yükseliyor.

Bunu bu kadar basit yorumlamak lazım.

Öyle dış güçlere bağlarsan sadece sokaktaki bazı vatandaşları kandırırsın. Ama o vatandaş da 1 kilo domatesi yarın 10 liraya aldığında sana "dur" der.

Artık krizle ilgili fazla bir şey söylemeye gerek yok. Söylenecek sözü yazının başında söyledim.

Kötü günler geride kaldı, daha da kötüsü geliyor.

Haberiniz olsun!

Yazarın Diğer Yazıları