Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Tuncay MOLLAVEİSOĞLU

Tuncay MOLLAVEİSOĞLU

Kötülüğün pedalları dönüyor...

Bir eline Kuran'ı almış halkı selamlıyordu:

 

"Ülkemizin kaderi Yüce Allah'ın ellerindedir, bugünden itibaren vatandaş haklarına saygı duyan bir İslam devleti olacağız" diyordu.

 

Darbe ile gelmiş, rejimi değiştirmişti... Gün geldi, seçim oldu, vatandaş artık bırakması yönünde oy kullandı!

 

Verdiği yanıt tarihe geçecekti:

"Beni Allah'tan başkası bu görevden alamaz."

 

Dünya kamuoyu Gambiya'nın Devlet Başkanı'nı konuşuyor...

 

Sandıktan çıkan sonucu tanımayan Başkan'ı!

***

Güç zehirlenmesi böyledir...

 

Çevrende bir yalaka ordusu seni dünyanın en üstün insanı olduğuna inandırır.

Ne yaparsan en doğrusunu düşünür, en doğrusunu yaparsın...

 

Eleştirenler haindir!

"Sen", bu halkın başına gelmiş en muhteşem şeysindir!

 

Bir süre sonra halkın sahip olduğu her şeyde payın olduğunu iddia ederler!

Aslında sen varsan halk ve devlet vardır, sen yoksan vatan da yok!

 

Yalaka takımının bu zehirli yalanlarının çok basit bir nedeni vardır:

"para, daha çok para, makam, para, ihale, para..."

 

Sen onlara verdikçe onlar seni "seçilmiş kişi" ilan ederler.

Yalakalık ve bağlılıkta sınır tanımazlar!

Kendi kişilikleri, kendi düşünceleri, kendi vicdanları körelmiştir!

 

"Sen" onlara verdikçe, onlar senin yarattığın ışıltılı hayatın bir parçası olmak için kendilerinden çoktan vazgeçmişlerdir!

 

Seni, dünyaya gelmiş en büyük ilan ederler...

Bu halk sana ne yapsa yetmez! Ne verse azdır!

Sen var ya sen...

***

Cuma gecesi;

Aklını, vicdanını askıya almış milletvekillerinin, milletin vekilliğini, yani kendilerini inkar ettikleri günlerin sonuna gelinmişti.

 

Alkışlıyoruz!

O gece; Türkiye Büyük Millet Meclisi, kendi kendini imha etmeyi başaran ilk Meclis olarak dünya tarihine geçti.

 

21 Ocak 2017, gecenin ilerlemiş, en karanlık saatleri...

 

Milletvekillerinin elleri son kez havaya kalkarken Gazi Meclis'i kuran kahramanların kemikleri sızlıyordu...

O kahramanlar ki, çok değil, bir insan ömrü mesafede egemenliği Sultan'dan alıp halka vermişlerdi...

O kahramanlar, emperyalizmin yenilebileceğine dünyayı inandırmışlardı.

 

O gece, 21 Ocak'ta,

Kanla, şehadetle kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yarattığı özgürlüklerden, çok partili siyasi hayattan, hukuk devletinden ve demokrasiden faydalanan, siyaset yapan, memleket yöneten zihniyet; kendilerine bu imkanı sağlayan sistemi yıkacak adımı attılar.

 

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu gün ağarmadan yaptı basın açıklamasını.

O saatte, hemen, bir an önce mücadele çağrısı yaptı Türkiye'ye...

Haklıydı, çünkü bu mesele Türkiye'nin meselesidir.

Çocuklarımızın geleceği ile ilgilidir, ülkenin yarınları ile...

Uğruna şehitler verdiğimiz özgürlüğümüz ve demokrasimiz ile ilgilidir!

 

Bu memleketin nimetlerinden yararlanıp sanatçı olanlar, sporcu olanlar, milyon dolarlık futbolcular, sermayesini Mustafa Kemal Atatürk'ün Türkiyesi'ne borçlu olan işadamları... Evet, özellikle sizler...

Atatürk'ün temellerini attığı bilim yuvalarında okuyup profesör olanlar, adam olanlar... hepiniz, herkes AKP'nin memlekete yapmaya çalıştığını çevrenize anlatmaya mecbursunuz...

***

Halkımız egemenliğin kendisinden alınıp tek bir insana verilmesini kabul etmeyecektir.

 

Bu halk;

bir kişinin hem yasa yapan, hem uygulayan, hem denetleyen, memleket ile ilgili her kararı veren, bu kararları nedeni ile sorgulanmayan, denetlenmeyen, modern dünyada görülmemiş yetkilerle donatılmasına izin vermez.

 

Çünkü Türk Milletinin sağduyusu "güç zehirlenmesini" bilir...

Padişahtan öte yetkilerin, o yetkileri kullanan insana da zarar vereceğini hisseder...

Türk toplumunun duygusal zekası bu oyunu bozmaya yetecektir!

 

Referandumdan evet çıkarsa, ülkeye yapılan kötülükler hız kesmeyecektir;        

Çünkü Jean Paul Sartre'ın dediği gibi:

"Kötülük ancak tam hızla giderken dengede kalabilir, bisiklette olduğu gibi..."

Yazarın Diğer Yazıları