Köyceğiz'de doğa katliamına kim olur verdi? (3)

Muğla - Antalya karayolundan devam eder iken yaklaşık 60 kilometre sonra sağ tarafınızda Köyceğiz Gölü’nün muhteşem görüntüsü ile büyülenirsiniz, hele de öğleden önce eğer bu yoldan geçiyorsanız, kesinlikle anayoldan Köyceğiz İlçesi’nin merkezine 3 kilometrelik bir yolculuk yapın ve kendinizi sabah uykusundan henüz uyanmamış olan Köyceğiz Gölü kenarında bulacaksınız.
Yaradan’ın insanoğluna sunduğu eşsiz güzelliklere bundan iyi örnek olamaz. Sessiz ve sakinliği ile belki de Türkiye turizminin Antalya’dan sonra en yoğun yaşandığı Muğla İl’imizdeki bozulmadan kalan nadir yerleşim yerlerinden birisi Köyceğiz. İsminin sonundaki küçültme ekindeki gibi (-ceğiz, -cağız) nüfusu nerede ise 8 bin kişi civarında. İl dışından gelenler genellikle emekli olmuş ve yöreyi önceden görüp hayran olmuş insanlardan oluşuyor.
Bu kadar güzelliğin kenarında kurulmuş olan Köyceğiz İlçesine bağlı civarındaki Belde ve Köyler şu sıralar bir rant kavgasına sahne oluyor. Doğanın milyonlarca yıl uğraşarak oluşturduğu doğal güzellikler, paradan başka gözü bir şey görmeyen, hayatında belki doğaya çıkıp birkaç saat bile geçirmemiş, doğayı sadece maddi bir araç gibi gören zihniyet sahipleri tarafından yok edilmek isteniyor.
Köyceğiz Gölü coğrafi olarak 56 kilometre karelik bir alana sahip, Göl’ü besleyen iki doğal dere bulunuyor, bunlardan Nam Nam Çayı kış aylarında yağmur sularını ve Mayıs ayı sonuna kadar da erimiş kar sularını Göl’e taşıyor ve yaklaşık 5 ay kuruyor. Diğer ve en önemli olanı ise Köyceğiz İlçesi Beyobası Beldesi sınırları içinde kalan Yuvarlak Çay. Suyun çıktığı noktadaki doğal güzellik mükemmel ve Yaz aylarında bile suyun sıcaklığı 5 derece.
Yuvarlakçay boyunca yüzlerce yıllık Çınar ağaçları mükemmel bir yeşil örtü oluşturuyor ve kendisine hayat veren Yuvarlakçay’ın sularını selamlıyor. Kaynaktan çıkan su Köyceğiz Gölü’ne ulaşıncaya kadar 25 kilometrelik yolculuğu boyunca yörenin birinci derecede gelir kaynağı olan binlerce dönüm limon, portakal, mandalina, nar bahçelerinin sulanmasında kullanılıyor. Kaynak suyu ile yetişen bu meyvelerin lezzetini bir başka yerde bulabilmeniz de mümkün değil.
Yine Yuvarlakçay üzerinde kurulu bulunan Bağcı Alabalık Çiftliği türünün en güzel ve en modern tesisleri arasında Türkiye’de ilk sıralarda geliyor. Yöre insanına istihdam sağlayan bu tesis doğrudan Avrupa ülkelerine soğuk hava deposu olan özel araçlarla Alabalık ihracatını yıllardır başarı ile sürdürüyor.
Yuvarlakçay’ın üzerine şimdilerde adı kamuoyuna da mal olmuş Afken Holding’e ait Beyobası Elektrik Üretim A.Ş’nin hidroelektrik santrali kurmak için çalışmalar başlattığı ve DSİ ile ÇED (Çevresel Etki Değerlendirme) raporları tamamlanmadığı halde  “su kullanım anlaşmasını”  imzaladıkları haberleri gazetelere yansıdı. Oysa ki ülkemizde ÇED Raporları yapılmadan bu türden işletmelerin faaliyete başlamaları yasal olarak mümkün olmadığı halde, sanki birileri  “yangından mal kaçırırcasına”  hidroelektrik santrali yapılması planlanan alanda şimdiden binlerce Kızılçam ve yüzlerce asırlık Çınar ağaçlarını kestiler.
Ülkemizin hukuk devleti olduğunu
 her fırsatta dile getiren siyasetçilerimizin, bu hukuksuz uygulamayı ve ağaç katliamının emrini verenleri en ağır cezaya çarptıracaklarına inanıyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları