Kritik eşik aşıldı

Ekonomi kritik bir eşiktedir. Bu eşikte doğru müdahale istikrar için belirleyici olacaktır.

Eşiği kritik yapan, başta cari açıktır. Cari açık birkaç yıl öncesine kadar, sıcak para girişi, yabancı yatırım sermayesi girişi ve sorunsuz dış borçlanma nedeniyle, döviz ihtiyacı yaratmıyordu. Geldiği noktada dış fonlar azaldı, cari açığın finansman sorunu ortaya çıktı.

Dış borçların çevrilmesi de zora girdi. Daha pahalı borçlanıyoruz. Türkiye'nin dış borçları riskli kabul ediliyor. Dün dış borç risk primini (CDS) gösteren diğer ülkelere göre çok yüksek, 302 seviyesinde idi.

TL'nin aşırı, yüzde 26 dolayında reel değer kaybetmesi ile dünya petrol fiyatlarının artması ithalat fiyatlarını artırdı. Üretimde ara malı fiyatları ve bağlı olarak da üretim maliyetleri arttı. Bu maliyet artışı TÜFE'ye yansıyor.

Eğer üretim ortalama yüzde 50 yerine, yüzde 10 ithal ara malı ve ham madde kullanmış olsaydı, maliyet artışı ve enflasyona etkisi ihmal edilebilir düzeyde kalırdı.

Sonuçta enflasyon artışı ile nominal kur ve faiz arasında karşılıklı etkileşim başladı. Maalesef tırmanmaya devam ediyor.

İşsizlik yüzde 10 dolayında kronikleşti, fiili işsiz sayısı ne yapsak 5.5 milyonun altına düşmüyor.

Yerli ve yabancı yatırım için, güven ortamı kalmadı. Çünkü hukuk düzeninde, insan hakları ve özgürlükler konusunda geri düştük.

1- Bu aşamada, siyasi iktidarın önce güvenilir bir yapısal dönüşüm ve istikrar programı hazırlaması gerekir. Böyle bir program aynı zamanda iyi niyeti de göstereceği için iktisadi ajanlar için pozitif etki yapar ve beklentileri olumlu etkiler.

2- İkinci olarak, ya AB'ye hızlı dönüş yaparak, AB hukuk ve özgürlük normlarını uygulama taahhüdü vermeliyiz, ya da IMF'ye gitmek zorundayız. IMF'ye gitmek, ekonominin istikrar sorunu yaşadığının tescilidir. Ancak bir çıpa olmadan da bu risklerden çıkış imkanı zor görünüyor.

3- Kronikleşen ekonomik istikrar sorunu, yalnızca yapısal önlemlerle çözülebilir. Bu nedenle, piyasada oligopol yapının kaldırılması, devletin yeniden yapılanması, üretimin ithalata bağımlı olmaktan çıkarılması, kamu kaynaklarının popülizmden arındırılması, vergi sisteminde reform yapılarak sistemin dolaylı vergi hegemonyasından çıkarılması, eğitimin çağdaş hüviyete kavuşturulması gibi reformların yapılması gerekir. Bunlardan bazı örnekler;

1- Devletin yeniden yapılandırılması, verimliliği artırır. Bu kapsamda bürokrasinin en aza indirilmesi gerekir. Zaman zaman bürokraside iyileştirme gayretleri oldu. Ancak sorun şirket kurmayı kolaylaştırmakla olmuyor.

Devlet anlayışının değişmesi gerekir. Devletin vatandaşa güvenmesi, yatırımlarda formalitenin teke indirilmesi ve vatandaş beyanının doğru olduğunun kabul edilmesi gerekir.

Altyapı yatırımlarının, elektrik ve su gibi altyapı dağıtımını özelleştirmekten vazgeçmek gerekir. Yap işlet devret modelinde geçiş garantisini kaldırmak gerekir.

2- Piyasada oligopol yapıların kaldırılması ve kartelleşmenin önlenmesi gerekir. Gerekirse devletin belirli bir süre için bizzat üretime girmesi gerekir.

3- Üretimde kullanılan ithal ara malı ve ham madde oranını yüzde 50'lerden yüzde onlara indirmek gerekir. Bunun için dalgalı kur politikasını değiştirmek, sermaye hareketlerini düzenlemek, yalnızca bu alanda ithal ikameci politika uygulamak, teşvikleri de ara malı ve ham madde yatırımlarına kaydırmak gerekir.

4- Dış ticaret politikasını değiştirmek, teknoloji ve yatırım malı dışında, özellikle açığın dörtte birini oluşturan Çin mallarına kota koymak zorundayız.

5- Kamu harcamalarında reform yaparak, yatırımlar ve cari harcamalar arasında optimal denge kurmak, kamu imkanlarının seçim popülizmi için kullanılmasını önemek gerekir.

6- Vergi sisteminde reform yapılarak, dolaylı vergilerin üçte iki olan payı düşürülmeli ve adil vergi sistemi kurulmalıdır. Vergi sisteminin fiyat dengesini bozucu etkileri izale edilmelidir. 

7- Hukuk sisteminde reform yapılarak, hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı sağlanmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları