Kübra'dan Türk Gençliği'ne

      Düzce'de sekizinci sınıf öğrencisi Kübra Vatan adındaki kızımız Cumhuriyet Bayramı vesilesiyle yazdığı kompozisyonla arkadaşlarının duygu ve düşüncelerine de tercüman olmuş.

       Kübra şunları yazmış:

       "Bugün bizim için önemli ve değerli bir gündür.

       Çünkü bugün, 1923'te Cumhuriyet kurulmuş ve insanlar cumhuriyetle birlikte özünde var olan özgürlük ve eşitlik gibi unsurları kavramıştır.

       Cumhuriyet bir halk yönetimi şeklidir. Cumhuriyet yönetiminde egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir. Zaten Ulu Önder Atatürk'ün de dediği gibi "Türk ulusunun yaradılışına ve yaşantısına en uygun olan yönetim şekli cumhuriyettir."

       Atatürk bu sözüyle, Türk Ulusu'na yakışan yönetimin cumhuriyet olduğunu belirtmiştir. Çünkü cumhuriyet bağımsızlık, özgürlük ve eşitlik gibi kavramları içinde barındırır. Bağımsızlık, özgürlük ve eşitlik Türk Ulusu'nun önem verdiği unsurlar olduğu için, ülkemiz ancak cumhuriyet şekliyle yönetilebilir.

      Cumhuriyete kavuşmamız tabii ki kolay olmamıştır. Çünkü atalarımız uzun yıllar bu uğurda savaşıp, kanlarını ve canlarını vermişlerdir.

     Onlar bu uğurda korkusuzca savaşıp bizlere rahat, huzurlu ve mutlu bir toplum bırakmak için ellerinden geleni yapmışlardır. Biz cumhuriyetle huzura, rahata ve mutlu bir yaşama kavuştuk. Bu yüzden atalarımızın bizlere bıraktığı cumhuriyetin anlam ve önemini kavramak için her yıl 29 Ekim'de kıvançla bu millî bayramı kutlar, ulusça seviniriz.

      Unutmayalım ki!

      CUMHURİYET bizim için en büyük bayramdır."

DERKENAR

      Bize cumhuriyeti armağan eden Ulu Önder Atatürk ve arkadaşlarını şükranla anıyoruz. Bu bayram vesilesiyle bir kere daha aziz milletimize cumhuriyetimizi ilelebet yaşatacağımızın sözünü veriyor, ona göz koyacak olanları "Sakın ha" diye uyarıyoruz. 

Lafa kaşınan general

      Yakın tarihe kadar Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin yani komünist dünyanın şemsiyesi altındaydılar, bugün NATO şemsiyesinin altına sığındılar. Çekler'den bahsediyorum...

      Polonya ve Macaristan ile birlikte NATO'ya alındılar; yıl 1999...

      Gemiye son anda binenlerden...

      Bugün NATO'da görevli Çek generali Petr Pavel, askeri komitenin başkanı olma şımarıklığı içerisinde tehdit edici ifadelerle bize saldırmaya kalktı...

      Rusya'dan aldığımız S-400 savunma sisteminin başımıza iş açacağı imasında bulundu...

      "Ülkeler her ne kadar karar vermede bağımsız olsalar da aldıkları kararın sonuçlarına da katlanmak konusunda da bağımsızlar" dedi...

      Sanki aksini söyleyen ve düşünen varmış gibi...

      Generalin amacı öyle anlaşılıyor ki üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek...

      Dağdan gelip, bağdakine gözdağı vermek...

      Zavallı şımarık general, onu dahi doğru dürüst beceremedi! 

Bir değer daha aramızdan ayrıldı

      Yazmakta geciktiğimi biliyorum; büyük tambur ustası Necdet Yaşar üstadı kaybettik. 87 yaşında hayata veda etti. Nizipliydi, musikiye yatkın bir kulağı ve eli vardı; saz çalarak başladı, sonra tamburda karar kıldı. Hem güzel ve unutulmaz eserlere imza attı, hem genç tamburcular yetiştirdi...

      Aydil Erol anlattı, tarih ve musiki bilgini rahmetli Prof. Dr. Muammer Kemal Özergin bir gün şöyle demiş:

      -Necdet Yaşar, diyebilirim ki, teknikte Cemil Beğ'den de ileridedir... 

      "Bana sazı sevdiren Âşık Veysel oldu" diyen Necdet Yaşar'ın adı, henüz lise öğrencisiyken "Bağlama ustası" diye yayılmıştı. Buna rağmen bağlamayla birlikteliğini uzatmadı, tambura geçti...

       Yine Aydil'den öğreniyoruz, üstad bu geçişi şöyle anlatmış:

       -Yıl 1950. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi ikinci sınıf öğrencisiydim. Yurtta kalıyordum. Öğrenciler arasında klâsik müzikle uğraşanları uzaktan seyrederdim. Bir gün hoparlörden bir ses duydum. Bu, o güne kadar duymadığım büyüleyici bir sesti. Hemen koşup yurdun yönetim binasına gittim, Nevzad Atlığ, üstünde beyaz gömleğiyle radyonun üstüne âdeta kapanmış bir durumda yayını dinliyordu. Ona heyecanla "Bu nasıl bir müziktir, bunu çalan kimdir" diye sorduğumda aldığım cevabı bugün gibi hatırlıyorum:

       -Bu tamburdur, çalan da Mesut Cemil'dir, tambur da böyle çalınır!..

       İşte o gün tambura vuruldum...

       * * *

       Necdet Yaşar ömrünün sonuna kadar vurulduğu tamburunu bırakmadı. Onun tınıları hâlâ kulaklarımızda. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun üstadın...

Yazarın Diğer Yazıları