Küçük Picot (!)

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün "kanaat önderleri(!)" toplantısında yaptığı konuşmanın bir yerinde haklıydı;

Figüranlar değişse de senaryo değişmiyor; aynı.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un, Irak Başbakanı Haydar İbadi ile görüşmesinden sonra düzenlediği basın toplantısında, "Kuzey Irak'la yakın bağları bulunduğu"ndan bahsederek, merkezi hükümet ile Barzani'nin "fiili durum" yaratarak devletleştirmeye çalıştığı korsan yapılanma arasında arabuluculuk yapmayı teklif etmesi de bunun gereği.

***

Ne yalan söyleyeyim, şöyle dolu dolu bir "Eyyyyy Macron" diyesim geldi;

Paris-Erbil arası 4 bin 664 km; bugün yola çıksan neredeyse 2 gün sürer varman!

Almanya, Avusturya, Slovenya, Bosna Hersek, Sırbistan, Bulgaristan, Türkiye, en az 7 ülke var aranda...

Kuş uçuşu 3 bin 636 km.

Uçakla bile 4 buçuk saat geçirmen gerek yolda.

Ha, "mesafenin ne önemi var yeter ki gönüller bir olsun" demek de mümkün pekala; keza öyle olmasa bizim kalbimiz niye atsın dünyanın bir ucundaki Doğu Türkistan'da!

Da, Irak ile Fransa'nın gönlünün bir olması için neden gösterin bana;

Soy birliği?

Yok.

Dil birliği?

Yok.

Din birliği?

Yok.

Tarih birliği?

Yok.

Kader birliği?

Yok.

Ülkü birliği?

Yok.

***

Ne var?

Orta Doğu'da, bitmek bilmeyen bir 'Fransa'nın Suriye'yi maşa olarak kullanıp da "Kürt kökenli terör sorunu" yaratmak çabası' var.

Lyon kırsalındaki baraka köyleri, içinde yatakhaneleri, nezarethaneleri, nöbet yerleri, idare binaları bulunan tam teşekküllü PKK kampına dönüştürmüşlüğü ve burada silah-gizli haberleşme eğitimi verdiği teröristleri başımıza musallat etmişliği var.

Paris Kürt Enstitüsü eliyle yürüttüğü azınlıkçılık faaliyetleri var.

Daniela Mitterrand'ın, "Fransa Özgürlükler Vakfı" maskeli bölücülüğü var.

Ve topu da, ABD eksenli Orta Doğu-Körfez denkleminin dışında kalmamak uğruna yalnızca!

Söz sahibi olmak, paydaş olmak, ortak olmak değil bile değil ucundan kenarından da olsa dahil olabilmek uğruna...

***

Masadaki senaryo aynı olabilir ama sahadaki güç dengesi Birinci Dünya Savaşı yıllarından çok başka...

François Georges Picot tarihe gömüldü; Macron aynı rolü oynamaya talip olsa bile yedirmezler bu coğrafyayı bir "küçük Picot"a!

***

PISSSSSST...

***

Misket oynayan kedilerden duydum; bugün Ankara için son 23 yılın en mübarek Cuma'sı olacak diyorlar!

***

Yeni parti çalıştayından notlar

***

Kesin bilgi; resmi kuruluşu 25 Ekim'de ilan edilecek yeni partinin, Bursa'da yapılan tüzük/program çalıştayı sonrası parti yönetiminin onayına sunulacak metinde, iki gündür çok tartışılan yaklaşım yer almayacak.

Peki, bu teklif, nasıl oldu da çalıştay masasına gelebildi?

Parti yönetiminin, program oluşturmadan önce her konu başlığı için farklı görüş, düşünceden alanında uzmanlaşmış kişilerden taslaklar istediği biliniyordu. Gürültüye sebep o madde de, hukukçularından birinin teklifiydi; Bursa'daki çalıştayda programda yer alamayacağına karar verildi.

***

"Daha daha" mı?

Sürpriz olmayan şekilde "yüzde 30 kadın kotası" söz konusu...

"Lider kontenjanı" denilen müdahale alanı da, değişiklik olmazsa "yüzde 5" civarında bir oranla sınırlı; ki sahiden uygulanırsa Türkiye şartlarında hiper-demokratik bir tavır olur bu.

Yeni partinin, muhtemel bir erken seçimde yarışa dahil olabilmesini sağlayacak kongreye götürecek geçici hükümler de yer alıyor Bursa'da hazırlanan metinde. Buna göre yeni partinin hem kadrolarının, hem programının delege onayına sunulacağı kongre sürecinin de en geç Ocak ayında tamamlanması öngörülüyor.

Yazarın Diğer Yazıları