Kudüs kasırgası, fırtınası, hortumu… Adına siz ne derseniz

Üç semavi dinin doğup büyüdüğü toprak olan Kudüs'te kan ve gözyaşı neredeyse 100 yıldır hiç dinmiyor. Kudüs kenti önemli."Seni unutursam, ey Kudüs, sağ elim hünerini unutsun! Eğer seni anmazsam, eğer Kudüs'ü baş sevincimden üstün tutmazsam, dilim damağıma yapışsın." (Mezmur 137) diyen İsrailoğulları için; "Ey Kudüs! Peygamberleri öldüren ve kendisine gönderilenleri taşlayan sen, tavuk yavrularını kanatlarının altına nasıl toplarsa, ben de senin çocuklarını kaç kere öyle toplamak istedim…" (İncil-Matta 23/37) diyen Hıristiyan alemi için ve "Ey Kudüs, Allah'ın seçtiği toprak ve onun kullarının vatanı, senin duvarlarından dünya dünya oldu. Ey Kudüs, sana doğru inen çiy bütün hastalıkları iyi ediyor, çünkü geldiği yer Cennetin bahçeleri." (Hadis, Hz. Muhammed) diyen Müslümanlar için önemli ve kritik bir kent Kudüs.

Bir ay evveline kadar, yandaş basınımız "Trump yönetimine hiç olmadığı kadar yakınız" manşetleri atıyorken Trump, bir yıldır süre gelen akla mantığa uymayan hamlelerine bir yenisini daha ekleyerek, dünya gündemini sarsan, barış ihtimalini yerle bir eden bir karara imza attı: Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıdığını açıkladı. Hem de ne tanıma! Yarım sayfa boyutundaki dev imza ile adeta meydan okudu.

Trump'ın bu kararı neden aldığı ile ilgili birçok neden konuşuluyor. Bunların en dikkat çekeni medyada etkili olan Yahudi lobisini arkasına alma isteği. Zira hepimizin bildiği üzere Trump, başkanlık seçimleri sırasında şimdiye kadarki başkanlara oranla İsrail' e yönelik politikalarda olumlu tavrını en çok ortaya koyan başkan adayıydı. Bu amaç doğrultusunda dile getirdiği vaatlerden biri de Tel Aviv'de bulunan ABD büyükelçiliğini Kudüs'e taşıyacak olması vaadiydi.

Trump geleli tam bir yıl oldu ancak verdiği vaatleri yerine getirdiği pek söylenemez. Bu durumdan şikâyetçi olanlar nedeniyle iç politikada eleştiriliyorken, üzerine bir de ABD eski Güvenlik Danışmanı Michael Flynn'in suçlarını kabulü ile alevlenen Rusya soruşturmasının baskısı geldi ve Trump, iç politikada kazanabilmek uğruna bu adımı attı. Kendisini ateşten kurtardı ama Ortadoğu'yu ateşe verdi. Filistin Kurtuluş Örgütü, ABD ile Filistin-İsrail barış görüşmelerinin, Kudüs'e ilişkin kararından cayana kadar askıya alındığını açıkladı.

Peki, bu karar kime yaradı? Tabi ki İsrail yönetimine. Irkçı Siyonist düşüncenin uygulamaya geçmesi açısından büyük bir adım atılmış oldu. Nitekim ABD'nin elçiliğini Kudüs'e taşıması diğer ülkelere de emsal teşkil edebilir. Buna ek olarak İsrail lehine bir kazanım da Başbakan Binyamin Netenyahu açısından oldu. Yolsuzluktan yargılanan Netenyahu, Trump'ın Kudüs bombası ile ülkesinde gündem düştü.

Paralelinde Türkiye'de de benzer bir gündem değişimi yaşandı. Sarraf Davası, Man Adası belgeleri derken, rüşvet, yolsuzluk kelimeleri ağızdan düşmüyor ve gerginlik hat safha yaşanıyor iken, Trump attığı bomba ile Türkiye'de de adeta birilerinin imdadına yetişti!

Aklı başında her kesimin, her ulusun karşı çıkacağı bu karar ile İsrail-Filistin barış süreci hepten çıkmaza girdi. Korkulan savaş ortamı Gazze'de başladı. Trump'ın bu hamlesi ve Nasrallah'ın 'her yerde intifada çağrısı' zaten çalkantılı haldeki bölgeyi daha da karıştırdı.  Artık barış değil, savaş konuşuluyor. İki gündür sokaklara yansıyan şiddet içeren görüntüler, mezhep ve etnik savaşların Ortadoğu'da artarak yayılacağını gösteriyor. Bu yaşananların hepsi de Türkiye'yi doğrudan etkiliyor. Türkiye'nin böyle bir ortamda laik ve demokratik yapısını koruyarak akıllı adımlar atması gerekiyor.

Ülkelerin vereceği tepkiler şu süreçte çok önemli. Müslüman dünyasında başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez Ülkelerinin İsrail' e karşı tutumu, Irak ve Suriyenin yaşadığı iç karışıklıklar nedeniyle onlardan beklenen tepkinin gelmeyeceği çıkarımını yapabiliriz. Bu nedenle Avrupa ülkelerinin tutumları özellikle önem arz ediyor. Elbette ki Trump, Kudüs kararına olası tepkilerin bilincinde olarak o imzayı attı. O halde tepkilerin beklenilenin ötesine geçip milletlerarası dayanışma örneği şeklinde tecelli etmesi gerekir. Trump'ın iç politikada kazanmak için yaptığı bu hamlede, dış politika aktörlerinin baskısı sayesinde geri adım atması mümkün olmakla birlikte, bu geri adımın gecikmesi durumunda üç semavi dinini de içine alan olası savaş senaryolarını içeren zor günlerden, başta Filistin halkı olmak üzere tüm insanlık etkilenecektir.

Yazarın Diğer Yazıları