Kuleli Askeri Lisesi, bir tarih

Numan Kurtulmuş'u dinlerken, güleyim mi ağlayayım mı bilemedim. Darbeyi önlemek için, askeri ve siyasi sistemi nasıl tırpanladıklarını anlattı. Oysa darbeyi yaptırıp, kavga ettiren, tarikatlar, tekkeler değil mi? Darbeye sebep imam hatipler, camiler, vakıflar kapatılmadı, iktidar partisi içindeki paralellere dokunulmadı. Darbe kaynağının, siyasi ve sosyal adaletsizlik olduğunu bile bile, bu ayrımın üzerine benzin döken bir iktidar ve onları alkışlayan çıra gibi yanan halk toplulukları. Garip.

Kapatılan Kuleli Askeri Lisesi'nde okudum, mezun oldum. Bu okulda geçen 4 sene, hayatımın da en güzel yıllarıydı. Ne tarikatçı oldum ne de onlara yakınlaştım. Ortaokulu bitirince, babamın itirazına rağmen, gizlice Kuleli sınavına girip kazandım. Yatakhanede ilk gecemi unutmam. Bizlere hoş geldin demek için yatakhaneleri gezen okul komutanının, hoş geldiniz sözüne "Hoş bulduk" diye yanıt vermiştik. O kadar küçüktük ki, askerlikte her şeye "Sağ ol" denileceğini bile bilemiyorduk.

Askerlik zor zanaattır. Ağaç yaşken eğilir ve içinde olmayanların bilemeyeceği, neyi bozduklarını anlayamadıkları bir sistemdir. Sivil lise ile askeri lise arasındaki fark da büyüktür. Aniden büyürsünüz. Kafaca, mahallede yaşıtlarımdan birkaç yaş daha olgunlaşmıştım. Tabii, bizlere düşünen adam lazım değil.

Öğrencilerin üçte biri şehir çocuğu, üçte ikisi Anadolu'nun bağrından. İlk çadırlı kampta, sabah çay yerine çorba, yerde yenen yemek, torbalara doldurulmuş samandan yatak, gece nöbete kalkma. Şaşırmıştık, çocuktuk. Okul yılları eğlenceli, eğitim ağırdı. Fen kolu kadar fen, Edebiyat kolu kadar da edebiyat. Kandilli Korusu'na kaçıp, Boğaz'ı seyretme, papazın bahçesinden, ham meyve çalmak. Üstte Kandilli rasathanesi. Alttaki bahçede asırlık çınarlar. O çınarlar ki, Evliya Çelebi seyahatnamesinde gölgesinde dinlendiğini yazmış. Birinin gövdesinde benim de adım kazılı.

Akşam olduğu zaman bando çavuşumuz "uykucu" kafeterya balkonundan trompetle "yat" borusu çalardı. Karşıda Amerikan Kız Koleji, Boğaz'ın sularını yalayarak yankılanan boru sesiyle uyudukları söylentisi. Hafta sonları mektep vapuru ile Üsküdar, Pazar gecesi okula dönüş. 19 Mayıs gösterilerinde Kuleli rozetlerinin arkasına kızlarla buluşmak için yazılan mesajlar. 14 ila 17 arasında bir gençliğin en güzel delilik ve güzelliği. O kadar çok ki.

Kuleli Askeri Lisesi'nin temeli, Beyazıt'ın bölgeyi, Yeniçeri kışlasına çevirmesiyle başlamış. Daha sonra orduda reform yapan, İkinci Mahmut ve Abdülmecit, buraya ahşap kışla inşa edip kuleler koydurtmuş. Adı Kuleli Kışlası olmuş. Askeri Lise fikri "Mekteb-i Fünun-ı İdadiye" adı altında 21 Eylül 1845'te Teknik Üniversite Maçka Kampüsü'nün olduğu yerde yeşermiş. Daha sonra Umum Mekteb-i İdadi Şahane adı altında birleştirilip Galatasaray Kışlası'na nakledilmiş.  Osmanlı'nın Topçu Kışlası'nı yeniden yapmak isteyenler, Kuleli'yi neden yıkmak ister? Anlamak mümkün değil, ne büyük çelişki?

1872'de, Mekteb-i Fünun-ı İdadiye ve Deniz İdadisi, Kuleli Kışlası'na taşınmış ve okul "Kuleli İdadisi" diye anılmış. Kurtuluş savaşı sonrası, 1925'te bir kanunla Kuleli Askeri Lisesi olmuş, İkinci dünya savaşı sırasında, okul Konya'ya taşınıp, savaş sonrası 1947'de yeniden Boğaz'daki yerine gelmiş.

Akşamüstleri, "Kaptan Baba"  adını taktığımız bir şehir hattı vapur kaptanı, okul önünden geçerken, düdük çalar, okulu selamlardı. Rivayete göre, oğlu bizde vefat etmiş, bu nedenle okulu selamlarmış. Okulun önündeki tramplen, o yıllarda Türkiye'nin en yükseğiydi. Burada, en üst kattan denize atlarken düşüp ölen okulun tempo majörü yüzünden, denize girmemiz yasaklanmıştı. Bizler yalnız arkadaş değil kardeştik, kardeşiz.

Zeki Müren'in bir şarkısı vardır hani. "Koklamaya kıyamam benim güzel manolyam". İşte Kuleli Askeri Lisesi de, Boğaz'ın manolyası, bir inci zarafeti ile uzanır kıyıda. Bugüne kadar İstanbul'a bu kadar yakışan, başka bir yapı görmedim. Bende bile bu kadar hatırası olan okulu, ciltlerce tarihiyle yok etmek, ne mantık? Hataların faturasını, bu güzel okula çıkarmak, Selimiye'yi, Haydarpaşa'yı otel yapmak, tarihi, kafalarına göre yontmak, utanılacak bir davranış.

Yazarın Diğer Yazıları