Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Serap BESİMOĞLU

Serap BESİMOĞLU

Kültür penceremizde sanat ve Mevlana

Sevgili okurlarım 2007 yılı sanat sezonu açılıyor... Kültür ve Turizm Bankalığına bağlı Devlet koroları ve devlet halk dansları toplulukları yeni sezon için konser repertuarlarını hazırlıyorlar. Hatta devlet tiyatroları genel müdürlüğüne bağlı sahnelerde hummalı bir çalışma başladı bile... dekor, atölye çalışmaları ve ve bu sezon seyirciye ilk kez sunulacak eserlerin okuma ve sahne üstü provaları devam ediyor.

Devlet opera ve balesinde de aynı telaş, aynı tempo sürmekte, güçlü eserler ve iyi icralarla sanatçılarını siz sanatseverlerle buluşturacak. Ben de sütunumdan yeni eserlerle ilgili izlenimlerimi her zaman olduğu gibi sizlerle paylaşacağım.

Bu arada bizde ART Avrasya TV deki yeni yayın dönemimizde “Kültür penceremizi” sanatın duayenlerinden D.Tiyatroları oyuncusu ve rejisörü Semih Sergen’le açtık. Sanatın tarifinden tutun da kime sanatçı denmelidir? Özellikle tiyatro sanatının zorlukları ve sahnenin çilesine kadar her şeyi konuştuk. Usta sanatçı sanatı tariflerken gözlerinde hala 50 yılı aşkındır yaşadığı sahne heyecanını yaşıyor gibiydi. Bu işin çok zor ve uzun bir yol olduğunu, okuldan mezun olur olmaz sanatçı olunmadığını tecrübenin ve sahnenin sürekli öğrenmek ve kendisini yenilemek, eğitmek olduğunu ifade etti. Özellikle de sanat eğitimi almak isteyen gençlerin bu işi ciddi bir şekilde önemsemeleri gerektiğine değinen Sergen, sanatçı yetiştiren kurumların konservatuarlar olduğunu ve sanatta eğitimin şart olduğunu söyledi. Gerçekten de öyle; bir işi en doğru en profesyonel öğrenmenin yolu o işin eğitimini almaktır. Bence sanatın köşe başları yok. Durup dinlenmek de yok, gerçek sanatta hep üretmek, iletmek ve eğitmek de var. Kısacası daima dik bir yokuş. Sanat tırmanışı sevenlerin ve vazgeçmek istemeyenlerin işi... Tabii konuk Semih Sergen olunca konu dönüp dolaşıp şiir ve tasavvufla buluştu. Özellikle de bu yıl 800. doğum yılı kutlanan Mevlana sohbetimizin en mistik konusuydu. Maddi değerlere ilginin süratle arttığı, buna karşılık sevginin ise ilgisizlik girdabına itildiği bir dünyada yaşamaya başladık. Sadece kendini önemseyen bir zihniyet, hırslar ve kinler insanların benliğine sevgi, hoşgörü ve kardeşlikten çok daha hakim. İşte böylesi bir dönem de belki de her şeyden daha da çok sevgiye ihtiyaç var.
Birleşmiş milletler 1995 yılını dünyada uluslararası hoşgörü yılı ilan etmişti. Şimdi ise tam 12 yıl sonra dünyayı Türk toplumunun yetiştirdiği dünya çapındaki bir kültür ve düşünce adamıyla buluşmaya davet ediyor. Doğumunun 800. yıldönümü dolayısıyla 2007’de “Dünya Mevlana Yılı” olarak ilan ediyor. Gönül bahçesine tüm insanlığı sığdıran Mevlana yüzyıllar önce “gel” diyordu.
“Gene gel gene, ne olursan ol
İster kâfir ol ister ateşe tap ister puta
İster 100 kere bozmuş ol tövbeni
Umutsuzluk kapısı değil bu kapı
Nasılsan öyle gel ”
Tüm insanlığı sevgiye ve kendisi gibi olmaya çağıran Mevlana, en büyük hizmetin insana yapılan olduğuna inanıyordu. S.Sergen hocanın da ifade ettiği gibi o biliyordu ki; halka hizmet hakka hizmet’tir. “Biz birleştirmek için geldik, ayırmak için değil” diyerek doğu ve batı arasında bir köprü oldu Mevlana. Çağdaşları Hacı Bektaşi Veli, Yunus Emre gibi düşünce ve sanat adamlarını etkilediği gibi kendisinden sonra gelenlere de esin kaynağı oldu. Hatta sınırlarını aşarak sesini batıya ve tüm dünyaya duyurdu.
Kültür penceremize taşıdığımız farklı bir atmosferi ve sevgiyi paylaştığımız sohbetimizi yayında Sergen’in Mevlana için seslendirdiği dörtlüklerle bitirmiştik. Şimdi de Mevlana’nın dizeleriyle sevginiz sonsuz olsun diyorum.
‘Aslolan sevmektir
Cömertlikte ve yardım etmede
Akarsu gibi ol
Şefkat ve merhamette güneş gibi ol
Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol...

Yazarın Diğer Yazıları