Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Serap BESİMOĞLU

Serap BESİMOĞLU

Kültür Penceresinde KARAGÖZ

Merhaba sevgili okuyucularım, zaman zaman sizlerle Avrasya TV’deki “Kültür Penceresi” programımıza kimleri konuk ettiğimizi ve işlediğimiz konuları paylaşıyorum. Özellikle bu hafta keyifli bir program çektik. Benim için oldukça özel olan bu programı izleme imkanı bulduğunuzda sizlerin de beğeneceğinizi umuyorum.

Devlet Tiyatroları Karagöz sanatçısı Mustafa Mutlu, Ankara Radyosu THM sanatçısı Nurşah Acun ve DTHM korosu sanatçısı Halis Çaşkurlu’nun katıldığı programın konusu müziğin ve şiirin yanı sıra ağırlıklı olarak eski Ramazanlar ve eski bayramlar üzerineydi. Kırmızı pabuçlarımı ve elbiselerimi giyip, süslenip- püslenip el öptüğüm kendimi Pamuk Prenses hissettiğim, benim gibi bir çoklarınının da yaşadığı bu duygu, eski bayramlar çok ötelerde kaldı ama sohbet konuklarımızla o günlere dönüp, hayalimizde kalanları izleyenimize de ulaştırdık, buluşturduk anılarla.

Birbirinden güzel türkülerin icra edildiği programda özellikle Mustafa Mutlu’yla Orta Oyunu, Meddah ve Karagöz üzerine uzun uzun sohbet etme imkanı bulduk. Karagöz’e can veren ustaların bugün yaşayan en önemli bir gölge oyununun toplumu irdeleyen, eğiten, öğreten ve bilgilendiren özellikle de televizyon ve radyonun olmadığı dönemlerde çocukların gelişiminde, sosyalleşmesinde çok önemli bir yeri olan bu hiciv ve gösteri sanatının unutulmasından ve önemsenmeyişinden duyduğu üzüntüyü getirdi. Bazı kaynaklara göre Karagöz’ün daha doğrusu genel adıyla “Gölge oyununun” günümüzden bin yıl önce Çin’de sahnelendiğini biliyoruz. Sevgili Mustafa Mutlu’ya; “Gölge oyununun İslam dünyasına geçişi nasıldır? Bizde ilk ne zaman belirmiş   ve nasıl şekillenmiştir?” diye sorduğumda çok güzel açıklamalarda bulundu; Gölge oyunu 12. yüzyılda Mısır’da Salahaddin-i Eyyubi’nin sarayında görülüyor. Bin yıl önce Çin’de görüldüğünü düşünürsek demek ki, gölge oyunu bir çok kültürde var. Bizde ise Evliya Çelebi, Hacivat’la Karagöz’ün  Selçuklular döneminde yaşadığını söylüyor. Bir başka söylentiye göre de, bu iki kahraman Sultan Orhan zamanında Bursa’da Orhan Cami yapımında  çalışırken birbirleriyle bitip tükenmeyen şakalaşmaları padişahın dikkatini çeker. Çünkü tüm işçiler onları seyreder ve inşaat bir türlü bitmez. Bunun üzerine padişah ikisini de kovar. Sonradan bu duruma çok üzülen padişahın yardımına “Şeyh Küşteri” yetişir. Cihana  benzetip kurduğu perdede onlara yeniden can verir. Böylece günümüze kadar sürüp gelen Karagöz oyunları sünnet düğünlerinde çocukların eğlencesi ve görsel yanıyla eğiticisi, haremlerde hanımların akşam şenlikleri, Ramazan’da ise gelenek haline  dönüşen bir gösteri sanatı olur.

Toplumsal değerleri sorgular, eğlendirirken ince sanatla eğitir de...
Sohbetimizin ilerleyen bölümünde Mustafa Mutlu’nun  özellikle de böylesi özel bir gösteri gölge oyununun Ramazan ayı  içerisinde sadece reklamlara afiş olmasından da yakındı. “Bir çok mağazanın afişinde vardı bu iki ustanın resmi, ama içi boş bu resim ya da figürler yaşamayan bir görüntü olmamalı, bu işin ustaları hala yaşıyor ve bizler bu sanatı öldürmemek adına genç öğrenciler yetiştiriyoruz” dedi.

Gerçekten de haklı olduğuna bütün kalbimle inandığım Mustafa Mutlu’nun (Vassaf’ın ) anlatıcının kimliğinde canlanan, bizleri de çocukluğumuza döndüren  Karagöz’ün sadece bir resim olmamasını diliyor, bu kültürü yaşatmak adına ne yapılabiliri ilgililerine, örneğin belediyelerimize, kültürel  etkinliklerle ilgili birimlerin yöneticilerine sütunumdan duyuruyor, kültürümüze sahip çıkalım diyorum.

Yazarın Diğer Yazıları