Kültür turları nasıl artacak? (2)

Araya kokartlı profesyonel turist rehberlerinden örenyeri ve müzelerde giriş ücreti alınması uygulaması girdiği için iki hafta o konuya değinmem gerekmişti. Şimdi, iki hafta önceki konumuza geri dönelim.
“Bacasız fabrika” olarak bizlere servis edilen turizm sektörü, Birinci Irak İşgali’nden bu yana geliştirdiği “kriz” söylemine aynen devam ediyor. Oysa ki, hükümet edenlerin son altı yıldır yaptığı söylemlere baktığımızda “krizleri şansa çevirmek” gibi bir mantıkla hareket ediyorlar. Bunun gerçek olabilmesi için öncelikli olarak “sektöründe kriz olduğunu söyleyen sektör temsilcilerinin raporlarına bir bakmak gerekir”.
Turizm sektöründe “kriz” nedeniyle gelirlerin düştüğünü söylemek aslında gerçekleri saklamaktan başka bir şey değildir. Özelleştirme cazgırlığı yapıp yerli ne varsa satmayı turizmcilik ve liberallik olarak görenlerin bu gelirlerin düşmesinde ve hatta bazı kalemlerde sıfır gelir olarak kaydedilmesinde en büyük sorumlu olduklarını gözden kaçırmamalıyız.
Turizm sektörünün her konuda yönlendiricisi konumunda olan TÜRSAB’a (Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği) bundan sonraki süreçte Kültür ve Turizm Bakanlığı büyük yaptırımlar getirmelidir. 1618 sayılı Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği Yasası’nda yapılan değişikliklerle, kendisi büyük yetkilerle donatılan TÜRSAB’ın artık yasal olarak desteklenmesinin bırakılıp kendisine yaptırımlar uygulanmasının zamanı geldi de geçiyor bile.
Üyesi olan seyahat acentelerinin yaptığı turların içeriklerini denetlemeyen bir TÜRSAB, turizme yalnızca televizyonlara çıkıp projeler anlatan, ama pratikte hiçbir katkı sağlamayan bir kurum olmaktan öteye gidemez. Gelinen noktada, TÜRSAB’ın bugüne kadar uyguladığı yanlış politikalar nedeniyle sayıları 5 binin üzerine çıkan seyahat acentelerinin sayılarında kesinlikle bir azaltmaya gidilmelidir. Bu sayıların azaltılmasında karar mekanizması da Kültür ve Turizm Bakanlığı olmalıdır.
Küçük bir turizm yöresinde bir seyahat acentesinin dört-beş tane şube açmasına izin veren yine TÜRSAB’ın kendisi değil mi? Öncelikle üye aidatı gelirlerini yükseltmek için üye sayısını artıracaksınız, bir sürü seyahat acentesi şubesi açılmasına göz yumacaksınız, ardından da turizm sektöründeki “servis kalitesinin” düşüklüğünden şikâyet edeceksiniz.
Acilen sıcak paranın en yoğun şekilde döndüğü turizm sektörüne Maliye, Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlıkları da el atmalıdır. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın her şeye tek başına yetmesini beklemek biraz haksızlık olur. Sıcak paranın girişini kolaylaştırmak gerekçesiyle “Turizm Yatırım Kanunu” çıkaranların ve turizm sektörünün önünde (tarihi ve ormanlık alanlarda dahil) hiçbir engel bırakmayanların, bu sektörü denetlemek gibi büyük bir sorumlulukları vardır. 
Kültür ve Turizm Bakanlığı özellikle yabancı tur operatörlerinin “paket tatil” adı altında kendi ülkelerinde pazarlamasını yapıp parasını da tahsil ettikleri paket tatillere Maliye Bakanlığı kontrolörleri yardımıyla bir denetleme getirmek zorundadır.
Her türlü yasal kolaylığın sağlandığı Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “turizm sektöründen” en üst seviyede gelir elde edilmesi için çalışmasını beklemekten daha haklı bir talebimiz olamaz.
Seyahat acentelerinin 2009 yılında düzenleyecekleri günübirlik turlarda en az bir örenyerini ziyaret etme şartı getirilerek işe başlanabilir.

Yazarın Diğer Yazıları