Kültür ve Medeniyet Bakanlığı, ümitsiz vaka...

Son günlerde iktidarın kültür politikasını eleştiren iki yazı çıktı. (1) Kendini "yandaş muhalif" olarak tanımlayan gazetedeki şu ifadeleri gelin birlikte okuyalım:

"Son 13 yıldır ülkemiz; kendini muhafazakâr demokrat olarak tanımlayan, Millî Görüş geleneğinden gelen, mütedeyyin insanların yönetiminde olduğu bir parti tarafından yönetiliyor. Kültürel iktidar ise TÜYAP Kitap Fuarı'nın koordinatörü gibi düşünen, hisseden, yaşayan insanların elinde. 13 yıldır bu ikili durumun bu toprakların lehine değişmesi için ne yazık ki hiç çaba gösterilmedi. Bu konuda karınca kararınca bir şeyler yapmak için kollarını sıvayanlara da ne yazık ki destek değil, köstek olundu."

Arkadaşımıza önce "günaydın!" diyelim, ardından da 13 yıl sonra bile olsa "yandaş medya"da hükümetin kültür politikasına dair bir özeleştiri görmekten mutlu olduğumuzu belirtelim ve ilave edelim. Sizlerin ancak 13 yıl sonra dile getirmeye çalıştığınız gerçeklere biz AKP iktidarının ilk üç ayını müteakip (Zamanın "Kültür Bakanı" Doç. Dr. Hüseyin Çelik, "Kültür Bakanlığı Müsteşarı" da Prof. Dr. Mustafa İsen'dir.) "Kültür Bakanlığı'ndan beklenenler" başlığı altında yazdığımız bir yazıda temas etmiştik, işte o yazıdan bir pasaj:

Peki, başta "dil" ve "zihniyet" olmak üzere hızla kaybetmekte olduğumuz kültürel değerlerimizin ihyası için Bakanlık uygulamaya dönük hangi tedbirleri almaktadır?.. Doğrusu, bu konuda entelektüel seviyede birkaç demeç dışında pek bir teşebbüse şahit olmadık. Kültür sevdalılarının daha fazla sükût-ı hayale uğramamaları için öncelikle aşağıda sıralamaya çalıştığımız konularda somut adımlar atılmasını bekliyoruz:

                1- "1000 Temel Eser" projesi yeniden gözden geçirilerek kaldığı yerden devam ettirilmelidir.

                2- "Çağdaş Türk Yazarlarından Seçmeler" adı altında özellikle Lise ve Üniversite öğrencilerine hitap edecek, yaşayan Türkçe ile kaleme alınmış, üslûp endişesi ağır basan fikrî eserler neşredilmelidir.

                3- Kültür Bakanlığı'nın 1976'da çıkarmaya başladığı "Millî Kültür" dergisi, ilk sayılarındaki seviye korunarak tekrar yayımlanmaya başlanmalıdır.

                4- Türkiye kütüphanelerinde çok nâdîde eserler bulunmaktadır. Öyle ki bunların çoğuna paha biçmek bile mümkün değil. Ama üzülerek belirtelim ki bu eserler şu veya bu şekilde kayboluyor. Bu tip eserlerin tıpkıbasımı yapılarak çoğaltılması gerekir. (...) Bakan ve Müsteşar koltuğunda iki akademisyen otururken bu yayın faaliyetleri yapılmayacak da başka ne zaman yapılacak? (bk. aygazete.com , 03/03/2003)

Bilahare Konya İl Halk Kütüphanesi Konferans Salonu'nda Müsteşar Prof. Dr. Mustafa İsen ile karşılaştığımızda kendisine bu görüşlerimi tekrarlamış ve "internetin her eve girdiği bir çağda bu söyledikleriniz rasyonel değil, yapılacak masraflara değmez" mealinde bir cevap almıştım. Biz o gün perşembenin gelişini çarşambadan bilmiştik. Nitekim 13 yıllık iktidarlarında bizi şaşırtmadılar. Cumhurun başı "itibardan tasarruf olmaz" dediğinde "kültürden tasarruf olur mu?" diyemeyenlerin hükümet ettiği bir ülkede "Kültür Bakanlığı" elbette göstermelik bir "tabela"dan ibaret kalacaktır.

Kısacası; bu iktidarın baştan beri kültür diye bir dâvâsı olmamıştır, bundan sonra da olacağını sanmıyorum. Bu sebepledir ki "yandaş muhalif" arkadaşlar boşuna nefes tüketmesinler derim. Zira atı alan Üsküdar'ı çoktan geçti. Koltuğun ve paranın tadına varan insanlara kültürün önemini anlatamazsınız!..

(1) bk. Erol Erdoğan: Kültür Bakanlığı "Kültür ve Medeniyet Bakanlığı olsun", CF Dergisi, Sayı: 75; K. Metin Akbaş, Diriliş Postası, 14 Kasım 2015.

Yazarın Diğer Yazıları