Kulun hesabı varsa Allah’ın da bir hesabı var

Seçimlerde vekil adaylarının propagandalarına ve seçim sonrası vekillerin söylemlerine bakıldığında o ulvi çatının altına girmelerindeki tek maksatlarının halka hizmet olduğunu söylemeleridir. Bunun için de seçimin hemen sonrası insanların gözünün içine baka baka namusları ve şerefleri üzerine yemin ederler. Bilahare ise yaptıklarıyla geçmişteki vekil olan abla ve ağabeylerini aratmadıkları görülür.

Hatta yaptıklarıyla gidenlere rahmet bile okuturlar. Geçmiştekiler ne yaptılar da yeniler daha da ileri gidiyorlar diye bakacak olursak, maşallah geçmiştekiler neler yapmadılar ki. Meclis’ten çıkarılan yasalarla adeta ülkeyi bölünmenin eşiğine getirdiklerini, o yörenin bir çocuğu olarak Ceylanpınar Belediye Başkanı tüm çıplaklığı ile gözler önüne sermektedir. Başkan, PYD ve IŞİD’in İsrail tarafından kurdurulduğunu, ABD ve Avrupa ülkelerinin bunların hamileri olduğunu ve hükümetin de çözüm süreciyle PKK vasıtasıyla bunlara destek verdiğini ve sonuçta ise bu hale gelindiğini anlatmaktadır.

Ülkeyi yönetmek üzere görev alan bakanların, halka hizmet yerine kendilerine hizmet ederek evlerindeki kasalarda ve ayakkabı kutularında paraları istif etmenin yanında pahalı hediyeler alarak başkalarına da ülkeyi soydurdukları. Bu soyguncuların uçaklarıyla seyahatlere katıldıkları ve baskı altına alınan yargı yoluyla birlikte, Meclis’te mensubu oldukları partinin vekilleri tarafından aklanışlarını gördük.

İktidar, yanlışlarını dile getirenleri hapishanelerde çürütürken, yakınlarına devlet kademesindeki makamları peşkeş çekişlerine şahit olduk. Devlet kurumlarının işgalinin yanında, liyakate bakılmaksızın yandaşlara dağıtılışını izledik. Aynı yasaları defalarca değiştirerek halka küfredenlere ihalelerin verilmesini yaşadık.

İş kazalarında ölenlerin acılı yakınları yumruklanırken, dün birlikte devleti işgal ettikleriyle çıkar çatışması sonucu kavgalarını ve belediye başkanları vasıtasıyla şehirleri parsel parsel satışlarını unutmadık. Kendileri için hiç bir demokratik ülkede olmayan hakları verirken, halkı açlığa mahkûm ederek intiharlara sebep olduğunu duyduk.

Yeni vekiller ve partileri bu ibretlik olayları bile geçeceklerini, Meclis’e girer girmez göstermeye başladılar. Geçmişin intikamıyla yanıp tutuşan bir vekilin, ablasının başörtüsünün aynısını takarak işte hesap böyle sorulur mesajı vermesi, bir diğerinin yemine besmeleyle başlayarak kendisinin Müslümanlığını ve diğerlerinin inançsız oluşunu ima edişini ibretle takip ettik.

Diğer bir parti vekilinin sağ elini göğsüne götürüp sol elini yumruk yaparak yemini ise kendisinin halkın vekili olmadığını, belli bir inanç kesimini temsilin yanında solculuğunu ilan edişine bakakaldık. Partinin genel başkan yardımcısı olmasına rağmen oyunu başka partiye vererek kendisini oraya taşıyanları aldatanın halkı da aldatabileceğinden kuşku duyar olduk.

Yakasına taktığı broşla şeytana taptığını ilan eden Ezidi’nin, sözde Ermeni soykırımını ret etmeyen Ermeni vekil ile adeta son Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nı hatırladık. Barıştan, Türkiye partisi olmaktan, birlik ve bütünlükten yanayım diyerek Kürt ırkçılığı yaparak, tüm Kürtlerin oyunun yanında komünistlerin, hümanistlerin ve sözde Müslümanların da oyunu alan bir partinin vekilinin korucuları ülkeden kovarken, partisinin vekillerinin, milletin marşını, ırkçılık yapılıyor diye okumadıklarını duyduk.

O parti ki, iktidar partisinin bakanı olan zatın yolsuzluklarını ortaya döken ana muhalefet tarafından istifa ettirilmesi sonucu bu kişiyi alıp vekil yaparak, sonra da Meclis Başkanlığına aday göstermesiyle yolsuzlukları önlemeyeceğine inandık. Böyle bir partiyle koalisyonu zorlayan geçmişin ana muhalefet partisi mi ülkeye hizmet edecek, yoksa biraz da bize mi diyecek anlam veremedik.

İşte dünün ve bugünün Meclisini oluşturanlar. İşte gözümüzün içine baka baka Türk milletine hizmet edeceğini söyleyerek, namusu ve şerefi üzerine yemin edenler. Bu yeminlere siz inandınız mı? Kendi kendilerine bile güvenip inanmıyorlar ki, partilerin Meclise verdiği ilk yasa teklifi parti değiştirmeyi yasaklamak oldu. Demek ki, kafalarının arkasındaki hesaplarla buraya kadar geldiler. Bundan sonrası ise vekillik bitinceye kadar ülkeye değil, şahıslarına, yandaşlarına ve bağlı oldukları mecralara ne yaparsak kâr diyeceklerdir. Geriye diyecek tek şey kalıyor; vekilin hesabı varsa bu mazlum milletin sahibi Allah’ın da bir hesabı vardır.

Yazarın Diğer Yazıları