Kurban, ne yazık ki memurun ta kendisi

Ülkemizde 4 kişilik bir ailenin asgari geçim haddinin (yoksulluk sınırı) 3 bin 631 TL’ye dayandığı günümüzde, ortalama memur maaşı 2 bin 4 lirada kaldı. Yaşanan ekonomik gelişmeler karşısında, memur maaşı her geçen gün erimektedir. Tüketmek zorunda oldukları mal ve hizmetlere yapılan fahiş zamlar karşısında hayal kırıklığına uğrayan memurların, bu yıl kurban vecibelerini yerine getirmeleri, ek gelirleri yoksa imkânsız hale gelmiş bulunmaktadır.
Nitekim memurların yaklaşık yüzde 65’inin eşi çalışmıyor. Dolayısıyla tek maaşla evlerinin geçimini sağlamaya çalışmaktadırlar. Yine yüzde 70’i, kredi kartı ya da bireysel kredi borçlusu. Ortalama maaşla geçinmeye çalışan memur, öğretmen, araştırma görevlisi ile 2.400-2.500 TL maaş alan öğretim görevlisi, okutman, eline en fazla 2.700 lira geçen bir yardımcı doçent, nasıl kurban vecibesini yerine getirsin? Uygulanan yanlış ekonomik politikalar nedeniyle memurlar kurbanlık hale getirilmiş bulunmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın memurların fitre ve zekât alabileceğini belirtmesi, durumun vahametini açıkça ortaya koymaktadır.

 


Devlet değil, hükümet memuru
Bu ekonomik soykırım yetmezmiş gibi, Hükümet memurların iş güvenceleri başta olmak üzere bütün kazanımlarını geri almak, onları köle haline getirmek için gece gündüz harıl harıl çalışmaktadır. Nitekim kısmi zamanlı, geçici, düşük ücretli ve kayıt dışı çalışmanın doruğa çıktığı günümüzde, Hükümet bu insanlık dışı durumu düzeltmek yerine, memurları da aynı koşullarda çalıştırmak için plan üzerine plan yapıyor. Daha doğrusu demokrasinin yok sayıldığı, sosyal diyalogun tahrip edildiği, memurluk güvencesinin yok edildiği, kamu hizmetinin iktidar hizmetine dönüştürüldüğü, devlet memurunun hükümet memuru haline getirilmek istendiği bir girişimle karşı karşıyayız.
Çalışanları, bırakın yoksulluk sınırını, neredeyse açlık sınırına mahkûm eden bir ekonomik anlayışla ülkede huzuru yakalamak mümkün müdür? Bütün bu gerçekleri görmezden gelen Hükümet, bunları bir yana bırakmış kamu çalışanlarının iş güvencesini nasıl ellerinden alırım hesabı yapıyor.

 


Memura düşmanlığı bırakın
Hükümeti, onlara düşmanlığını bir yana bırakmaya, devlet memurlarının da vatandaşı olduğunu hatırlamaya ve öncelikle kamu çalışanlarının insanca yaşayabileceği ekonomik imkânları sağlamaya davet ediyoruz.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 23. maddesi aynen şöyledir:
“(1) Herkesin çalışmaya, işini özgürce seçmeye, adil ve elverişli çalışma koşullarına ve işsizlikten korunmaya hakkı vardır.
(2) Herkesin hiçbir ayrım gözetilmeksizin, eşit çalışma karşılığı eşit ücrete hakkı vardır.
(3) Çalışan herkesin, kendisine ve ailesine insanlık onuruna uygun bir yasayış sağlayan, gerekirse her türlü sosyal güvenlik araçlarıyla da desteklenen bir ücrete hakkı vardır.
(4) Herkesin, çıkarlarının korunması için başkaları ile birlikte sendika kurmaya ve kurulu bir sendikaya katılmaya hakkı vardır”.
Ancak ülkemizde bu hakların hiçbiri kullanılamamaktadır.

 


İnsanca yaşayabilecek ücret
Hükümet, bir an önce memurların iş güvenliği hakkını gasp sevdasından vazgeçerek, akademisyenler başta olmak üzere, öğretmen ve memurlara insanca yaşayabilecek bir ücret artışı yapmalı.
Bir tarafta ailesinin geçimini sağlamak için yapmak zorunda olduğu harcamalar; diğer tarafta dini bir vecibe olarak gördüğü kurban ibadeti; memur, öğretmen ve akademisyenleri kara kara düşündürmektedir. Kamu çalışanları her Kurban Bayramı’nda kurbanlık olmaktan kurtarılmalıdır. İktidarın memurların dini vecibelerini yerine getirebilmesi için gerekli ekonomik imkânları sağlaması ve dini bayramlar öncesinde ikramiye vermesi, artık bir zorunluluk haline geldi.

Yazarın Diğer Yazıları