Kürsüden atmayın, Anayasayı yırtın

"Avrupa Parlamentosu'nda bir toplantı olacak ve Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik müzakereleri için oylama yapacaklarmış… Sonuç ne çıkarsa çıksın bu oylamanın bizim nezdimizde hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur!

 15 Temmuz gecesi demokrasi ve istiklali için canlarını ortaya koymuş bir milletin iradesini hiçbir terazi tartamaz!

Bu ülkenin istikrar ve istikbal mücadelesi orada ellerin havaya kalkıp inmesiyle kesintiye uğrayacak değildir!

Verilmek istenen mesajı benim hazmetmem mümkün değildir!

Avrupa Parlamentosu'nun böyle bir oylamaya gitmeye tevessül etmesi dahi terör örgütlerine kol kanat gerdiğinin, onların yanında saf tuttuğunun ifadesidir!"

***

Bu cümlelerin her birini canı gönülden ve ayakta alkışlayabilirdim;

Türkiye Cumhuriyeti'nin 81. Yıldönümünde,

Roma Conservatori Sarayı'nda,

 "Türk düşmanı" namlı Papa X. Innocenzio'nun heykeli altına kurulan masada,

 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nı  çiğneyerek,

Anayasa'nın 6. maddesindeki "Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir. Türk milleti, egemenliğini, Anayasasının koyduğu esaslara göre, yetkili or­ganları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasa­dan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz" şeklindeki çok açık ifadeye RAĞMEN,

Egemenliğin AB'ye devrini öngören AB Anayasası'na imza atmış olmasaydınız eğer!

***

 "Biz siyasette bu tür şeylerin hepsine alışığız. Bugün böyle konuşulur, sonra bu yanlış düzeltilir" demek de mümkün tabii.

Attığınız imzalar, taahhütleriniz ne olacak peki?

Kürsüden atıp tutmayın; madem "kaderi yeniden milli iradeyle tayin edilen bir ülke" özlemi içindesiniz o utanç sözleşmesini yırtın. İnanalım. Arkanızda duralım.

***

Sürekli batıya giderek doğuya ulaşmanın mümkün olduğu "yuvarlak" bir dünyada, "Amerikan emperyalizmi karşıtlığı" eyvallah, "Avrupa'nın Ortaçağ'dan kalma karanlığı" eyvallah da "batı karşıtlığı" nedir Allah aşkına! Ne alıp veremediğiniz var şu gariban pusulanın sol yanıyla!

***

Ölümünüz nasıl olsun!

Kimi ağzı-burnunu maskeyle kapatmış içini çeke çeke anne-babasını arıyor okul bahçesinde, kimi gözyaşlarına boğulmuş, çoğu titriyor…

Bayrampaşa'daki "plastik atölyesi"nde çıkan yangından etkilenen Mustafa Itri İlk ve Orta Okulu'ndaki öğrencilerin hali böyleydi. Devamında zaten biliyorsunuz bölgedeki okullar tatil edildi.

İroniler cenneti güzel yurdumda garipsenecek bir yanı yok gerçi ama biz yine de not düşmüş olalım -yarınlara-:

Çocukları korumak için içki-sigara satışı yapan büfe, bakkal, marketlere bile mesafe/sınır düzenlemesi yapıp muhtemel bir kaza anında aynı çocukların cayır cayır yanmasına yahut dumandan zehirlenmesine neden olacak "plastik atölyesi"ne nasıl izin verebiliyorsunuz okulun hemen dibinde?

Her nevi uçucu, yanıcı, patlayıcı, delici, kesici vs. materyalle dolu bu ve benzeri işyerlerinin okul mahallerinde, mahalle aralarında işi ne?

İnsanın içinden "sanayi bölgesine taşısanıza" demek geçiyor ama "sanayi bölgeleri"nin çoğu da "verimli tarım alanları"na kurulmuş durumda!

İnsanı direk değil de toprağı, suyu zehirleyip dolaylı olarak öldürmek anlamına geliyor bu da!

***

Türkmenlere yardım eli

Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkanı Olcay Kılavuz'un yayınladığı bildirideki ifadesiyle "gökten yağmur gibi bomba yağan kutlu beldelerimiz" oralar;

Halep… Kerkük… Musul…

Oralarda kalan, oralardan kaçan/kaçabilmeyi başaran Türkmenler bir de "kış"ın zulmüne uğramasın diye bir kere daha yardım kampanyası başlatıyor Ülkü Ocaklılar.

Türkmenlere "nefes" ve "vatan"dan sonra en çok "battaniye, sünger yatak, kışlık ayakkabı, bebek bezi, bebek maması, hasta bezi, kuru bakliyat, konserve yiyecekler, un, yağ, su, salça" lazım bu koşullarda. Ne bunun dışında herhangi bir yardım malzemesi ne de nakdi yardım teslim alınmayacak kampanya kapsamında.

Hani olur ya…

Başınızı yastığa koyduğunuzda, siz sıcacık yorganın altında uzanmışken, buz gibi havada yalın ayak, yamalı elbisesiyle mukavva üzerinde kıvrılmış kalmış bir Türkmen balası düşer aklınıza; yemeğe oturup çorbanızı kaşıklamaya başladığınızda açlıktan avurtları çökmüş bir ana gelir hatırınıza…

İşte kampanyanın koordinasyon sorumluları ve ulaşabileceğiniz telefon numaraları:

Ahmet Kürşat Çalım:       05342471604, Ali Özdal: 05070749141, Can Ayeş: 05443756485

***

KÖSEM TV

Muhteşem Yüzyıl/ Kösem FOX TV'ye transfer olmuş. Yayın günü Cuma. Haftasonu evde değildim rastladım, lakin, Pazartesi akşam "zap"larken baktım "Kösem" yayınlanıyor FOX'ta. Salı akşam baktım yine "Kösem" var "prime time"da. Dün öğleden sonra bir daha…

Bu kadar tekrar, izleyiciye böylesi bir dayatma-ısrar -demedi demeyin- hem yapımı (algıda) ucuzlatır hem kanalı…

Eh tabii yakında kanalın FOX değil de KÖSEM TV diye anılma ihtimalini de yabana atmamalı.

Yazarın Diğer Yazıları