Kurt-Ar, Yeniçağ'ın sorularını yanıtladı

Kurt-Ar, Yeniçağ'ın sorularını yanıtladı
Irak ve Suriye’de savaş mağduru binlerce soydaşımızın yaralarını saran Kurt-Ar, Yeniçağ’ın sorularını yanıtladı.

Türk milliyetçilerinden oluşan gönüllü bir grup, 2011 yılında Kurt- Ar’ı kurdu. 2016 yılında resmiyete kavuşan dernek, özellikle Irak ve Suriye’de yurtlarından göçmek zorunda kalan, ağır savaş koşulları altında yaşam mücadelesi veren Türkmenlere kucak açtı.

Bugüne kadar 150 bin insanın yaralarına merhem olmaya çalışan Kurt-Ar, sınırları aşan çalışmalarıyla takdir topluyor. Yeniçağ, Kurt-Ar hakkında merak edilenleri sordu.

20228999_1630338270310904_3707404957864430402_n.jpg

Kurt-Ar Uluslararası İnsani Yardım Derneği’nin faaliyetlerinden bahseder misiniz?

Kurt-Ar kurulduğu günden itibaren Türk Milleti’ne fiili hizmet için çalışmaktadır. Faaliyetlerimiz; öncelikle savaş bölgelerinde ki soydaşlarımız ile ilgili olmaktadır. Suriye bölgesinde ilk başlarda Halep ve Türkmendağı‘na yardım ulaştırdık. Buraların dışında, Humus, İdlib gibi Türkmen nüfusun yoğunlukta olduğu yerleşim yerlerine de ulaşmaya çalıştık.  Fırat Kalkanı Operasyonunun başladığı ilk günlerden itibaren ise Cerablus, Çobanbey, Azez, EL-Bab bölgelerinde çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Türkiye’den bize ulaştırılan insani yardım malzemeleri bizzat dernek gönüllülerimiz tarafından Suriye’ye götürülmekte ve ihtiyaç sahiplerine teslim edilmektedir. Yardım faaliyetlerimizde aracı kullanmamaya çalışmaktayız. Suriye dışında Irak ve Azerbaycan/Karabağ’da da çalışmalarımız sürmektedir. Kurt-Ar’ın yardım faaliyetleri sadece malzeme ulaştırmakla kalmamaktadır. Savaş bölgelerinden getirdiğimiz yaralı ve hastaların tedavilerini yaptırıp tekrar ülkelerine geri götürmekteyiz. Bunların dışında sürdürdüğümüz birçok projemiz mevcut. Örneğin; Karabağ’da bir gazimize dükkân açtık ve Kurt-Ar’ı da buraya ortak ettik. Her ay kazancın yarısı bölgedeki şehit yakınları ve gazilere bizim adımıza dağıtılmakta ve görüntüleri sosyal medya kanallarımızda yayınlanmaktadır. Ayrıca vatanımızı tüm varlığı ile kutsal saydığımız için, doğa ve toplum yararına da çalışmaktayız. Ağaç dikiyoruz, ormanlarımızda çöp topluyoruz, sokak hayvanlarımız için kulübe ve gıda dağıtımı yapıyoruz. İnşallah, geçen yıl kış mevsiminde yaptığımız gibi, bu yıl da yaban hayvanlarının beslenmelerine katkı sağlamaya da devam edeceğiz.  

22519526_1702330866444977_6482556854177041897_n.jpg

Kurt-Ar ne zaman kuruldu, yöneticileri kimlerdir?

Kurt-Ar 2011 yılında Ülkücüler tarafından bir çalışma grubu olarak kurulmuş ve 2016 yılında resmi dernek statüsüne kavuşmuştur. Kurt-Ar gönüllülerinin tamamı Türk Milliyetçilerinden oluşmaktadır ve tüm gönüllüler tarafından ortak yönetilmektedir.

22539773_1702332109778186_1988271934308227162_n-001.jpg

Aracı olduğunuz yardımlar nasıl toplanmaktadır?

Çalışma bölgelerimizin anlık ihtiyaçlarına göre, sosyal medya hesaplarımızdan duyuru yaparak ihtiyaçları temin etmeye çalışıyoruz. Yaptığımız duyuruların haricinde bağışçılarımız, ayni ve nakdi yardımlar ulaştırmaktadırlar. Faaliyetlerimizde bahsettiğimiz gibi tüm yardımlar bizzat dernek gönüllülerimiz tarafından, ihtiyaç sahiplerine teslim edilmekte ve çekilen görüntüler bağışçılara iletilmektedir. Ayrıca uzun süredir devam ettiğimiz kurban kesimlerimiz de olmaktadır. Bağışçılarımız, aracılığımızla; ister savaş bölgelerindeki soydaşlarımıza, isterlerse de Karabağ’da bulunan şehit aileleri ve gazilere kurban gönderebilmektedir. Akika, hayır, adak kurbanlarını kamera önünde çekim yaparak kesiyor, videosunu kurban sahibine iletiyor, kurban etlerini ihtiyaç sahiplerine dağıtıyoruz. Bugüne kadar binin üzerinde kurban kesimi yaptık ve videoların tamamını sahiplerine ilettik. Bir kısmını da https://www.facebook.com/KurtarKurban/ sayfamızda yayınladık.

Bugüne kadar tahminen kaç kişiye yardım ulaştırdınız?

Net bir sayı vermemiz mümkün değil. Ancak 150.000’den fazla ihtiyaç sahibi soydaşımıza doğrudan yardım ulaştırdığımızı söyleyebiliriz.

Sosyal Medyada çokça konuşulan Türkmen Kadın videosunun yaşananlarını ve hikâyesini anlatır mısınız?

Zeliha Nine videomuz gerçekten çok izlendi, paylaşıldı. Halep Türkmenlerinin bir dönem sesi oldu diyebiliriz. 2015 Aralık ayında kuşatma altındaki Halep’e nakit yardım ulaştırmıştık. Şehir o dönem Esat Rejimi tarafından kuşatılmış ve Rusya tarafından ağır şekilde bombalanmaktaydı.  Şehre giriş tek bir yoldan ateş altında sağlanıyordu. Gıda ve su neredeyse hiç kalmamıştı. Bölgenin en etkili Türkmen Komutanı Firas Paşa ve askerleri ile birlikte ihtiyaç sahibi Türkmenlere yardım ulaştırmak için yola çıktık. Ancak havada sürekli Rus uçakları olduğu için hem acele etmemiz hem de kısmen gizlenmemiz gerekiyordu. Bu nedenle bir gün öncesinden yardım yapılacak insanların listelerini hazırlatmıştık. Dağıtımın artık sonlarına gelinmişti, biz de epey yorulmuştuk. Bu nedenle son adreslerde artık araçtan inmiyor, parayı askerlerin teslim edip dönmelerini bekliyorduk. Bir evin önüne geldiğimizde Firas Komutan birden heyecanlandı ve bana inmemi söyledi. Ben de kamerayı açarak araçtan indim. Zeliha Nine ile orada tanıştık. Ayakları çıplaktı, günlerdir yemek yememişti. Evi iki gün önce uçak tarafından vurulmuş ve arka duvarı tamamen yıkılmıştı. Kendisine yardım parasını teslim etmek istediğimizde ise hepimizi sarsan o cümleyi tekrarlamaya başladı: “Alamam oğlum, siz ateşin altındasınız. Vallahi alamam.” Zeliha Nine üstümüzdeki kamuflajlardan bizi de asker sanmıştı. Bu arada Firas Komutan ile konuşmaya başladılar “ O nasıl? Rahat mıymış” diye soruyordu Zeliha Nine. Firas Paşa bize orada durumu izah etti. Zeliha Ninenin oğlu iki yıl önce Firas Komutanın yanında askermiş ve vurulmuş. Tedavi için Türkiye’ye ulaştırıldığında ise sakat kalacağı anlaşılmış. Komutan da o zaman köyde yaşayan ailesine gidip durumu izah etmiş ve isterlerse eşini, çocuklarını ve annesi olan Zeliha Nineyi de Türkiye’ye yaralı askerinin yanına gönderebileceğini söylemiş. Eşi ve çocukları bunu kabul etmişler ama Zeliha Nine “ben toprağımı bırakmam” diyerek köyde kalmış. 1-2 hafta sonra ise köy Işid tarafından işgal edilmiş. Ondan sonra da bir daha kendisinden haber alamamış Firas Komutan. Dağıtım sırasında, onun da haberi olmadan tekrar karşılaşmışlar, Firas Paşa listede onun da olduğunu bilmiyormuş.  Video’yu izleyen okuyucularınız sonundaki sahneyi hatırlayacaklardır. Zeliha Nine telefon kamerasına konuşuyor ve oğluna bir kayıt gönderiyor. “… ben ölürsem diyemiyorum oğlum. Sütüm de size helal olsun. Siz iyi olun yeter”. Zeliha Nine o günden beri defalarca uğraşmamıza rağmen evini hala terk etmemiş ve Halep’te yaşamaktadır. Evinin olduğu Bağrıyanık Mahallesi şu anda pkk kontrolündedir.

Unutamadığınız bir olay var mı?

Aslında savaş bölgelerinde yaşadıklarımızın, gördüklerimizin neredeyse hiçbir saniyesini unutamıyoruz. 3 yıldır Suriye savaşının ortasındayız ama hala yaşanan acılar yüreğimizin en derinlerine kazınmaktadır. 2016 yılında Işidden henüz alınmış bir bölgede yardım dağıtımı sırasında Kurt-Ar gönüllüsünün yaşadığı bir olayı paylaşalım isterseniz. “Savaşın acı yüzünü çok gördüm. Ama gördüğüm hiç bir şey canımı bu kadar acıtmamış, yüreğimi bu kadar dağlamamıştı. Birkaç saat önceydi. Çobanbeyi yeni geçmiş Azez'in bir köyündeki karargâha doğru gidiyorduk. Her zaman yaptığım gibi yanıma bol miktarda bisküvi almış ve yolda gördüğüm çocuklara dağıtma niyetindeydim. Bir köyün girişinde ki tarlada, yaşları tahminen 2 ile 6 arasında 7-8 çocuk görünce Mahir Komutan’dan pick-upı durdurmasını istedim ve camdan çocuklara seslendim. Mutlu mesut oynayan çocuklardan büyük olan bize doğru döndü ve elimdeki parlak bisküvi paketini gördü. Paketi görmesi ile geri geri yürümeye başlaması bir oldu. Ben korktuğunu anladım ama durumun bu kadar ciddi olduğunu fark edemedim. Bu sefer gülümseyerek çocuğu elimle yanıma çağırdım. Yüzündeki dehşet ifadesi beynimin her hücresinde hala. Geri geri giderken taşa takılıp düştü ve düşerken de " bombası var" diye bağırdı. Ben hayır korkmayın demeye kalmadan küçük bir kız, kardeşi olduğunu tahmin ettiğim 2 yaşlarındaki bir çocuğu kucağına alıp kaçmaya başladı. Ardından da tüm çocuklar. Yere düşen yavru koşarken ara sıra arkasına bakıyordu.  O an aklıma hemen video çekmem gerektiği geldi ama yaşadığım duygu ellerimi kilitlemişti. Donup kaldım. Bu yavruların yaşadığı travmanın ne denli ürkütücü olduğunu o an fark ettim. Savaşın çocuklarıydı onlar ve köyleri ışidli katillerden henüz temizlenmişti. Duran bir pick-up'ın ölüm getirdiğini kim bilir o küçücük gözleri kaç kez görmüş, çocukların bile bombalanabileceğini ışid onlara kim bilir nasıl öğretmişti. Onlara bunu yaşattığım için çok ama çok üzgünüm. Bisküvi paketini veremediğim için de çok üzgünüm.”  Tagayhan

Kurt-Ar’a destek olmak isteyenler ne yapabilirler?

Dernek merkezimiz Ankara’da bulunmaktadır. Burada olan gönüllüler merkezimizdeki yardım faaliyetlerine katılabilirler. Derneğimizde hem aktif yardıma, hem de yeni fikirlere her zaman ihtiyaç duymaktayız. Maddi yardımda bulunmak isteyenler ise www.kurtar.org.tr web sitemizi ya da www.facebook.com/kurtar1071 sayfamızı ziyaret edip buradaki hesap numaramıza yardımlarını iletebilirler.