Kürt kardeşime mektup

Bir zamanlar İslamcı yazarlar vardı. Şimdi Kürt aydın ve yazarlar çıkıyor. Bariz vasıfları “Kürt” olmak olan bu şahıslar, hem kendilerini hem de temsil ettiklerini iddia ettiklerini sandıkları kesimleri ne hale düşürdüklerini hiç anlamıyorlar. Laz aydın, Çerkez yazar, Tatar düşünür olur mu? İnsanlar tavır, davranış ve konuşmalarıyla değil de etnik mensubiyetleri itibariyle kendilerini gösteriyorlarsa vay o dava adamının ve ona saygı gösterenlerin haline.
Kürtlere, bir etnik milliyetçilik yaşattırılmaya çabalanıyor. Avrupa’da yüz yıl önce kapanan bir dönem Kürtler üzerinden yeniden ihya edilmeye çalışıyor. Üstelik bunun acısını Balkanlar defalarca parçalanarak çektiği halde bir kere daha bu kez Sosyalizm adına yapmaya kalkışıyorlar ki asıl dramatik olan da budur!
Kürt partisi olarak kurulan siyasi oluşumun da gerçekten siyaset yaptığını mı zannediyorsun? Onların bırakın sizi, kendilerini dahi TBMM’de bağımsız olarak temsil edecek mecalleri yok. Önderliğin talimatı ve kontrolü ile Meclis’e seçilenler mostralık olmayı içlerine sindirmişler bir kere. Bak zavallı hallerine. BDP, oy verdiği kişilerin sözcülüğünden bile geri duruyor. “Bizi değil, İmralı’yı muhatap alın” diyerek sorumluluktan kaçıyor. Peki o zaman siz ne için varsınız?
Sevgili kardeşim, sözüm güya halkı adına savaş yürüttüğünü söyleyen ve maalesef halkları birbirinden tamamen koparacak ayrımlar talep edenlere...
Belki senin de ara sıra kafan karışıyor ve yaşananları bir savaş kabul ediyorsundur! Hatta TC Devletinin halkına karşı savaş başlattığını da sanıyorsundur. Ancak ben seninle ve aynı vatanda birlikte yaşadığımız hiç kimseyle savaşmıyorum. Bu sadece benim kanaatim de değil. Tanıdığım devlet görevlilerine, polislere ve askerlere soruyorum, “Bir muharebe durumu mu var?” diye. Hiç biri evet savaşıyoruz demiyor. Aksine, “Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgelerde hangi polis veya asker vatandaşa silah doğrultuyor?” şeklinde bir karşı soruyla tersleniyorum.
Hatta devlet yöneticilerimiz bu barış konusunu fazlaca abartıyor. Hükümet dış dünyaya duyurduğu kadarıyla komşularımızla “sıfır sorun” vaat ediyor. Komşularımız bu konuda ne düşünüyor bilmiyorum ama İsrail ve Kıbrıs Rum yönetimiyle aramız biraz limoni olsa da onlarla da harp edecek değiliz. Öyleyse niçin içimizde bir savaş isteyelim?
Sen de gayet iyi biliyorsun! Araya giren provokatörler olmasa alınan olağanüstü güvenlik tedbirleri de gevşeyecek. PKK’nın veya HPG’nin, toplumdaki tansiyonu istediği zaman dilediği şekilde düşürebildiğini, gerginlik konusunda inisiyatifin sizinkilerde olduğunu herhalde görebiliyorsundur.
Öz savunma güçleri dediğiniz silahlı gruplar bir şehrin ortasında insanlık katliamına kalkıştığında kendi halindeki genç kızları otomatik silahlarla, yetmezse olmadı, mayın ve bombalarla param parça ettiğinde, ailemize damat gelen civanmert Kürt delikanlıların yüzüne bakamıyorum, utanıp sıkılmasınlar diye. Onların ne suçu var?
Günahsız masun insanların canlarına kıyanlar senin de canına “tak” dedirtmiyor mu?
Sevgili kardeşim artık bu kirli dolaplara bir son verme zamanı gelmedi mi? Sesini yükseltmek ve senin adına işlenen cinayetlere ve katliamlara dur demek için daha ne kadar bekleyeceksin? Allah içimizdeki beyinsizler yüzünden bizi de helak etmesin, diyor selamlarımı sunuyorum.  

Yazarın Diğer Yazıları