Kürt Siyasal Hareketi İle Kim İşbirliği Yapmıştı?- Dr. Girayalp Karakuş

Kürt Siyasal Hareketi İle Kim İşbirliği Yapmıştı?- Dr. Girayalp Karakuş
Unutanlar için Çözüm Süreci’nde neler olmuştu tekrardan okuyuculara hatırlatmak istiyorum.

Aslında bu konuyla ilgili Sosyoloji, Gazetecilik, Siyasi Bilimler alanında pek çok makale ve bilimsel tez hazırlandı. Dolayısıyla kaynağı zengin bir siyasi süreç olduğu söylenebilir.

Çözüm Süreci dediğimiz proses 29 Temmuz 2009’da başlayıp, 2015 yazına kadar süren ve terör sorununa çözüm bulmaya çalışılan girişimi ifade etmektedir. Kimilerine göre her ne kadar Mart 2013’te sürecin başladığı varsayılsa da tarihsel arka planı Oslo Görüşmelerine dayanmaktadır. Çözüm Sürecinin ilk adımı ise Abdullah Öcalan’ın talimatıyla Habur’dan 34 PKK’lının ülkeye giriş yapması oldu. Çözüm Süreci’nin bitişi ise Adıyaman’da bir uzman çavuş, Ceylanpınar’da ise 2 polis evlerinde uyurken şehit edilmesiydi.

OSLO GÖRÜŞMELERİ NEDİR?

13 Eylül 2011'de Dicle Haber Ajansı'nın (DİHA) internet sitesinde bir ses kaydı yayınlandı. Birkaç saat sonra kaldırılan kayıtta, Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) temsilcileriyle Türkiye Devleti görevlileri arasında yapılan müzakerenin yer aldığı ileri sürüldü. MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın, hem PKK lideri Abdullah Öcalan'la hem de PKK temsilcileriyle, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla ve "özel temsilci" sıfatıyla görüştüğü ileri sürüldü. Başbakan Erdoğan, MİT Müsteşarı Fidan için "sır küpüm" dedi ve onu İmralı ve Oslo'ya gönderenin kendisi olduğunu kabul etti. (1)

Böylelikle ilk defa gayri resmi de olsa Türk Devleti PKK’yı masa başında resmen kabul etmiş oldu.

AKP yanlısı basın bu gelişmelere nasıl tepki verdi?

Taraf Gazetesi, BDP’nin (Kürt Siyasal Hareketinin geçmişteki adı) açıklamasını “Bu
görüşme hükümet aleyhine kullanılmasın”
başlığıyla yayımlamıştır. İç sayfalarında
ise BDP lideri Selahattin Demirtaş’ın açıklamalarını “Bu ses kaydı AKP’yi
yıpratmaz”
başlığıyla öne çıkarmıştır. Bu haberin hemen üzerinde de Başbakan
Yardımcısı Beşir Atalay’ın “Risk almadan çözülmez” sözlerini başlığa çıkararak,
görüşmeleri olumlayan bir tavır sergilemeye devam etmiştir. Taraf yazarlarının da
görüşmeleri olumlayan, hükümete destek veren, muhalefet partilerini eleştiren yazılar
kaleme aldığı gözlemlenmektedir. (2)

FETÖ’cü Zaman gazetesinde Mümtaz Türköne bu konuyu gündeme taşıyarak bir ilki gerçekleştirdi. Mümtaz’er Türköne “PKK ve MİT” başlıklı yazısında temkinli bir dil kullanırken genel olarak Erdoğan ve hükümetin Kürt sorununun çözümü için izlediği stratejiyi desteklediği görülmektedir. (2)

Gelelim resmi olarak Çözüm Sürecinin başlaması olayına. Erdoğan ne demişti?

2012’nin sonlarında Recep Tayyip Erdoğan “Devlet gerekirse Öcalan ile yeniden görüşebilir” açıklamasını yapmış, 3 Ocak 2013’te BDP’li vekiller Öcalan ile görüşmüştür. Böylelikle Çözüm Süreci resmen başlamış oldu. Erdoğan’ın bu açıklamasından sonra tepki çeken Oslo Görüşmeleri olağanlaştırıldı. 2013 Nevruz’unda meydanlarda Öcalan’ın mektubu okunmuş ve Kandil buna olumlu cevap vermiştir. AKP’nin bu açılımına başta CHP olmak üzere pek çok parti tepki göstermişti. Bu partilere göre süreç şeffaf yollarla yönetilmiyordu ve ülkenin üniter yapısı tehdit altındaydı. (3)

Bu süreçte AKP’nin seçim kampanyasındaki söylemleri nasıldı? Çözüm Süreci nasıl ilerledi?

AKP, Kürt sorununa seçim döneminde yeteri kadar vurgu yapılmamış ikinci planda tutulmuştur. Milliyetçi oyları kaybetmemek adına milliyetçi söylemlerde bulunulmuş ve üniter devlet, tek millet, tek bayrak vurgusu yapılmıştır. Atılan adımlara bakıldığında ise en önemli görüşme Leyla Zana ile Recep Tayyip Erdoğan’ın görüşmesi olmuştur. TBMM’de 1 Temmuzda bir basın toplantısı gerçekleştirilmiş, görüşmede Abdullah Öcalan’ın ev hapsine alınabileceği, Oslo görüşmelerinin yeniden başlaması gerektiği gibi konuların konuşulduğu belirtilmiştir. Bu süreçte Kürt sorununun çözümüne yönelik adımlar, azınlıklara ait gazetelerin resmi reklam yayınlayabilme hakkı tanınmıştır. Kürt Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalının açılması, TRT’nin Kürtçe haber sitesi faaliyete geçmesini gerçekleşmiştir. Kültür ve Turizm Bakanlığı destekli Kürtçe tiyatro oyunlarının sergilenmesi, TRT destekli Kürtçe türkülerden oluşan albüm çıkarılması gibi adımlar atmaya devam edilmiştir (4)

Çözüm Süreci boyunca BDP’den pek çok isim Öcalan ile görüşmeye gitmiştir. Bunlardan bir tanesi de Ahmet Türk’tü. 2. İmralı görüşmesi tutanakları devlet denetiminden geçmemiş ve büyük kriz yaşanmıştı. Gazeteler ise bu tutanakları bir şekilde ele geçirmiş ve manşet yapmıştı. Tutanaklarda Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde Tayyip Erdoğan’a destek mesajları vardı. Öcalan başkanlık sistemine olumlu baktığını dile getiriyordu. Tutanakların sızdırılmasından sonra BDP’de bazı kişiler tasfiye edildi.

Gezi protestoları boyunca BDP protestoculara ciddi anlamda destek vermedi. Bunun nedeni ise Çözüm Süreci’nin akamete uğrama çekincesiydi. Demirtaş ile Öcalan 7 Haziran’da bu konuyu görüştü. Öcalan şunları ifade etti:

"Direnişi anlamlı buluyor ve selamlıyorum. Elbette ki bu duruş yeni bir siyasal kırılma yaratmıştır. Ancak hiç kimse ulusalcı, milliyetçi, darbeci çevrelere de kendini kullandırmamalı. Bu hareketin onların denetimine girmesine Türkiyeli demokrat, devrimci, yurtsever ve ilerici çevreler izin vermemelidir" sözleri dikkat çekmektedir.

KCK eş başkanı Cemil Bayık BCC Türkiye’ye konuşmuş, Hükümetin belirli bir programı ve eylem planı olmadığı, sürecin seçimlere ve siyasi ranta kurban edildiğini, AK Parti’nin kendilerini oyalayarak belediye ve cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmak istediklerini, 1 Eylül’e kadar hükümet adım atmazsa geri çekilmenin duracağı ve çekilenlerinde geri geleceğini söylemiştir. İçişleri Bakanı Muammer Güler geri çekilmenin sadece %20’lerde olduğunu ve bu durumda ikinci aşamaya geçilmesinin mümkün olmadığını belirtmiştir. Nitekim 9 Eylül’de halen tatmin edici bir adım atılmadığı gerekçe gösterilerek PKK tarafından geri çekilmenin durduğu ilan edilmiştir. Diğer yandan hükümet 30 Eylül’de demokratikleşme paketi açıklamıştır. Özel okullarda Kürkçe eğitim serbest kalmış, Andımız kaldırılmıştır. BDP ve DTK bu adımları yetersiz bulmuş, bunun demokratikleşme paketi değil seçim paketi olduğu açıklaması yapılmıştır. (4)

Velhasıl BDP tarafı verilen sözlerin tutulmadığı gerekçesiyle bir süre sonra eylem aşamasına tekrar geçmiştir. AKP tarafı da aynı şekilde BDP ve PKK’yı suçlamıştır. Böylelikle 2015’te bu süreç bitmiştir. Çözüm Süreci boyunca AKP iktidarı biçimsel olarak bazı haklar verse de PKK bunları yeterli bulmamıştır. Bu proseste gerçekleşmiş en önemli olay: “Devletin resmi olarak PKK’yı kabul etmiş olmasıdır.” Bana göre; bu sürecin kazananı kendisini devlete kabul ettirmiş olan PKK’dır denilebilir. Bir dönem Kürt siyasal hareketi AKP’yi kurtarıcı olarak görüp AKP ile işbirliği yapsa da sonucu büyük bir hayal kırıklığı olmuştur.

Kaynakça

1)https://m.bianet.org/bianet/siyaset/140937-oslo-gorusmeleri-nedir

2)Süleyman Sarılar, Terör Olaylarının Yazılı Basına Yansıması ve Oslo Süreci, Yüksek Lisans Tezi, s. 36

2)Age, s. 38.

3)Figen Tok, Çözüm Sürecinde Yazılı Basının Terör Gündemi Üzerine Bir Araştırma: Cumhuriyet, Milliyet, Hürriyet ve Sabah Gazeteleri Örneği, Yüksek Lisans Tezi, s. 62.

4) Ferhat Yatar, Çözüm Süreci Kapsamında AK Parti’nin Seçim Kampanyaları ve Söylemleri, Yüksek Lisans Tezi, s. 29.

4) Age, s. 33.