Kurtulmaları kurtarmaz!

Çük şükür... 49 esirimiz sağ salim ülkemize getirildi.
Bütün dünyanın IŞİD’e karşı birleştiği, Türkiye’nin 49 insanımızdan dolayı kendisini geriye çektiği bir zamanda, katillerin elinden canlarımızın alınması bana anlamlı geldi. 
Eğer IŞİD’e karşı Türkiye ciddî cephe alırsa, bu çetecilerin işleri güçleşir. Çünkü Güneydoğu’muzun tamamı IŞİD’in faaliyet gösterdiği alanlarla sınır ve IŞİD’e gidecek insanların da büyük oranda geçiş alanları Türkiye. Ticaretleri de yine büyük oranda muhtemelen Türkiye üzerinden. Bakmayın siz bizim yukarıdakilerin  “Türkiye petrolü IŞİD’den almıyor.”  demelerine... Resmen almıyorlar ama Suriye ve Irak sınır boylarında yer altı delik deşiktir; Gazze’nin tünellerini geçmiştir. Yer altında döşeli hortumlar, borular sayısız. “Tünel”  deyince aklıma geldi: IŞİD, aynı zamanda tünel savaşçısı... Halep’te tünel açarak Beşşâr Esad’ın askerî birliğine ulaşıp berhava eden de IŞİD... Türkiye-Irak, Türkiye-Suriye arasında tüneller açmamış olabilirler mi? Bunu tespiti de güç... Ya içlerinden biri ihbar edecek ya da tesadüfen birilerini, bir yeri ararken bulacak.
Herkesin aklındaki soru: Türk esirler nasıl kurtuldu? Cumhurbaşkanlığı makamından yapılan açıklamada şöyle bir ifade yer alıyor: “Irak’ta bir süredir alıkonulan Musul Başkonsolosumuz, ailesi ve Başkonsolosluğumuzda bulunan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, yapılan başarılı bir operasyonla kurtarılmıştır.” Recep T. Erdoğan kurtarılmayı “operasyon” diye nitelendiriyor. R.T. Erdoğan, ne pahasına olursa olsun esirlerin kurtarılması gerektiğini biliyor. Çünkü birinci mesûl zât-ı âlîleri!  Allah korusun, insanlarımızın başına bir şey gelseydi bunun vebali altında ezilirdi. Serin durduğuna bakmayın siz, 49 insanımızı esareti ikinci büyük yarasındır. Birincisi; adının geçtiği ve bir türlü cevabını veremediği, suçu  “Paralel” dediği muhayyel kesime attığı 17-25 Aralık operasyonlarırdır;  Beyefendi’nin yüreğini dağlamıştır ve kapanmaz.  Eğer  “devrin başbakanı”  olarak IŞİD şehre yaklaştığında, vali bile kaçmışken, “Hemen Musul’dan çıkın!”  deseydi, hepsi kurtulacaktı. Demedi ve esaretlerine sebep oldu. MİT’in, uzun bir planlamayla  “içeriden” satın alınan militanlar vasıtasıyla olsun, aralarına soktuğu elemanları vasıtasıyla olsun, çatışmayla olsun bir “operasyon” yaptığı açık.  Gerçi R.T. Erdoğan’ın başbakanlığa getirdiği zat,  “Teslim alınmışlardır.” ifadesini kullansa da, sonuçta teslim alınma noktasına kadar bir operasyon var.  Para da ödenmiş olabilir.
Kurtuldular ya... Nasıl kurtulurlarsa kurtulsunlar. Esas olan onların sağ salim ülkemize getirilmeleriydi. En tepedeki kişi de, hükûmet de kendisine “kahramanlık” payesi biçmesin.  İnsanlarımızı uçurumdan aşağı attılar, uçurumdan çıkarmak da onlara düşer. Göz göre konsolosluktaki 49 kişiyi uçurumun dibine göndermenin hesabını vermelidirler. AKP’nin tetikçisi bir gazeteci  “dönemin başbakanı” ve “dönemin dışişleri bakanı”nı kurtarmak için, başkonsolos yüzünden esir düştüklerini söylemişti. Maksat efendilerini kurtarmaktı.  Başkonsolos konuşmalı ve gerçekleri anlatmalıdır, diyeceğim ama herkes biliyor ki, başkonsolos suçluları ele vermeyecektir. Şimdi müsebbiplerden hesap sorma zamanı... Ama hangi muhalefet hesap soracak?

 

Yazarın Diğer Yazıları