Kurultaydan İngiltere Kraliçesine gönderilen mektup!..

Türk siyasetinde bir ilke imza atan tarihi kongrenin sonuçları kasırga etkisi yarattı. Fakat, bazı çevreler ısrarla hâlâ teferruatı ve de gereksiz ayrıntıları gündemde tutmakta ısrar ediyor. Bunun nedeni çok basit aslında, canları çok yandı daha da yanacak da ondan!..

Tekerlerine giren çomağın feryadı ile soruyorlar;

Devlet Bahçeli ve genel merkez yönetiminin durumu ne olacak?..

MHP bölünür mü?..

Vs..Vs..

Gereksiz sorular diye yineleyelim. Doktor Devlet Bahçeli'nin ve genel merkezin durumu belli. Kurultay, kararı net olarak açıkladı; (hâlâ anlayamayanlar için büyük harflerle yazalım) DEĞİŞİM...

Hâlâ anlayamayanlar için bir daha ifade edelim. Kurultay, Doktor Devlet Bahçeli ve genel merkez yöneticilerinin görevlerine son verdi. Resmi, yasal tebligat da yapıldı. Devir teslim töreni için 10 Temmuz tarihi ilan edildi. O tarihte formaliteler tamamlanacak.

"MHP bölünür mü?" diye bölünmesini canı yürekten istediği için yarım ağızla konuşan akıl fukaralarına da kısa bir yanıt verip geçeceğim. Kurultayda kemikleşen o çelik iradeyi görmediniz mi?.. Başkanlık Divanı için 2 liste çıkınca; "tek liste" diye Akyurt'u/Ankara'yı inleten o sloganları duymadınız mı?.. O iradenin karşısında kim durabildi?.. Oraya gelen genel başkan adayları hiç sektirmeden bir odanın içine girip kısa sürede "tek liste" kararını alıp nasıl omuz omuza delegelerin karşısına çıktılar?.. Fotoğraflara bir daha bakın isterseniz!.. Oraya ayrıca geleceğim ama Akyurt'ta Pazar günü öyle bir hava esti öyle bir irade çelik gibi ortaya konuldu ki; bundan sonra nefsi hareketlere ve çıkışlara asla ve kata izin verilmeyecek. Daha net ifade edeyim; Türkiye'nin kötü gidişatına el koyan Ülkücü iradenin kararlılığı genel başkan adaylarının üstüne çıktı. O kararlılığa tüm genel başkan adayları uyacak. Bu noktada en ufak bir tavizin olmayacağını herkes gördü. Onun için MHP'nin bölünmesini bekleyenler avuçlarını yalarlar!..

Bir de; görmeyen gözlere duymayan kulaklara söyleyeyim!.. Ülkücü hareket 12 Eylül öncesindeki ruhuna döndü. Hemen bu cümleden zavallı yorumlar yapıp işi başka noktalara da çekmeyin!.. Kastettiğim; Ülkücülerin vatan, millet için karşılıksız, sorgusuz sualsiz, hesapsız, kardaşları ile omuz omuza verip birlik ve beraberlik içinde hareket ettiği ruhtur. Kurultay öncesi Ankara'da öyle görüntülere şahit oldum ki; o karlı Nisan gününde Ankara'ya akın eden milyonlar tekrar gözümün önünde canlandı. Merhum Başbuğ Alparslan Türkeş'i son yolculuğuna uğurlamaya gelen o vefakâr Anadolu insanlarının buz gibi havada karla abdest alışları, sırtında sadece bir ceketi olan o  fakirlerin, üşümesin diye sırtındakini çıkarıp yanındakine vermesini... Cebindeki 3 kuruşu, acaba memlekete nasıl döneceğini düşünmeden yanındakine simit çay ısmarlayıp paylaşmalarını. Otel paraları yoktur diye  açılan o evleri... Benzer görüntüler tekrarlandı geçtiğimiz hafta sonu Ankara'da. Gönlü hangi adayda olursa olsun Ankara'ya akın eden on binler, omuz omuza hareket ettiler eski günlerdeki gibi. 30 yıllık meslek hayatımda sayısız kongre takip ettim. Hiç böyle engellemelere şahit olmadım. 15 Mayıs'tan bu yana yapılan iktidar zulmüne, kolluk kuvvetleri zulmüne rağmen kararlı vakurluktan en ufak bir geri adım atmadılar. Kilometrelerce yürüdüler o kutlu alana. Omuz omuza, el ele... Niyetli halde yolda yürüyenlere el verdiler, yarım şişe kalan suyla Ülküdaşlarının kafalarını, yüzlerini yıkadılar.  Oruç olmayan, dili damağı kuruyanlara, tanımadığı halde "suyun var mı" diyenlere hiç tereddütsüz ikramda bulundular. "Borcum var mı" deyip suyun parasını ödemek isteyenlere "Helali hoş olsun. Ne parası gardaş" dediler. Kurultay salonunda namaz vakti abdest alanların ceketleri tutuluyordu. Havlular veriliyordu. Kimse kimseye "Sen Meralci misin", "Sen Koraycı mısın" diye sormuyordu. Tarihi kurultaya imza attıktan sonra da omuz omuza geldikleri gibi çıktılar salondan.

O kutlu irade el koydu, R. Erdoğan ile Doktor Devlet Bahçeli'nin paralel kaos senaryolarına. Siyaset sahnesinde hayat iplerinin birbirine bağlı olduğu 2 isme jübile tarihi verildi; 10 Temmuz 2016...

"MHP siyasetin rengidir" diye işi magazine dökmek isteyenler!..

Ülkücüler siyasetin yancısı değiller. Olmadığını ve olmayacağını da biliyorsunuz da, işi geçiştirmek için böyle kılıktan kılığa giriyorsunuz. Çok şeyin değişeceği günler için geri sayım başladı.

Kutlu kongrede alınan kararlar, R. Erdoğan'ın, irili ufaklı saltanatçıların ve iç siyasetteki tüm denge hesaplarının üstüne çıktı.

İngiltere Kraliçesine, ABD Başkanına, Almanya Şansölyesine, AB Başkanına tek satırlık mektup gönderildi;

"10 Temmuz'da yeni bir Mustafa Kemal çıkaracağız. Yerli iş birlikçilerinizi de yanınıza alın. 10 Temmuz'da İstanbul'dan kalkan son vapurla ülkemizi terk edin."

Son uyarı!..

Yazarın Diğer Yazıları