Kutlamalar

Okullarda kısa bir süre sonra 2011-2012 eğitim öğretim yılı sona erecektir. Lise son sınıftaki çocuklarımız ise mezun olacaktır. Kimileri üniversiteli olurken, kimileri bir yerde çırak olacak veya kahve köşelerinde zaman öldüreceklerdir.
Yıllarca aynı okulda okuyup, aynı sınıfta ders gören ve belki de aynı sırada oturan bu gençler, belki de bir daha birbirlerini hiç göremeyeceklerdir. Bu nedenle gelen ayrılığın acısını bir nebze de olsa hafifletebilme adına ve mezun olmanın şerefine yılsonu veda ve kutlama partileri düzenleyeceklerdir.
Bu kutlama partileri semtlere, okul idaresine ve velilerin tavırlarına göre oldukça farklı görüntülere sahne olacaktır. Bazı yerlerde barlar kapatılacak, bazı yerlerde lüks otel salonları tutulacak ve bazı yerlerde de mütevazı bir salonda toplanılıp bir birlerine son kez sarılacaklardır.
Bu kutlamaların yapılmaya başlanıldığı günün ertesi medyanın sürmanşetlerinde falan okulun maskeli balosunda taciz, filan okulun mezuniyet kutlamalarında alkol duvarı aşılarak kanlı olaylar yaşandı. Bilmem kaç kişi hastanelik ve karakolluk oldu. Bir başka okul için ise kutlama programı için toplanan paralar, mekân sahibi olduğunu söyleyen kişi tarafından gasp edildi yazıları yer alacak.
Bununla kalınsa ne ala, dostça ayrılalım diyenler mahkeme kapılarında düşman kardeşlere dönüştü. Tacize uğrayan ve uğratanlar daha o yaşta bir anlık arzular uğruna geleceklerini kararttılar. Bir kısmı ise satıcıların eline düşerek bağımlı hale geldiler. Ya o parasızlıktan dolayı arkadaşlarıyla birlikte olamayanlar ise psikolojik olarak yıkılmış ve kendilerini toplumdan soyutlamış, içine kapanık yaşıyor denecek.
Tüm bu olumsuzlukları sıralarken mezuniyet kutlamaları yapılmasın demiyorum. Elbette yapılmalıdır. Hani bıçakla meyve soyarsan güzelde bir çanlıyı yaralarsan kötü ya. İşte buda öyle bir şeydir. Oyun kuralına göre oynanmalı ki zevkli olsun. Yıllardır birlikte olan, birlikte bir şeyler yiyip içenler ayrı düşerken geçmiş günlerinin anısına bir sevgi sarmalı içinde ileriki yıllarda da buluşmak üzere bir birlerine iyi temennide bulunarak vedalaşmalıdır.
Aralarında aşırı isteklere ayak uyduramayacak maddi gücü olmayan arkadaşlarını iyi düşünüp onları mahcup edecek duruma düşürmemelidirler. Neyi, nerede ve ne zaman yapacaklarını iyi hesaplamalılar. Üç beş saatlik bir zamanın çılgınlığına kapılarak dostlarıyla düşman olmamalıdırlar. Kan emici satıcılardan ve dolandırıcılardan uzak durmalıdırlar.
Kutlamaları bir kır gezintisi veya pikniği ile yapabilecekleri gibi, belli bir zaman dilimi için bir mekânı, belli bir menü ve sanatçı karşılığı kiralayarak o yerlerde güzel sohbetlerle geçmişin acı ve tatlı günleri yâd edilip, yemekler yenilerek ve oyunlar oynanarak da pekâlâ kutlamalar yapılabilir.
Öğrencilerimiz gençtirler. Çılgınlık peşinde koşabilirler diye düşünülüyorsa, velilerimiz organizasyonda gençlere önderlik edebilirler. Onları en doğru ve güzel olana yönlendirebilirler. Yapılacak hata ve yanlışların izlerinin bir ömür boyu çekileceğini anlatarak koruma sağlaya bilirler.
Bu durumunda yetersiz olacağı yerler elbette olacaktır. İşte o zaman devreye Milli Eğitim Bakanlığı girmelidir. Nasıl ki bir öğrencinin tüm geleceğinden sorumlu olduğunu iddia ediyor ve ona göre düzenlemeler yapıyorsa, bu alandaki sorumluluğunu unutmamalıdır.
Öyle bir düzenlemeye gidilmeli ki gençlerimizi üzmeden, yanlış yapmaların önüne geçildiği gibi herkesin mutlu olacağı programların yapılması sağlanmalıdır. Tüm bunlar yapılırken emniyet teşkilatımızda unutulmamalıdır. Emniyet teşkilatımızın her zamankinden daha titiz çalışarak satıcılara ve dolandırıcılara göz açtırmamalıdır.
Sevgili gençler; acısıyla tatlısıyla uzun yıllar birlikte olduğunuz ve kardeşlerinizden daha önemli saydığınız arkadaşlarınızdan ayrılmak kolay olmasa gerek. Diğer taraftan da yıllarınızı harcadığınız okulunuzdan emeğinizin karşılığı mezun olmanın mutluluğunu yaşamak da ayrı bir haz olsa gerek. Ancak hayatta başka gerçeklerin olduğu da unutulmamalıdır. Çünkü gerçek, ömür oldukça hayatın devam ettiğidir.
Devam eden bu hayatta en önemlisi sağlıktır. Sağlıklı bir hayatın devamında çok daha farklı arkadaşlarınız olacak. Hayat sizi adeta rüzgârın savurduğu yaprak misali farklı yerlere taşıyacaktır. Sizin de ileride bir aile düzeniniz olacak. Bugün sizin yaşadıklarınızı yarınlarda sizin yavrularınız yaşayacaktır. Onların yanlış yapmalarını nasıl istemezseniz, bugün sizin ebeveynleriniz de sizin yanlış yapmanızı istemezler.
Bu ülkenin sizlere ihtiyacı var. Nitekim Başöğretmenimiz Atatürk de ülkeyi sizlere emanet etmiştir. Ülkenin geleceği sizler olduğunuza göre sorumluluğunuzun idrakinde olun.

Yazarın Diğer Yazıları