Kutsalların araçsallaştırılması...

Türkiye, politik hedefler uğrunda araçların devamlı değiştiği bir ülke. Kazanmak için herkes, özensiz bir şekilde her şeyi araçsallaştırabiliyor.

Aracın mahiyeti, kutsallığı önemli değil; amaca hizmet edip etmediği önemli. Bu konu tüm "ideolojik" tarafların ittifak ettiği tek husus...

Mesela Çanakkale, mesela milliyet, mesela din, mesela dış politika...

Bu konuda artık seviye atladık. Eskiden politikacı alışkanlığı olan her şeyi araçsallaştırma hastalığı konumu gereği "politik" algılanacak davranışlardan uzak durması gereken kurumlara da sirayet etti.

Somutlaştıralım.

Cuma günü bir hutbe dinledik.

Hutbeye göre Çanakkale'de adına "millet" denilen bir topluluk düşmanlara karşı kahramanca savaşmış.

Ama "hangi millet?" belli değil. "Türk" desek olmuyor, seçim ağzı Çanakkale'nin bir Türk zaferi olduğunu "ırkçı" bulabilecek çevreler rahatsız olabilir.

"Millet" kavramının bu şekilde kullanımı son onbeş yılda icat olundu. Bu kullanım şekli "Türklükten rahatsız olanları ve Türklükten rahatsız olanlardan rahatsız olanları" idare etmek maksatlı türetildi. Böylece birbirini sevmeyen iki tarafın da desteğini alabiliyorsunuz.

Burada iki şey araçsallaştırılıyor: Çanakkale ve millet kavramı...

Bir diğer husus ise şu...

Son zamanlarda bu ve benzeri, komutasını bugün birilerinin çok da "hazzetmediği" insanların yürüttüğü zaferlerde bu isimleri "pas" geçme gayesi açıkça görülmekten öte sırıtıyor.

Seversiniz veya sevmezsiniz lâkin Balkan harbinde yerlerde sürünen Osmanlı ordusunu ayağa diken Enver Paşa, "Size ölmeyi emrediyorum!" diyen Mustafa Kemal, Fevzi Çakmak ve ismini zikredemediğim kumandanlar olmasaydı Çanakkale zaferi olabilir miydi?

Yarın "sehven unutuldular" veya "Cuma Namazı'ndaki hutbeyi kalemine dolayan gafiller" şeklinde bir cevap gelebilir...

İşte o da araçsallaştırmaya yeni bir örnek olacak...

**

Örnekleri artırabiliriz...

Hemen akla Baykal'ın tartıştığımız "Peygamber'i yoldan çıkartır" açıklaması geliyor. Sıcak örnek olması açısından...

Baykal'ın tanımlamasının AKP'li bir Bakan'ın "Peygamber gurura kapıldı ama biz kapılmadık" sözü ile benzerliği meselenin salt "ideolojik" yaklaşımdan kaynaklanmadığını gösteriyor.

Başbakan'ın Çanakkale'ye dair yaptığı benzetme ise bunun post-modern örneklerindendi. Bayındırlık hizmetini tarihe geçmiş bir sözü yıkarak yüceltmek için şairin tabiri ile "ötelerin ötesine" geçmek gerekiyor.

Bütün bu açıklamalar "kutsalların araçsallaştırılması" probleminin "ideolojik" değil politik bir alışkanlık haline dönüştüğünü gösteriyor...

Araçların özelliği aynı, kullanım amaçları farklı.

Dikkatinizi çekiyorsa herkes "millî-manevi" değerler üzerinden topluma ulaşmaya çalışıyor. Çünkü "muhafazakâr-milliyetçi" bir çoğunluğa sahibiz.

Çünkü onların oyları sonucu değiştiriyor.

**

Yaşadığımız şeyin bilimsel bir cephesi de var...

Braudel meseleyi şöyle tanımlıyor: "Araçların amaçlara göre sürekli bir şekilde uyarlanması, olasılıkların ustaca hesaplanması".

Biz buna mühendislikte "optimizasyon" diyoruz. Literatür ise bunu "ussallık-akılcılık" olarak tanımlıyor.

Yani Rasyonalizmin dibine düşmüş durumdayız...

Breudel, bunu söylerken Türk politikacısının bazı kavramları devamlı bir "optimizasyon" mantığı ile kullanacağını, bunu yaparken de değerlerle oynayabileceğini düşünememişti zahir.

Bu değerlerle oynayarak sonuca ulaşma durumu -ki biz buna bilimde sahtecilik diyoruz- yeni bir durum ortaya çıkarttı. Bu durumu da tek başına "rasyonalite" tanımlayamıyor.

Tam bu noktada bize tanıdık gelecek yeni bir kavram çıkıyor karşımıza...

Russel tanımlıyor bu kavramı: "İrrasyonalizm, yani nesnel gerçeği yadsımak, hemen her zaman, hiçbir kanıtı olmayan bir şeyde ısrar etmek; ya da çok sağlam kanıtları olan bir şeyi yadsımak arzusundan kaynaklanır."

Ne diyorsunuz?...

Politikacılarımız için bu daha kapsayıcı oldu sanki...

Literatürün bile kafasını karıştırır bu durum.

Rasyonel ve irrasyonel olanın bu kadar ahenk içinde olduğu başka bir ülke var mı?

Meseleye bu perspektiften bakmak siyaset felsefecileri için ilginç bir araştırma konusu olabilir...

Yazarın Diğer Yazıları