Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Serap BESİMOĞLU

Serap BESİMOĞLU

Kutulaştırma!

İnsanı, insana, insanla anlatan sanat...  Hayatı sahneye taşıyan kimi zaman inceleyen, kimi zaman sorgulayan tiyatro...  Hem geçmişe, hemde geleceğe mesajlar gönderen ve günceli yakalayan tiyatro...
Geçtiğimiz günlerde değerli dostum, tiyatro sanatçısı Bahadır Tokmak’ın daveti üzerine kendisinin de rol aldığı ve günceli bire bir yakaladığını düşündüğüm çok keyifli bir oyun izledik. Bu başarılı çalışmayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Eseri Çağdaş Sanatlar merkezi’nde izleyebilirsiniz.
Tanınmış Macar yazar İstvan Örkeny’in “Totlar” (Totek) adlı oyununu Ankara-Çankaya Belediyesi Şehir Tiyatrosu oyuncuları sahneliyor, eseri Devlet Tiyatroları’nın değerli sanatçılarından birçok başarılı çalışmaya imza atmış ve bol ödüllü yönetmeni Coşkun Irmak sahneye koymuş. Eser 2. Dünya Savaşı sırasında ve ünlü yazarın ülkesi Macaristan’da geçiyor. Yönetmen Coşkun Irmak’sa oyunu farklı bir üslûpla güncele taşıyarak izleyicisiyle buluşturuyor. Örkeny’in oyununu günümüze uyarlayıp “kutulaştırma” adıyla bugünün ABD’sine taşıyor.
Neden “kutulaştırma” ? diyerek yönetmen C.Irmak’a sorduğumda, oyunu günümüze uyarlamasını şöyle izah etti; “ABD’nin kendi mantığını uluslara ve dünyaya dayatması ve kendi çıkarlarını başkalarının yararınaymış gibi sunması ve onların da ABD’nin çıkarına uygun davranmalarını sağlaması insanları daha büyük kaoslara itiyor. Uygar olmanın gerektirdiği anlaşma, uzlaşma yoludur. Gerçek uzlaşma ve anlaşma ancak eşitler arasında ve taraflar için aynı şekilde işleyen kuralların varlığıyla mümkündür. Böyle bir durum yoksa güçsüz tarafın, güçlü tarafa teslim olmasından başka bir anlam taşımaz. ” Kutulaştırma “ (Baskı uygulayanla, üzerinde baskı uygulanan arasındaki çıkara dayalı uzlaşma nereye ve hangi noktaya kadar sürebilir ve bu uzlaşmanın bedeli nedir?) Soruları karşısında kendi yanıtını getiren bir kara güldürü diyor.
”Kutulaştırma “nın konusu kasaca şöyle; Macar kökenli Amerikalı olan Tot ailesinin oğlu Gyula, Amerikan ordusunun bir askeri olarak, Irak’ta savaşmaktadır. Savaş koşulları Gyula’nın komutanı olan binbaşının ruh sağlığını olumsuz etkiler. Binbaşı iki haftalık iznini Gyula’nın ısrarlı önerisi karşısında Amerika’da Tot ailesinin yanında geçirmeyi kabul eder. Tot ailesi, oğullarına daha rahat yaşam koşulları sağlayabileceği umuduyla binbaşıyı evlerinde misafir ederler ve asıl olaylar zinciri böyle gelişir... Eser yalnızca kendini ve kendi çıkarlarını düşünen bir anlayışı ve bu çark içerisindeki metazori ve çıkarcı ilişkileri bütün çıplaklığıyla izleyicisiyle buluşturuyor. Bir şeyler uğruna bir şeylerin; (bence izleyip o bir şeyin adını herkes kendisine göre yakalamalı)  nasıl feda edildiğini görüyorsunuz. Yönetmen özellikle menfaat ilişkilerinin sadece insanlar değil, günümüzde ülkeler arasında daha yoğun yaşandığını ve insanların içine düştüğü bu çözümsüzlüğün çok ta masum olmadığını, çelişki ve paradoksun birtakım değerleri ve samimi duyguları nasıl süratle yok ettiğini can alıcı noktalarla öne çıkarıyor.
Kısacası tam tersi ruh hali içerisindeki insanın rol yaparken ödediği ağır bedeli, özellikle prototip hale getirilmiş, kutulaştırılmış insanın ödediği ağır bedeli konu ediyor. Eserin böylesi başarılı olmasında Çankaya Belediyesi Şehir Tiyatrosu oyuncularının da büyük payı var tabii. Başlıca rol dağılımı ise şöyle; Baba Lajos Tot karekterini performansına hayran kaldığım Bahadır Tokmak, anne Mariska Tot’u Ebru Üstünbaş, afacan kız tiplemesinde çocuklara yüklenen ağır sorumluluğu seyirciye çok iyi yansıtan Agika Tot karakterini Simgem Tokmak ve Amerikalı bunalım binbaşıyı yine hayranlıkla izlediğim Yıldırım Şimşek üstleniyor. Mutlaka görülmesi gereken bir oyun, gülerken ağlatan, düşündüren izleyiciyi yaşananları tekrar sorgulamaya yönelten bir kara mizah. Dekordan kostüme tüm ekibin ve oyuncuların eline sağlık. Unutmadan, bu başarılı oyunun mart ayı içerisinde bir de İstanbul turnesi olacakmış. Sakın kaçırmayın, günceli yakalamak adına mutlaka izlenmeli. İyi seyirler...

Yazarın Diğer Yazıları