LİBYA’YI ‘GÖZÜ’ PAHASINA SAVUNMUŞTU

LİBYA’YI ‘GÖZÜ’ PAHASINA SAVUNMUŞTU
Sembolümüz daima Plevne’de doğan millî ruh olacaktır

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Trablusgarp, Bingazi, Anafartalar, Arıburnu, Conkbayırı, Sakarya, Büyük Taarruz ile 9 Eylül İzmir’in kurtuluşuna uzanan mücadelesiyle bir kahramandır. Sonrasında da 1922’den 1938’e ulaşan hayatındaki iradesi, kararlılığı ve cesaretiyle bir siyasi kahramandır. 1912 yılının 16/17 Ocak günü genç bir Osmanlı zabiti, İtalyanları işgal ettiği Trablus’tan atmak için bir plan yapar. Bunun için ilk hedef harabe halindeki Kasr-ı Harun’dur. Burasının önemi civara hakim durumda bulunması ve elinde bulunduran tarafın, karşı tarafın ateşlerine karşı bir müdafaa hattı kurmasını mümkün kılmasıdır.
Kasr-ı Harun’u ele geçirmek için taarruza karar verir. Boğaz boğaza bir mücadele başlar. Tam merkez binasından içeri girilirken alçaktan uçan iki İtalyan uçağı bombalarını koyverir. Harabeler arasında yıkılan bir sütundan fırlayan kireçli bir taş parçası, genç zabitin gözüne çarpar. Bir elinde kılıcı bir elinde mendili sol gözünü kapatan bu zabit, daha sonra Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu olacak Kurmay Binbaşı Mustafa Kemal’den başkası değildir. Sol gözünün hafif şehla olması, Libya’yı İtalyan işgalinden kurtarmak istemesinin bedeli olmuştu.
Bu kısa anekdottan sonra İtalyanların Trablus’u işgalinin öyküsünü çeşitli kaynaklara dayanarak kısaca aktaralım... Fakat daha önce Mustafa Kemal Atatürk’ün kendisine kimi rehber kahraman aldığını hatırlatmakta fayda var.

Mustafa Kemal’in rehber kahramanı
Sofya’da Ataşemiliter vazifesiyle bulunan Binbaşı Mustafa Kemal (Bu görevi 27 Ekim 1913-20 Ocak 1915 tarihleri arasındadır), burada iken, Çetine, Belgrad ataşeliklerine de bakmakla görevlendirilmişti. Sofya’da Türk gençleri ile yaptığı konuşmalardan birinde, gençlerden birisinin “Siz Türk tarihinde kendinize bir rehber seçtiniz mi?” sorusuna karşılık “Ben kendime Gazi Osman Paşa’yı rehber olarak seçtim. Ömrüm boyunca onun yolunu takip edeceğim. Türk Milleti Plevne’de yeniden kendini bulmuştur. Millet yolundaki mücadelemizde daima sembolümüz Plevne’de doğan millî ruh olacaktır. Felaket günlerinde Plevne harbini ve Osman Paşa’yı düşüneceğim, sizin de kahramanlık sembolünüz Gazi Osman Paşa olsun” cevabını vermiştir. (Enver Behnan Şapolyo, Kemal Atatürk ve Milli Mücadele Tarihi, III. Baskı İstanbul 1958, s. 111)

Kuzey Afrika’nın paylaşımı
Trablusgarp savaşının nedenleri arasında İtalya’nın siyasi birliğini kuramamış olmasından dolayı 16. yüzyılda başlayan sömürgeleşme hareketlerinin dışında kalması gösterilebilir. İtalya 1870 yılında siyasi birliğini sağladığında sömürgelerin çoğu İngiltere ve Fransa tarafından paylaşılmıştı. 1881’de Fransa’nın Tunus’u işgali, ardından da İngiltere’nin 1882’de Mısır’ı ele geçirmesinden sonra İtalya, Kuzey Afrika’da kalan son Osmanlı toprağı olan Trablusgarp’la(Libya) ilgilenmeye başlamıştı. Aslında Doğu Roma İmparatorluğu’nu yeniden kurmak isteyen İtalya’nın Trablusgarp’la ilgilenmesi yeni değildi. 1890 yılında, İtalyan başkanı Francesco Crispi’nin, İngiliz lordu Robert Gascoyne-Cecil yazdığı özel bir mektupta, Trablusgarp’la ilgilendiklerini belirttiği bilinmektedir. Ancak Crispi 1891’de başkanlıktan inince, Trablusgarp planları da rafa kalktı ve savaş 20 yıl beklemiş oldu. 1898 yılında İngiltere ve Fransa arasında, Kuzey Afrika’daki sömürgelerin paylaşımı yüzünden çıkan ‘Faşoda Buhranı’ sonunda Kuzey Afrika’nın paylaşımı yapıldı ve böylece Trablusgarp da İtalya’ya bırakıldı.
(Devam edecek)