Lozan uluslararası bağımsızlık belgesidir

Lozan uluslararası bağımsızlık belgesidir
Lozan Barış Antlaşması'nın 94. yıldönümünü ülke çapında birçok STK'ların yanı sıra saygıdeğer yazarlarımız tarafından minnetle anıldı.

Öte yandan Lozan konusunda halen ileri sürülen bazı çatlak seslerle ilgili olarak değerli yazar Taha Akyol'un; "Bu konudaki zırvaların iki temeli var, biri cehalet diğeri husumettir." görüşüne katılmamak mümkün değil. Husumet? "Yunan kazansaydı" diyebilecek kadar kör bir kin olarak düşünülebilir mi? sorusuyla cümlesini tamamlamıştır. Prof. İlber Ortaylı ise bunlar için bilinçli hainler demektedir. 

Lozan konusundaki tüm ayrıntılar dünya arşivlerinde mevcuttur. Yalan, yanlış ve iftiralara gerek var mıdır?

İtilaf devletleri, I. Dünya Savaşı'nda yenik düşen Osmanlı'ya 30 Ekim 1918 'de Mondros Ateşkes Antlaşması adı altında "kayıtsız şartsız teslim ol" belgesini imzalattılar.

Mondros'un 7. Maddesinde İtilaf devletlerine istedikleri yeri işgal etme hakkı tanınmıştır. İtilaf devletleri Anadolu'yu daha doğrusu Türkiye'yi paylaştılar. Irak dahil Musul, Kerkük, İngilizlere, Suriye Fransızlara verildi ve 13 Kasım 1918'de İstanbul fiilen işgal edildi.

Saray her şeye razı oldu ve 10 Ağustos 1920'de Sevr'i imzaladı.

Rahmetli yazar Altemur Kılıç babası Kılıç Ali'den duyduklarını bana anlatmıştır. 19 Mayıs 1919 tarihinden önce Şişli'deki kiralık evde yapılan toplantıya katılanlar arasında ileriye şüpheyle ve tedirgin bir şekilde bakarak hatta mandayı bile kabul edenlere Mustafa Kemal Paşa, "Merak etmeyin. Ordu da kurarız, para da buluruz. Yeter ki kararlı ve inançlı olalım." demiştir.

Ulu Önder Atatürk'ün öncülüğünde çok ağır şartlar altında başlayan İstiklal Savaşı yalnız Türk tarihine değil dünya tarihine de damgasını vurmuştur. 3 Kasım 1922'de imzalanan Mudanya Ateşkes Antlaşması T.C. tarihinin bir dönüm noktası oldu ve bunun sonucunda İtilaf devletleri 28 Ekim 1922'de TBMM hükümetini Lozan'da toplanacak olan barış konferansına davet ettiler.

İngilizlerin hedefi Ankara'yı Osmanlının varisi olarak 400 yılın hesabını sormak ve İstiklal Savaşı'nın kazanımlarını ve ilan edilen Misak-ı Milliyi daraltmak olmuştur. Ankara ise Misak-ı Milli, kapitülasyon ve boğazlar gibi konulara öncelik vermiştir.

20 Kasım 1922'de başlayan Lozan görüşmeleri çok sıkıntılı ve tartışmalı geçmiştir. En heyecanlı bölümünü Musul - Kerkük meselesi teşkil etmiştir.

Türkiye ile İngiltere arasında yapılan görüşmelerde her iki taraf birbirine alenen veya üstü kapalı savaş tehdidinde bulunmalarına rağmen doğabilecek bir savaşı göze alamamışlardır.

Zaman zaman konferans şiddetli tartışmalar sonucunda kısa süreli kesintilere uğramış ancak 4 Şubat 1923'te görüşmeler tamamen kesilmiştir. Taraflar arasında karşılıklı verilen tavizlerle görüşmeler 23 Nisan'da tekrar başladı ve 24 Temmuz'da imzalanarak uluslararası alanda sınırlarımızın ve bağımsızlığımızın tanınması tescil edilmiştir.

Bugünlerde IKBY'nin ihtilaflı toprakları içine alan Kerkük ve Tuzhurmatu'yu kapsayan bölgede 25 Eylül'de bağımsızlık için planlanan referandumun gerekçeleri, meşruiyeti ve zamanlaması Irak ve bölge ülkeleri dahil uluslararası camiada sorgulanmaya açılsa da şu ana kadar Kürt Yönetimi tarafından geri adım atılmamıştır.

Danıştay üyesi Ali Karamahmut 19 Eylül 2014 tarihli makalesinde; "Irak ve Türkiye arasında belirtilen sınırlar dışındaki toprakların geleceği ilgililerce düzenlenmiş veya düzenlenecektir." Hükmü yer almıştır. Yani Türkiye'nin onayı olmadan Musul ve Kerkük'ün statüsü değiştirilemez.

Bu itibarla Türkiye ile sınır olan bölgelerde yeni devlet ve statüler ortaya çıkamaz. Bu hükme göre de herhangi bir değişme olması durumunda Türkiye'nin müdahil olmasının yolu açılır.