Lozan ve Musul operasyonu

Lozan ve Musul operasyonu

Yaklaşık bir yıldan fazladır sözü edilen ve Irak'ın içinde ve dışında pazarlığı yapılan Musul operasyonu, ABD'nin öncülüğünde birkaç gün önce devreye girdi. DAEŞ hikayesi ile bölgede Türkiye'nin kabullenemeyeceği farklı durumların yaratılması ve meşhur Musul-Kerkük meselesinden kaynaklanan tarihsel kaygı sebebiyle hava harekatı gibi bazı düzeltmeler yapılsa da Türkiye, koalisyon dışında tutulmuştur.

***

Türkiye her ne kadar 1926'dan günümüze kadar ne Irak ne de Suriye topraklarında gözü olmadığı yönünde açıklamalarda bulunmuş olsa da Musul'dan ne zaman söz edilse Iraklılar başta olmak üzere dünyada 1923'ten beri sanki Türkiye, Musul ve Kerkük'ü işgal edecekmiş gibi devam eden kaygı bir İngiliz mirası olarak zihinlere yerleşmiştir.

Bu kaygı, 2003'te 1 Mart tezkeresinde yaşandığı gibi halen de Musul operasyonunda da devam etmektedir. Ankara, Musul operasyonu yapılmadan önce senaryoyu okumuş olsa gerek ki ilk defa resmi ağızdan (Cumhurbaşkanı tarafından) Lozan ve Misak-ı Millîden söz edilmiş,  Lozan zafer mi hezimet mi yorumları yapılmıştır.

Öncelikle Musul, Lozan'da daha görüşmeler başlamadan 31 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Mütarekesi'nin ardından İngilizler tarafından işgal edilmiştir. Musul meselesi, Lozan görüşmelerinde çıkmaz bir hal aldığı için konferans programının dışına çıkarıldı ve antlaşmanın 3. Maddesinin 2. Fıkrasında ''Musul meselesi Türkiye ile İngiltere arasında 9 ay içerisinde yapılacak görüşmelerde sonuca varılamadığı takdirde Milletler Cemiyeti Meclisi'ne götürülecektir'' hükmü yer almıştır. Öte yandan Türk heyetinin ısrarları sonucunda antlaşmanın 16. Maddesinde önlem alınmaya çalışılmıştır.

Lozan Antlaşmasının 16. Maddesiyle ilgili farklı yorumlar yapılmaktadır. 16. Maddede, "Türkiye, Musul ve Kerkük toprakları üzerindeki egemenliğinden vazgeçmiş olsa da bu toprakların geleceği ilgililerce düzenlenmiş veya düzenlenecektir" hükmüne istinaden bazı görüşlere göre Türkiye'nin onayı olmadan Musul ve Kerkük'ün statüsü değiştirilemez. Diğer bir görüş ise Danıştay üyesi Sn. Ali Karamahmut 19 Eylül 2014 tarihli makalesinde ''Türkiye'nin Kıbrıs sorunundan haberdar olmadığı 1950'li yıllarda zor şartlarda karşı karşıya kalan İngiltere'nin Lozan 16. Maddesine dayanarak Türkiye'yi Kıbrıs meselesinin içine çektiği'' yer almaktadır. Söz konusu yazara göre aynı hukuki zemin Musul, Kerkük ve Irak'ın kuzeyi için de mevcuttur. Yani Türkiye ile sınırı olan bölgelerde yeni devletler, statüler ortaya çıkamaz.

***

Lozan görüşmelerinin en tartışmalı ve heyecanlı bölümünü Musul-Kerkük meselesi teşkil etmiştir. Türkiye ile İngiltere arasında yapılan görüşmelerde her iki tarafın birbirlerine alenen veya üstü kapalı savaş tehdidinde bulunmalarına rağmen doğabilecek bir savaşı her ikisi de göze alamamışlardır. Zaman zaman konferansta şiddetli tartışmalar meydana gelmiş ve hatta görüşmeler birkaç defa kesintiye uğramıştır. Böylece geçen süre içinde yapılan masa oyunları ve politik manevralar sonucunda Musul, 5 Haziran 1926'da İngilizlere terk edilmiştir. Lozan'da Türkiye ekonomik bağımsızlığını elde etmiş ve cumhuriyetin kuruluşu uluslararası alanda tescil edilmiştir. Kim ne derse desin Lozan zafer değilse kesinlikle hezimet değildir.

Halen devam etmekte olan Musul operasyonuna gelince Ankara'nın sert duruşu ve tutumu bölgede cereyan eden olaylar ve oyunlar üzerinde etkili olmaktadır.

DAEŞ militanları, Musul civarındaki köyleri direnmeden peyderpey terk etmektedir. Ancak, dün Havince'de konuşlanan DAEŞ militanlarının Kerkük'e saldırıda bulunmaları Musul'da meydana gelebilecek direnişin işaretidir. Şayet DAEŞ kaçışları hareketin merkezi Musul'da devam ederse en büyük insani trajedi Telafer'de yaşanacaktır. Göçler başladı bile. Diğer taraftan Musul'un batısında yer alan Sincar'da PKK'nın defacto durumu ve Kerkük'e keskin nişancılar göndermesi düşündürücüdür.

Yapılan bu oyunlar Türkmenlerin başına patlayabilir.