Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ

Özcan YENİÇERİ

Mahcupyan "Evet"i savunamıyor!

Referanduma gidecek anayasal değişiklik çok ciddi riskler içeriyor. Bu haliyle halk tarafından da onaylanacak olursa bütünüyle demokratik sistem tehdit altına girmiş olacaktır.

Sorun AKP ya da Cumhurbaşkanı Erdoğan değildir aksine siyasi partili cumhurbaşkanına verilen yetkilerdir.

Demokratik devletin sonu!

Bu yetkilerin Türkiye'yi götürecek yer çoğunluk diktatörlüğüdür. Bunu görmeyen ya kördür ya da idrak yoksunudur.

Yapılan değişiklikle meclis formaliteye, milletvekilliği sembolik bir yapıya, yargı formel bir olguya dönüşüyor.

İşin en ilginç yanı ise TBMM'nin, kendisini işlevsel olmaktan çıkararak sembolik bir konuma indirgeyen bu değişikliği onaylamasıdır.

Milletvekillerinin kendilerini etkisiz eleman seviyesine indirgeyen bu değişikliğe onay vermeleri kendi kendilerini inkâr anlamına gelmektedir.

Başbakanlığı kaldıran bir değişikliği Başbakanın savunması ise facia üstü faciadır.

Türkiye'nin geldiği aşamada umudunu kudret eliti bir kurtarıcıya bağlamak bu halka hakarettir. Bir millet, bir meclis, onlarca milletvekili beceremiyor onun yerine üstün özelliklerle donatılmış ve olağan dışı yetkilere sahip bir kişi her şeyi halledecektir.

Referandumda halk bu değişikliğe "evet" derse ortada ne hukuk devleti, ne bağımsız-tarafsız yargı, ne kuvvetlerin ayrılığı ne de klasik anlamda demokrasi kalacaktır!

Mahcupyan: "Nasıl Savunalım?"

Mahcupyan AKP liderliğinin anayasa değişikliğini 'devrimci bir dönüşüm' olarak savunulmasını istiyor. Ama bu değişikliği 'demokratik' bir adım olarak savunulamaz olduğunu yazdı. Değişiklikle getirilen sistemin ne olduğunu Mahcupyan dört madde de özetlemiş. Bu yandaş kalemin değerlendirmesine hiç dokunmadan aynen aşağıya alıyoruz!

"1) Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçiminin aynı gün olması cumhurbaşkanı ile parlamento çoğunluğunun aynı partiden olma ihtimalini artırıyor. Cumhurbaşkanı istediği an Meclis'i feshederek seçime gidebilirken, Meclis bunu ancak beşte üç oyla yapabiliyor.

Buna cumhurbaşkanının aynı zamanda kendi partisinin başkanı olması, KHK çıkarma yetkisi ve Meclis'in bütçeyi denetleyememesi eklenmekte. Yani Meclis cumhurbaşkanının sözünden çıkamayacağı gibi, onun iradesine uygun kanun çıkarmakta da tereddüt etmeyebilir. Ayrıca eğer böyle bir durum olursa zaten cumhurbaşkanının veto yetkisi bulunuyor. Böylece yasama cumhurbaşkanı karşısında tümüyle edilgen kılınıyor.

2) Adalet Bakanı ve Müsteşarı'nın doğal üyesi olduğu, cumhurbaşkanının ya doğrudan ya Meclis yoluyla çoğunluğunu seçeceği ve bu tercihleri denetleyecek hiçbir mercinin olmadığı bir HSYK ve zaman içinde cumhurbaşkanının seçtiği bir Anayasa Mahkemesi oluşturuluyor. Yani yargı cumhurbaşkanına bağımlı hale geliyor.

3) Cumhurbaşkanının tüm üst düzey bürokratları atama yetkisi kimse tarafından denetlenemiyor ve bürokrasi cumhurbaşkanının emrine veriliyor.

4) Cumhurbaşkanı OHAL ilan edebiliyor ve Meclis'in onaylama süresi üç ay. Eğer partisi Meclis'te çoğunluğu elde tutuyorsa, pratikte süresiz hale gelen bir OHAL düzeni üretilebiliyor ve cumhurbaşkanı kendi kanaatine dayanarak özgürlükleri ve siyasi faaliyeti kısıtlayabilen KHK çıkartabiliyor. Öte yandan cumhurbaşkanının kendisinin yanında, seçimle gelmemiş yardımcıları ve bakanlar da Meclis kararı olmadan siyasi tasarruflarından ötürü yargılanamıyorlar. Bu da Meclis çoğunluğuna sahip bir cumhurbaşkanı söz konusu olduğunda, yürütmenin tümüyle ve ömür boyu yargı dışı kalacağını ima ediyor".

Kimler "evet" diyor?

Yaptığı bu reel ve rasyonel eleştirilerin ardından da referandumda "evet"in nasıl savunulabileceğini maddeleştirmiş.  Mahcupyan "Evet"i izafi, duygusal ve zorlama gerekçelere dayandırmış.

Mahcupyan'ın eleştirilerinin önemi akli, reel ve somut gerekçelere dayanmasıdır.  Dahası bu eleştirileri anayasa değişikliğine "hayır" diyen birisi yapmıyor. Aksine bir zamanlar başbakan danışmanlığını yapmış olan biri yapıyor.

Bu anayasa değişikliğine ancak vicdanını çıkarlarına endekslemiş, fanatik partili, elitist, millete değil kişilere umudunu bağlamış, "kurtar bizi baba" anlayışına sahip, demokrasi özürlü olanlar "evet" diyebilir.

Yazarın Diğer Yazıları