Mahpushane Şiirleri

“Hürriyeti bağlayıcı ceza” diyorlar hukukçular mahpusluğa. Evet doğru, hürriyetiniz bağlanıyor, hem de kördüğüm... O bağlanır bağlanmaz da, özleminiz çepeçevre kuşatmaya alıyor sizi. O kuşatmayı yarmak oluyor tüm amacınız, gün sayıyorsunuz. Umutlar besliyorsunuz yüksek yargılara, yeniden yargılamalara. Bu ülkenin adalet sisteminin, siyasal sisteminin, ekonomik sisteminin kurbanıysanız, isyan karışıyor özleminize, içinizden çıkamayan, içinizi yakıp kavuran, umarsız bir isyan...
Mahkûm orada yatar görünür, ne ki bedenseldir bu durum, sevdiklerinin yüreğinde yatar aslında. Sevdiklerinin çilesi, gidip gelmeleri, görüş günleri... Aramalardan, el okutmalardan, turnikelerden, cihazlardan geçmek... Sonra varmak çocuklarla açık görüş yerine, gözün hep o kapıda... Bir evlada sarılmak, özlem gidermek bir saatliğine... Sonra  “Baba ne olur sen de gel”  diyen küçük yavruna, ıslak gözlerinle yalanlar söyleyip teselliler vermek, teselliye muhtaçken...
Ve şiirler... Duygularına tercüman olur onlar, onlara söyletirsin diyemediklerini...
O şiirlerden örnekler sunalım bugün:
Akşamı
Geciktirebilirsin Belki
Gün batarken sula fesleğenleri
balkonun kokusu sokağa taşsın
sokaklar kayıp çocuklar gibi
hırçındır, ürkek ve biraz şaşkın
Sular bulutlanır sen susarsın
ve kent çıngıraklı bir yılan kadar
zehirlidir artık sevgilin mahpusken
üstelik kirli bir lekeye döner umutlar
Acılar katlanır mendil yerine
sarışınlaşırsın bu kaçıncı güz
ellerin üşür, çiy düşer çiçeklere
beklediğin mektuplar da gelmez
Bomboş sayfalara dönerken aklın
tecrit’teki kitabı fareler kemiriyor
ve düşlerin sonsuz bir boşluktayken
bir sigara yakıyorsun, tutuşuyor sular
Akşamı geciktirebilirsin belki
suladığın fesleğenlerle, kimbilir
ama vaktin ayırdındadır şimdi
kuşlar, çocuklar ve mahpuslar
Usulca inse de koldemirleri

Ahmet TELLİ
Mektuplar Alırım
Mektuplar alırım
Allı-karalı
Üstünde görülmüştür
Yiyecek alınmaz damgaları
Açarım
Birden, kuş ve şiir sürüleri
Havalanır içinden.
Kimi kanadı kırma
Düşe kalka
Kimi zıpkın gibi
Yetkin ve güzel!
Tutmaz çocuğun ayakları
Yaralıdır her bir yanları
Dar geçitlerden geçmişler
Acıları aşıp gelmişlerdir
Yeşile, güneşe hasret
Bir yürek çarpar
Her zarf içinde
Okurum
İçim daralır
Bakamam göğe, utanırım
Alır mektuplarımı
Havalandırmaya çıkarım
Dışarıda deli bir lodos
Esrik bir sonbahar
Aylardan aralık
Adrasan üstünde mor bulutlar
Tahtalı’da kar vardır
Yasemin kokar ortalık
Dostlar ki gurbette
Dostlar ki hapistedir
Mektuplarıyla yetinirim artık
Metin DEMİRTAŞ
Tespih
Bir dost ve kardeş eliyle işlenmiş

Boncuktan bir tespih armağan geldi bana.
Göz nuru dökülmüş, özenilmiş,
İçten bir selam gibi insandan insana.
Değerini arttıran bu armağanın
Bir hapishaneden bir başka hapishaneye gelmesiydi
Şiirde böyle bir şey olmalı diye düşündüm:
En acımasız günde de savunabilmek inceliği.
Ataol BEHRAMOĞLU
Af duvar duvar duvar
sana ne desem ki ah
incitmeden gözlerini mahkûmun
her taşını kırmalı bir bir
gerisi laf-ü güzaf
Nevzat ÇELİK
Görüş Günü
Bu gün görüş günümüz
Dost kardeş bir arada
Telden tele
Mendil salla el salla
Merhaba
İzin olsun hapisane içinde
Seni
Senden sormalara doyamam
Yarım döner cigaramın ateşi
Gitme dayanamam
Enver GÖKÇE

Yazarın Diğer Yazıları