Mala mülke bakın

    AKADEMİSYEN Dr. Necip Hablemitoğlu'nun suikast sonucu hayatını kaybetmesi, faili meçhul cinayetlerden biri olarak kaldı..

    Failleri hâlâ ortaya çıkarılmış değil...

    Bugüne kadar yargı da cinayeti, ayrıntılarını saptayarak ele almadı. Eşi Prof. Şengül Hablemitoğlu bir gazeteci arkadaşımıza olaya ilişkin görüşlerini ve düşüncelerini açıklarken dosyanın ilk kez açıldığını söyledi...

     Merhum Necip Hablemitoğlu tarih uzmanıydı. FETÖ çetesini deşifre eden ilk kişiydi. Köstebek adlı kitabında, fethullahçı terör örgütünün gizlenmeye çalışılan yapısını, hedefini, oluşum şeklini açıklıyordu...

     Hablemitoğlu o kitabında fethullahçı çetenin önce kendi ekosistemini oluşturduğunu, sonra da bu sistemin içine sağlık, kültür, eğitim ve teknoloji alanlarını kapsayan yığınla plan ve projeyi yerleştirdiklerini anlatan ilk ve tek otoriteydi...

     Onu bu nedenle ortadan kaldırdılar...

     * * *

     Çete, yargıyı manipüle etmekle kalmamış, hukuku da kapsayan bir sosyal yaşam manipülasyonunu gerçekleştirmeyi hedef haline getirmiş...

     Sanıyorum silahlı kuvvetlere sızmak da manipüle edilen sosyal yaşam çerçevesinde düşünülmüş ve uygulanmış...

     * * *

     Çetenin kendi ekosistemine binlerce metrekare taşınmazı da dahil ettiği nihayet ortaya çıkarıldı; FETÖ'ye ait tam 5 bin 401 adet tapuya el konuldu...

     Şimdi ölçümler yapılıyor, taşınmazların sınırları -metrekare olarak- tespit ediliyor.

     Çetenin üç il dışında her yerde taşınmazı olduğu belirlendi, bir kısmı hazineye intikal ettirildi, bir önemli kısmı da Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne... Aralarında üniversite binaları, okul binaları, hastane binaları, yurtlar, örgüt evleri, arsalar, araziler, hatta birkaç da eski bina var...

     Hakkari, Siirt ve Çankırı illerimizde nedense toplu iğne bile edinmemişler...

      * * *

     Devlete el koyma hazırlığı sürecinde izlenen, çeteye özgü ekosistemi kurmak, herhalde bunama sürecindeki iblisin işi değil...

    İblise, bu tür işler için özellikle de her türlü melanete aklı eren birileri tarafından yardım edildiği kesin. O birilerini de bulmak ve adalete teslim etmek lâzım... 

 

İkircikli olmaktan kurtulalım

    AYRIŞTIRMACI olmaktan vazgeçmediler ve bir türlü birleştirici olamadılar..

    Hakkari'de yaşanan saldırının ayrıntıları açıklanırken Başbakan Binali Yıldırım "10 asker şehit oldu, 8 sivil de öldü" dedi... 

    Oysa hayatını kaybeden 8 sivil yurttaşımız da 10 Mehmetçik gibi terör saldırısında hayatını kaybetti...

    Dolayısıyla onlar da şehit...

    Başbakan bunu neden dikkate almadı, neden bu farklı söylemin ayrıştırmacılık olacağını düşünmedi...

    Eğer bu mantık geçerliyse o zaman 15 Temmuz günü, hainlerin karşısına dikilerek canlarını veren sivil yurttaşlarımıza da şehit demeyeceğiz, bu mümkün mü...

    Hakkari'de patlama sonucu can veren sivilleri de şehit kabul etmeliyiz ve aziz hatıralarına sahip çıkarak yakınlarına, öteki şehitlerin yakınlarına ne yapıyorsak aynen yapmalıyız... 

 

Demokratik hakkın aksine uygulama

     10 EKİM katliamını unutmuş değiliz...

     Unutmayanlar Bursa'da bir araya geldi ve Ankara Garı'nın önünde toplanan yurttaşların canına susayan teröristlerin patlattığı bombayla ölenleri anmak istedi.

     Hem ölenleri anacaklardı, hem saldırıyı lanetleyeceklerdi...

     Ama ahali, ne can verenleri anabildi ne de menfur saldırıyı lanetleyebildi...   

     Çünkü polis "OHAL var, bunu yapamazsınız" diyerek kalabalığı dağıtmak istedi. Doğal olarak itiş kakış yaşandı, bazı yurttaşlar gözaltına alındı, kalabalık daha sonra olaysız dağıldı....

     * * *

     Hani OHAL'in hedefi sadece terör ve teröristti...

     Yasal haklarını kullanarak terörü ve teröristi protesto etmek isteyen ve hainleri lanetlemeye kalkan yurttaşların bu hakkı neden güvenlik güçleri tarafından görmezden gelindi ve toplananlar dağıtıldı...

     Sizi bilmem ama ben anlamakta zorlanıyorum!

     Oysa bu hak kontrol altında kullandırılır, terör ve teröristler lanetlenir, canlarını kaybedenlerin aziz ruhlarına rahmet duaları gönderilirdi...

      Demokrasiyi aksine değerlendirenlere iktidarın da katılması acıdır ve bir daha bu tür hatalara düşülmemelidir. 

Çekip gidin birader

-----------------------------

     MİLLİ Takım İzlanda'ya yenildi...

     Deneme bir takım kurarak milli formamızın hakkını vermeyen ve onurumuzun zedelenmesine yol açan futbol direktörü geçinen hocanın astronomik maaşında yurttaş olarak kuruş hakkım varsa helâl etmiyorum...

     Maçın kritiğini yapacak değilim...

     Sahada futbol oynayan değil, topa rastgele vuran şuursuz bir ekip vardı, bu ekibin nesini eleştireceksiniz.

     TFF yönetimi, yanına Fatih Terim'i de alarak çekip gitmezse Türk futbolu maalesef yerlerde sürünmeye devam eder...

 

KOCAMAN SÖZLER

------------------------------

    KİTABINA eğilmiş çocuk, işindeki genç, aşını pişiren kadın, tarlasını süren çiftçi, tezgâhtaki sanatkâr fenalık düşünmeye vakit bulamaz. (Hoca Ahmet YESEVİ)

Yazarın Diğer Yazıları