“Böyle bir olay olduğu zaman normal olan, iki ülkenin uzmanlarının bir araya gelerek, ‘Bu nasıl oldu, neden oldu, kim sorumluydu, bir daha olmaması için ne yapılır?’ bunları görüşerek çözümlemesiydi. Fakat öyle anlaşılıyor ki Rusya’nın böyle bir krize ihtiyacı vardı” diyen Öymen, şöyle dedi:
Uçak bahanedir
“Böyle bir kriz olduğu takdirde bu Rusya’ya Suriye ve Doğu Akdeniz’e daha fazla yerleşme fırsatı verecekti. S-400’ler, terörle mücadele silahı değil. Durup dururken de oraya yerleşemezdi. Türkiye, bir Rus uçağını düşürünce ‘Vay Türkiye’den ciddi tehdit var’ diye ağır silahlarını, füzelerini, gemilerini filan bölgeye getirdiler. Yeni bir üs kurdular ve o bölgeye yerleştiler. Bu Rusya’nın son zamanlarda Ukrayna, Kırım dolayısıyla içine düştüğü sıkıntılı durumdan çıkmak için askeri unsuru kullanmasının örneklerinden biri. Aynı zamanda Japonya ile ihtilaflı Kuril Adaları’nda da askeri üs kurmaya başladılar. Abhazya’da da askeri üs kurdular. İşte şimdi Kırım’ı aldılar, Sivastapol üssünü de ele geçirdiler. Yani ekonomik, siyasi açıdan kendisine yapılan baskıları telafi etmek için askeri unsurunu kullandı ve kullanıyor. Bunun için düşmana ihtiyacı var. İşte o düşman olarak da Türkiye’yi gördü. Hem Türk halkını, hem Rus halkını zarara uğratacak adımlar atması bu krizin boyutunu uzatmak ve derinleştirmek istediğini gösteriyor. Bu uçak olayından bir anlamda bağımsız olarak Rusya’nın genel stratejik yaklaşımlarının bir unsuru. Rus uçağı işini de bu tratejik hedeflerine ulaşmak için bir bahane gibi, vasıta gibi kullanıyorlar. Benim gördüğüm kadarıyla.”
Türkiye yalnızlığa itildi
Bu olayla Türkiye’nin yalnızlığa itildiğini kaydeden Öymen, şöyle devam etti: “Suriye ile ilişkileri malum. Irak’la ilişkileri kötü, İran ile ilişkileri kötü. Yunanistan’la hiçbir zaman iyi olmadı. Bu bakımdan Türkiye yalnızlığa itildi. ABD, Rusya ile yakınlaşmaya çalışıyor. Böyle bir ortamda Türkiye’nin hatırı için ABD’nin Rusya’ya karşı soğuk savaş politikası uygulaması da beklenmiyor. O zaman bu durumda bölgede Türkiye ne yapacak? İsrail’le bu ilişkileri düzeltirlerse hem siyasi açıdan rahatlarlar diye düşündüler herhalde. Hem de doğal gaz meselesi ortak olacak menfatler var. Arkadan da Mısır gelirse kimse şaşırmasın.”
