Mankenli ülke tanıtımı ve ciddiyetsizlik (2)

Ülkemizin tanıtımında “Sivaslı Cindy” lakabıyla bilinen mankenin isminin bazı gazetelerde geçmesi üzerine geçen hafta da aynı konuya değinmiştim. Tanıtım denince ilk akla görsel simgeler geliyor, ama bütün sorunlar bu noktada düğümleniyor. Düğümlenme sebebi de, ülkemizde seksenli yıllardan sonra uygulamaya konan “devlet kurumlarındaki pervasızca kadrolaşma” hareketleridir. Devletin parasını harcama yetkisi verilen insanların, aldıkları eğitimle getirildikleri görevler arasında bir ilişki olmayınca, aldıkları kararların da yukarıda bahsettiğim türden olmasını yadırgamamak gerekiyor.
Geçmiş iktidarlar döneminde de uluslararası turizm fuarları sırasında “Türkiye Tanıtım Masalarına” görevli olarak eş, dost, akraba ve yeğenlerin gönderildiği olmuş ve hatta tanıtım masalarının altında piknik tüpünde çay demlendiği bile şahsıma olaya şahit olanlar tarafından anlatılmıştı.
Ülke tanıtımında başarılı olabilmek için, amatör ruhlu insanların görevlendirilmesi en birincil hedef olmalıdır. Kültür ve Turizm Bakanları yıllardır ellerinde bulunan Kokartlı Profesyonel Turist Rehberleri potansiyelini hiç mi hiç kullanma gereği duymadılar. Eski ve yeni tüm bakanlar sadece bütçeden ülke tanıtımı için ayrılan paraların azlığından yakındılar. Oysa bu tanıtım paralarının başka alanlara aktarılıp, ellerindeki profesyonel rehber potansiyelini kullansalar idi, ne bu kadar tanıtım parası harcanır, ne de bu kadar başarısı tartışmalı tanıtım programları uygulamaya konulur idi.
Meslektaşım olan profesyonel rehberler, ülke tanıtımını yapmak için gönüllülük esasına göre çalışmayı her zaman önermiş olmalarına rağmen, bu öneriler hep görmezden gelinmiştir. Her yıl binlerce yabancı turiste ülkemizi gezdiren profesyonel rehberler kadar, yabancı turistlerin beklentilerinin neler olduğunu bir başka meslek grubundaki insanlar bilemezler.
Bakanlığın, turizm fuarlarına görevli olarak gönderdiği insanların, yaptıkları iş gereği hiçbir zaman turistlerle karşı karşıya gelmediklerini, ülkemizdeki tarihi ve doğal yerlerle ilgili ayrıntılı bilgiye sahip olmadıklarını düşündüğümüzde, tanıtımın daha başlangıcında sonucun bir fiyasko ile sonuçlanacağına kesin gözü ile bakılabilir.
Fuarlarda yapılacak olan “ülke tanıtımı” ayrıca bir titizlik ve üzerinde önemle durulması gereken bir konudur. Tanıtacağınız ülkenin 35 değişik medeniyetin doğup battığı bir coğrafya olduğunu düşündüğünüzde bile, konunun ne kadar ağır olduğu ve ne kadar özenle hazırlanılması gereken bir konu olduğu ortadır. Ülke tanıtımımızın yanlış yapıldığını ülkemize gelen yabancı turistlerin menşeine baktığımızda da anlıyoruz.
Dünyada emperyalist ve sömürgeci ülkelere karşı yapılan Kurtuluş Savaşı sonucunda kurulan ilk ve tek devlet olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, diğer sömürgeleştirilmiş olan ülkelere verdiği ilham ön plana çıkarılarak yapılacak olan bir Türkiye tanıtımı, 1923’ten sonra özgürlüğüne kavuşan tüm ülkelerden turist akını sağlayacaktır. Bugün Çin’de, Endonezya’da, Küba’da Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ismi, bulvarlara, parklara veriliyorsa ve yine de bu ülkelerden ülkemize gelen turist sayısı en düşük sevilerdeyse, bu sonuca neden olan, yapılan yanlış tanıtım yöntemleridir.

Yazarın Diğer Yazıları