Maske takmaya devam

Çürümüş bir sistemin kokuşmuşluğunun oluşturduğu ortamda nefes almak ve yaşamaya çalışmak bir başarı gibi görülse de bu sistem bizi, geleceğin loş ve karanlık ortamına doğru hızla sürüklemektedir.
Sözde demokrasi ve hukuk kurallarının işlediği söylense de, benim ülkemde yapılan icraatlara bakıldığında hiç de öyle olmadığı görülmektedir. Vahşi kapitalizmin anası olan liberal ekonomik sistemde yaşanan kontrolsüzlük ve duyarsızlık anlayışı insanları zehirlemeye devam etmektedir.
Üreticisinden tüketicisine ve satıcısına kadar yaşanan kısa zaman dilimi içerisinde köşe dönme olayı girdabında sörf yapanlarla yüzme bilmediği için boğulanlar aynı halkada yer almaktadırlar.
Parası olanın yaşadığı bu sistemde, üretici yetiştirdiği ürünlerdeki maliyet artışları nedeniyle zarar ettiğini ve mahsulünü satamayıp tarlada çürümeye terk ettiğini ifade ederken, kabzımallara ve büyük holdinglere kilosunu elli kuruşa verdiği bir ürünü, ayağına kadar gelip almak isteyen bir tüketiciye beş katına satarak para kazandığını sanmaktadır.
Pazarcı esnafı adeta Pazar sabahı tellal çağırtarak ücretleri belirleyip, her tezgâhtaki cinsleri aynı olan malların fiyatlarını da aynı olarak etiketlendiriyorlar. Ucuza satmadığı malını akşam giderken çöpe döküyor ama ne hikmetse halkın ucuza yemesine fırsat vermiyor.
Büyük marketler her şeyi toptan daha ucuza alıp, oluşturdukları kartelle istedikleri fiyata satabiliyor. Denetlemeye gelen kuruluş elemanları ise ürünlerin pahalıya satılmasını teşvik ediyor. Rekabet amaçlı ucuza satanlara ise müdahale ederek haksız kazanç edinmekten cezalandırıyor. Ayrıca tüketiciye ucuza mal satan esnafa ise rakipleri dünyayı dar ediyor. Hani rekabetçi ekonomi kuralları işliyor, sen de istediğin esnafı tercih ediyorsun ya.
Güzel bir tatil beldesinde yaşadıklarım beni insanlığımdan utandırdığı gibi, liberal ekonomik sistemden daha çok tiksindirdi. Gittiğim o beldede baharda ekmek kırk kuruş, dolmuş ücreti yüz yirmi beş kuruş, belediyenin verdiği suyun metre küpü yüz kırk kuruştu. Turizm sezonunun açılmasıyla birlikte, ekmek yetmiş beş kuruş, dolmuş ücreti yüz yetmiş beş kuruş ve suyun metre küpü iki yüz seksen kuruşa çıktı. İşte size birkaç örnek, diğerlerinin fiyatları da pek farklı değildi. Adeta esnafıyla halkın temsilcileri kol kola girmiş halkı soyma telaşındalar.
Malum bayramlarda ve Ramazan ayında yaşananlar da fırsatçılar açısından turizm mevsimindeki yapılanları aratmayacak cinstendir. Demek ki liberal ekonomi fırsatları değerlendirerek halkı soyma ekonomisidir.
Hani fırsatları değerlendirme ekonomisi uygulamasıyla yaşıyoruz ya, buyurun size yeni fırsatlar. Kışlık ve okul ihtiyaçlarının karşılanmaya çalışıldığı bir döneme girdik. Kış ihtiyaçları için yapılacak alışverişlerde yüzde yüzlere varan artışlar yanı sıra,  gelecek kışla birlikte elektrik ve doğal gaz zamları da ayrı bir ızdırap kaynağı olacaktır.
Okul alışverişinde ise, giyimde ve taşımacılıkta ayrı bir vurgunla karşılaşırsınız. Okul yönetimlerinin belirlediği kıyafetleri anlaşmalı mağazalardan almak, taşıma işini ise yine anlaşmalı servislerle yapmak mecburiyetindesiniz. Piyasalarda on liraya alacağın bir ürünü anlaşmalı mağazalardan elli liraya alırsın. Yani bir öğrencinin okul ihtiyaçlarını yüz liraya gidereceksen, diğer türlü beş yüz liraya mal edersin.
Hani, eski Mili Eğitim Bakanının yaptırdığı anketten çıkan sonuçlara göre kıyafetleri serbest bırakacaklardı. Biz de kendilerini alkışlamıştık. Ne oldu da devam dendi? Şimdi ise veliden gelen her şikâyet anında değerlendirilecek, şikâyete neden olanlar yanacak diyen bakana sormak gerek. Televizyonlarda ağlayan velilerin feryadına niçin kulak tıkanıyor. Tabii ki söylenenlerle yapılanlar her zamanki gibi farklı da ondan.
Hani hanımın biri balıkçıda balığın kuyruğunu koklar da balıkçı  “Hanım teyze ne yapıyorsun” diye sorar. Hanım teyze ise “Evladım balık kokmuş mu diye bakıyorum” der. Balıkçı ise “Hanım teyze balık baştan kokar kuyruktan değil” der. Hanım teyze ise “Biliyorum evladım. Ancak kuyruğa kadar inmiş midir diye kokluyorum der.”
Tabii ki yukarıda ihalelerde, peşkeşlerde ve yandaş kayırmacılığında oluşan kokuşmuşluk, aşağıda memura ve esnafa kadar inmektedir. Bu rezalet ortamında yetişen tazecik fidanlar kokuşmuş havayı teneffüs etme sonucu kısa zamanda solmakta ve meyveleri de çürümektedir.
Kokuşmuşluğun sonunda çıkan o kötü gazlarda maske takanlar yaşarken, maskesizler yok olmaktadır. Bunun için de en tepeden en tabana kadar herkes ilk iş olarak maske kullanmaya çalışıyor. Bu durum ise maske kartellerinin oluşmasına ve maske fiyatlarının artmasına neden oluyor. Maske alamayanlara ise Allah rahmet etsin demekten başka çare kalmıyor.

Yazarın Diğer Yazıları