MEB hak yeme bakanlığına mı dönüştü?

Bilindiği üzere, 14 Mart 2014 tarihli Resmi Gazetenin 28941 sayılı nüshasında yayınlanarak yürürlüğe giren "6528 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" la Milli Eğitim Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatlarında taş üstüne taş bırakılmadı. 100 bine yakın idarecinin kazanılmış bütün haklarını ellerinden alındı. Görevlerinden alınan Milli Eğitim il ve ilçe müdürleri, şube müdürleri, okul müdür ve yardımcıları yerine,  hiçbir sınavı kazanamamış, hiç bir tecrübe ve deneyimi olmayan, üstüne üstlük ahlaksızlıkları ve hırsızlıkları ile tescillenmiş kişiler, paralel=yandaş=sarı sendikanın direktifleriyle yönetici yapıldı.

 

          Hatta paralel = yandaş = sarı sendika durumu o kadar ileriye vardırmıştır ki, mülakat sınavı yapılmadan önce kimin idareci yapılması, kimin yapılmaması, kimin kaç puan alması gerektiği ile ilgili hazırladığı ve mülakat komisyonuna ulaştırdığı liste aynen gerçekleşti. Bu durum hırsızlığın, kumpasın, öğretmenin hakkını yemeye yönelik kepazeliğin zirve noktasıdır. Bütün bunlar olurken, delilleriyle durum İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusu yapılmasına rağmen Başsavcılığın hala harekete geçmemesi Hukuk Devleti'nin iflas ettiğinin resmi midir?

          Türk Eğitim-Sen'in, İdare Mahkemeleri ve Danıştay nezdinde verdiği yoğun hukuki mücadeleden sonra, hakları gasp edilerek görevden alınan idarecilerin göreve döndürülmesine karar verildi. Ancak Milli Eğitim Bakanlığı mahkeme kararlarını uygulamamada ısrar edince, ilgililer hakkında suç duyurularında bulunuldu ve tazminat davaları açıldı. Suç duyuruları ve tazminat davalarından sonra MEB Hukuk Müşavirliği önceki görüş yazılarından 180 derece dönüş yaparak hukuka uygun görüş yazıları yazmaya başladı.

 

          Nitekim MEB Hukuk Müşavirliği, İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğüne gönderdiği 11.01.2016 tarih ve 305433 sayılı görüş yazısında; "idari yargı yerlerince verilen iptal kararlarının, iptal edilen işleme bağlı olarak tesis edilen diğer işlemlerin yapıldıkları tarihten geçerli olarak ortadan kaldırılması, iptal edilen idari işlemin tesisinden önceki hukuki durumun devamının sağlanması gerektiği, idarenin fiili ve hukuki imkansızlık halleri dışında iptal edilen işlem nedeniyle oluşan hukuka aykırılığı gidermek için işlem veya işlemler tesis etmek zorunda olduğu, somut olayda "müdür" görevi mevcut olduğundan ve idare tarafından müdür görevlendirmeleri de yapıldığından herhangi bir hukuki ve fiili imkansızlıktan söz edilemeyeceği, iptal edilen hukuki işlem hukuka uygun yapılmış olsa idi kişilerin statüsü ne olacak idiyse aynı sonucu doğuracak işlemin tesis edilmesinin hukuka uygun olacağı", "yargı kararlarının gerekçeleri de dikkate alınarak aynen ve gecikmeksizin uygulama gerekliliği" ifade edilerek yargıya gidip olumlu sonuç alan müdürlerin geciktirilmeksizin görevlerine iadesi için görüş bildirmek zorunda kalmıştır.

 

          Bütün bu garabetler yaşanırken, Türk Eğitim-Sen'in haksızlıklara ve zulme karşı oluşturduğu kamuoyu neticesinde Milli Eğitim Bakanı, sadece Okul Müdür Başyardımcıları ve Okul Müdür Yardımcılarının yazılı sınavı ile belirlenmesine karar verdi. Konu ile ilgili yönetmelik  yürürlüğe girdi. Ancak Bakan, paralel = yandaş = sarı sendikanın üyelerinin sınavı kazanamayacakları endişesiyle 27.01.2016 tarihinde söz konusu yönetmelikte yeni değişiklikler yaptı. Yapılan yeni değişikliklere göre; halen bu görevleri yapmakta olan kişilerin görev süresinin uzatılması için 06.10.2015 tarihli yönetmelikte yer alan yazılı sınav şartı kaldırıldı ve bu kişilerin yeniden atanması, kumpas sonucu göreve getirilen müdürlerin inhasına bırakıldı. Paralel diye veryansın ediliyor ya işte paralel yapının ta kendisi

Yazarın Diğer Yazıları