MEB’deki zulüm düzeni yerle yeksan olacak

Milli Eğitim Temel Kanununun 14 Mart 2014 tarihinde değiştirilmesi üzerine Bakan Nabi Avcı bütün idareci atamalarının kadrolu değil de görevlendirme ile yapılacağını duyurmuştu. Hatta Yönetici Atama Yönetmeliği de bu yönde düzenlenmişti. Ancak bunun bir aldatmaca olduğu çok geçmeden fark edildi.
AKP Hükümeti, Milli Eğitimde yandaş kadrolaşmasını tamamladıktan sonra böyle bir oyun sergileyeceğini o zamanda fark etmiş ve bütün Devlet yetkililerini uyarmıştık. Bugün gelinen noktada yanılmadığımızı, Hükümetin biricik amacının ülkücü-milliyetçi kadroları Devletin bütün kurumlarından silip atmak olduğu bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır.
Nitekim MEB’de kurulan kumpas sonucu hak etmedikleri halde vekâleten atanan 1700 şube müdürü asaleten atanmaya başlanmıştır. Bunun okul müdürlüğü ile müdür yardımcılıklarında da aynı olacağız şüphesizdir. Bin bir entrika ile ve hukukun bütün normlarının altüst edilerek görevlerine son verilen 73 bin yönetici, bütün itirazlara ve mahkeme kararlarına rağmen görevlerine iade edilmemesi için her türlü fırıldak çevrilmekte,  hak ve hukuk bir tarafa atılarak zorbalık düzeni kurulmak istenmektedir.
Milli Eğitim ve Kamu tarihinde böyle bir zorbalık ve şenaat hiçbir dönemde yaşanmamıştır. Hukukun üstünlüğü ayaklar altına alınmış, İnsan Hakları ve ülkemizin imzaladığı bütün uluslar arası sözleşmeler yok hükmünde sayılmıştır. Böyle bir fecaatin yaşandığı Milli Eğitim’de başarı beklemek beyhudedir. 
Milli Eğitim Bakanı ve Müsteşarı; okullarda uyuşturucu hat safhaya çıkmışken, eğitim ücretli ve vekil öğretmenlerle yürütülürken ve eğitimin çözülmesi gereken bin bir sorunu bulunurken bütün mesailerini başkasının hakkını yiyerek yandaşları kurum yöneticisi yapmak için harcamaları fiyaskodan başka bir şey değildir. Bunlar yandaşları kurum yöneticisi yapmakla kalmamış, onların bütün eğitim camiası üzerinde baskı kurarak yandaş sendikaya üye olmaları noktasında her türlü zulümlerine göz yummaktadırlar.
Yandaş sendikadan olmayan bütün idareciler yalan yanlış şikâyetlerle soruşturma geçirmekte, görevden alınmakta ya da sürülmektedir. Ancak yandaş sendika üyesi yöneticilere ne tür şikâyet ve belge olursa olsun İlçe Milli Eğitim müdürlükleri ve Kaymakamlıklar tarafından herhangi bir işlem yapılmamakta ve soruşturma açılmasına izin verilmemektedir.
Nitekim Güngören ilçesinde bulunan bir ilköğretim okulunda veliler defalarca BİMER’e şikâyette bulunmasına rağmen herhangi bir işlem yapılmamakta konu savsaklanmaya çalışılmaktadır. En son olarak 26 velinin şikâyet dilekçesi elime ulaşmış bulunmaktadır.  Dilekçede yer alan bilgilere göre okul kapısında güvenlik görevlisi olarak görev yapan şahsın “kız çocuklarını taciz ettiği” belirtilmektedir. Konu ilgililere şikâyet edildiği halde bugüne kadar bu şikâyetle ilgili bir işlem yapılmadığı belirtilmektedir. 
Vay Milli Eğitimin getirildiği noktaya vay...
Ahlaksızların, hırsızların, alın teri gaspçılarının yönetici yapıldığı kurumdan ne beklenir ki... 
Milli Eğitimde ve bütün Devlet Kurumlarında yandaşlar birinci sınıf vatandaş, geri kalanlar parya muamelesi görmektedirler.  Elbette bu zulüm ve ahlaksızlık düzeni böyle sürmeyecek, 7 Haziran seçimleri ile bunlar tarihe gömülecek ve Milli Eğitim’deki zulüm düzeni yerle yeksan olacaktır. 

Yazarın Diğer Yazıları