Meczuba havale

Meczuba havale
Milli Savunma Bakanı'nın açıkladığına göre... Darbe girişimi sonrası üç hafta içinde 265 pilot ordudan atılmıştır...

Atılan pilotların bir kısmı darbeye karışmış, bir bölümünün FETÖ ile irtibatı tespit edilmiş olmalı... Önemli sayıda yer teknisyeni de aynı sebeple ordudan atıldı...

Ordudan atılan toplam subay sayısı 3 bini aşıyor... Aralarında 140 general var.

Diğer meslek alanlarındaki kayıplar da binler, on binlerle ifade ediliyor.

Bu sürecin tek sorumlusu askeri ve siviliyle bir meczubun peşine takılan insanlarımız mıdır?

Eğer çocuklarımıza laik eğitim verilmiş olsaydı, küçük yaşlardan itibaren beyinleri bulandırılmamış olsaydı, bu meczubun peşine takılırlar mıydı?

Devlet yeterince kaliteli okul ve yurt sağlamış olsa aileler çocuklarını FETO'ya kaptırır mıydı?

FETO'nun denetimindeki düzmece sınavlar, düzmece işe almalar, düzmece terfiler iktidar partisince desteklenmiş olmasa, genç insanlar o yola girer miydi?

Gelinen noktadan birinci derecede sorumlu olanlar "Allah bizi affetsin" diye sorumluluktan kurtuluyor.

Fatura tezgâhın kurbanlarına ödetiliyor...

Peki yarınlar için umut var mı?

Laik eğitime dönüş, çocukları zararlı tarikat ve vakıfların elinden kurtarmak için bir çaba gözleniyor mu? Ne gezer...

Melih Aşık Milliyet

++++++

Yüreğin yanıyorsa tamam o zaman!

-----

Hava Kuvvetleri Komutanlığı eski Başsavcısı Emekli Albay Ahmet Zeki Üçok, Genelkurmay'ın bir önceki Başkanı Necdet Özel'i "FETÖ'cülerle mücadele etmediği" gerekçesiyle suçlamıştı.

Üçok; "15 Temmuz darbe girişimini yapan subayların yüzde 70'inin" Özel döneminde terfi ettiğini, Balyoz-Askeri Casusluk gibi davalardan yargılanan komutanları emekli yaparak onların yerine FETÖ'cülerin terfi ettirildiğini" söylüyordu.

Bu suçlamanın arkasından Necdet Özel'in, Hürriyet röportajındaki açıklaması geldi. Özel; Ergenekon ve Balyoz'da mağdur olan arkadaşları için üzüntüsünün büyük olduğunu, bunun vicdanında bir sızı olarak kalacağını belirtiyor ve şöyle diyordu:

"YAŞ siyasi iradenin onayı olmadan hiçbir listeyi veya konuyu gündemine almamıştır".  

Buna örnek olarak 2015'teki terfi listesini vermiş, "Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu'nun listelerinde farklılık görünce onların, benim ve Hulusi Akar'ın bulunduğu bir toplantıda karar verildi. YAŞ'tan geçti, onaylandı".

Daha önce Cumhurbaşkanı Erdoğan yaverlerinin seçiminde çok titiz davranıldığını, çıktıkları mahallelerde bile soruşturulduklarını anlatmıştı.

(...)

İhraç edilenler arasında orgeneraller, tuğgeneraller, tuğamiraller, tümamiraller var. Terfi listeleri söylendiği kadar sıkı denetleniyorsa, her rütbeden binlerce askerin "kendini bu kadar iyi gizlemesi"ni aklın alması çok zordur.

Bu "TSK içinde ve dışındaki istihbarat birimleri"nin ve denetleyenlerin kontrolünde bir zafiyet olduğunu gösterir.

Genelkurmay'ın 15 Temmuz olayındaki tutumu açıklığa kavuşmamıştır.

Yakın tarihimizdeki bilinmeyenlerin çözülmesi ve olaylardaki soru işaretlerinin giderilmesi için Hilmi Özkök, Aytaç Yalman, Yaşar Büyükanıt ve Hulusi Akar da dahil olmak üzere birçok komutanın daha net açıklamalarına ihtiyaç vardır.

Bu yapılmadığı takdirde Necdet Özel'in "15 Temmuz'u düşündükçe asker-sivil sorumlu makamlarda oturanlar olarak hepimizin milletten özür dilemesi gerekir" sözlerinin hiçbir anlamı yoktur.

Koca bir ülkeyi mağdur eden böyle bir olay özürle geçiştirilemez. 

Güngör Mengi Vatan

++++++

Hatadan dönüş

------

Beş yıl önce ne demişti bizim çokbilmiş muhterem büyüklerimiz?

"Suriye despotu Esad iki hafta içinde yıkılacak ve biz Şam'a gidip cuma namazını Emevi Camii'nde kılacağız!"

Bunu söylerken, bir yandan da Esad karşıtlarına yardım ediyorlardı. Fakat, Ortadoğu'yu ve dünya dengelerini yanlış okumuşlardı. Öngörüleri gerçekleşmedi. Esad direndi ve devrilmedi. Rusya,

Suriye savaşına müdahil olduktan sonra Esad daha da güçlendi.

Bütün politikalarını Esad'ın devrilmesi üzerine kuran bizimkiler böylece Türkiye'nin başına bir "Suriye belâsı" açmış oldular. 3 milyon sığınmacı Türkiye'ye aktı!

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın St. Petersburg'da Rusya lideri Putin'le görüşmesinden sonra Suriye politikamızda ani bir değişiklik başladı.

Başbakan Binali Yıldırım gerçekçi konuştu:

"Nasıl İsrail'le, Rusya ile sorunlarımızı çözdüysek, Suriye'de de çok güzel gelişmeleri inşallah yaşayacağız. Adımları atılmıştır."

Evet, radikal bir dönüş bu... Suriye sorununda hatalar yapıldı, Türkiye'nin başı derde sokuldu ama bu hatadan dönmek de marifettir. Hatanın neresinden dönülürse dönülsün kârdır çünkü.

Rahmi Turan Sözcü

+++++

Misafirin ahmağı

----

15 Temmuz darbesine teşebbüs edenler bu iktidarın bütün olumsuzluklarının üzerine adeta "sünger çekerek" onları aklamaktan ve milletin gözünde büyütmekten başka bir şey yapmış olmadılar!

Yapılan tüm anketler gösteriyor ki halk darbe teşebbüsüne karşı iktidarın yanında saf tutmuş vaziyette!

Bu açıdan bakıldığında iktidar darbe teşebbüsçülerine "çok şey borçlu" denilebilir! Yaklaşık on beş yıldır iktidarda olan ve hayli yıpranan kadrolar bu darbe teşebbüsü ile birlikte daha uzun yıllar iktidarın tek namzedi haline gelmiş bulunuyor! Misafirin ahmağının ev sahibini ağırlaması gibi darbecinin ahmağı da devirmek istediği iktidarı koltuğa perçinlemiş bulunuyor!

Zeki Ceyhan Milli Gazete

----------------------------------------------------

EKSİK GELİRSE EKLENİR

 

Özür yetmez

------

Kanlı darbe girişiminden sonra özür dileyen dileyene...

Ülkenin Cumhurbaşkanı Recep Bey önceliği almıştı:

"Milletim ve Rabbim bizi affetsin"

Arkadan eski Genelkurmay Başkanı Necdet Bey:

"Özür diliyorum... İçim yanıyor..."

Vah vah...

* * *

Biri "ortak hassasiyetleri" olduğu için, alnı secdede ağzı dualı Fethullahçılara ne istedilerse vermiş;

Diğeri Türk Silahlı Kuvvetleri'nin içine yerleşmelerinden hiç haberdar olmamış!..

Şimdi özür...

İç yanma vesaire...

Peki bu darbe gerçekleşseydi?..

Hep beraber Silivri'ye!..

Ya Türkiye'nin hali?..

Bitmişti... Ülke bitmişti...

* * *

Eski Genelkurmay Başkanı Necdet Bey'in özür dilemesi yetmez, hesap da vermelidir!..

Ancak sadece o değil!..

Hulusi Akar ve ondan geriye doğru hiç değilse 1980 yılına kadar bütün Genelkurmay Başkanları ve askeri okullardan sorumlu komutanların yargı önünde hesap vermeleri gerekir!..

* * *

Özür dileriz...

Kusura bakmayın...

İçim yanıyor...

Devlet böyle mi idare edilir?..

Hepsi mışıl mışıl uyumuş, darbeyi sokağa çıkan halk önlemiş, arkadaşlar özür diliyorlar...

Bu kadar basit mi?..

Askeri okullarda soruları çalmışlar, "Fethullah'ın askerleri" her yıl

birinci...

Teğmen, yüzbaşı, binbaşı, yarbay, albay, general veya amiral olmuşlar kimse farkında değil...

Türkiye "Fethullah'a emanet" hale gelmiş!..

* * *

Bunun siyasi ve hukuki bir sorumluluğu olmalı...

Devletin halkı koruması gerekirken...

Halk sokaklarda devleti koruyor!..

Ve "demokrasi nöbetleri" adı altında halk günlerce meydanlarda tutuluyor...

Devleti idare edenler (!), yeni bir darbe dalgasından korkuyor...

Bu ülkenin askeri, polisi, istihbaratı yok mu?..

Böyle devlet, böyle siyaset mi olur?..

* * *

Devlet idaresi böyle olmaz...

Fethullahçı çete "Paralel Devlet Yapılanması" değil, devleti kısmen ele geçirirken, generaller yetiştirirken...

Uzayda yaşıyormuş gibi hiçbir şeyin farkında olmayanların bugün içi yanıyor...

Asıl onların yüzünden...

Türkiye yanıyordu!..

Mehmet Türker Sözcü