Medya Arkası (04.02.2018)

Medya Arkası (04.02.2018)
Yazarların bugünkü gündeminde CHP'nin 36. Olağan Kurultayı ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun yeniden genel başkan seçilmesi vardı. İşte günün öne çıkan yazar ve yazıları:

Kaybedenler kulübü / Yılmaz Özdil / Sözcü

CHP Çanakkale'de 135 bin oy alıyor.

Çanakkale'nin 8 delegesi var.

CHP Adıyaman'da 35 bin oy alıyor.

Adıyaman'ın 10 delegesi var.

*

CHP İzmir'de 1 milyon 264 bin oy alıyor, 47 delegesi var.

CHP Manisa'da Kocaeli'de Isparta'da Mersin'de Muğla'da toplam 1 milyon 173 bin oy alıyor, 84 delegesi var.

*

CHP Edirne'de 150 bin oy alıyor.

4 delegesi var.

CHP Bingöl'de sadece bin oy alıyor.

5 delegesi var.

Bingöl'de seçmen sayısı daha mı fazla, onun için mi delege sayısı daha fazla acaba? Hayır… Bingöl'deki seçmen sayısı Edirne'nin yarısı.

*

CHP küçücük Bartın'da 36 bin oy alıyor.

4 delegesi var.

CHP kocaman Diyarbakır'da 12 bin oy alıyor.

20 delegesi var.

Nüfusa oranlarsan kaç katı ediyor?

*

CHP Eskişehir'de 208 bin oy alıyor.

12 delegesi var.

CHP Gaziantep'te 150 bin oy alıyor.

24 delegesi var.

*

CHP Hatay'da 307 bin oy alıyor.

20 delegesi var.

CHP Mardin'de Şırnak'ta Erzurum'da Iğdır'da Batman'da toplam 23 bin oy alıyor.

41 delegesi var.

*

CHP Yalova'da 44 bin oy alıyor.

4 delegesi var.

CHP Rize'de 30 bin oy alıyor.

6 delegesi var.

*

CHP Ankara'da 1 milyon oy alıyor.

57 delegesi var.

CHP Kocaeli'de Konya'da Malatya'ya Kayseri'de Samsun'da toplam 690 bin oy alıyor.

96 delegesi var.

*

CHP Düzce'de 37 bin oy alıyor.

6 delegesi var.

CHP Yozgat'ta 17 bin oy alıyor.

8 delegesi var.

*

CHP Tunceli'de 14 bin oy alıyor.

4 delegesi var.

CHP Van'da 6 bin oy alıyor.

15 delegesi var.

*

CHP nerede az…

Orasının delege sayısı daha fazla.

*

Hadisenin nüfusla, seçmen sayısıyla, yüzölçümüyle, etnik kökenle, mezheple filan alakası yoktur. Bu delege yapısı, başarısızların “partiiçi iktidarında başarısı” için özel olarak dizayn edildi.

*

CHP genel başkanı “kaybedenler kulübü” tarafından seçiliyor.

*

Kılıçdaroğlu'nun devamlı kaybetmesine rağmen, devamlı genel başkan seçilmesinin sebebi budur.

CHP'de kaybedenlerin kazandığı tek formül, Kılıçdaroğlu'dur.

Parti yönetiminin kazanması imkansız tipler tarafından istila edilmesinin, özerkçi, dinci, ikinci cumhuriyetçiler tarafından işgal edilmesinin sebebi budur.

*

Yeni CHP denilen mekanizma, başarılı kadroları, başarısız kadrolar tarafından esir alma projesidir.

***

İnce coşturdu, Kılıçdaroğlu kazandı / Mahmut ÖVÜR / Sabah

Sonucu belli bir kurultay diye gelindiği için CHP'nin 36. Olağan kurultayı, eskileriyle kıyaslandığında heyecansızdı. Arena Spor Salonu'nun çevresi de eskisi kadar kalabalık değildi. Ama ilginç bir afiş bombardımanı vardı. Yüzlerce Parti Meclisi üyesinin afişi salonun çevresini donatmıştı.
Kurultay, sanki genel başkan yarışı için değil, PM üyelerini seçmek için yapılıyordu.
Erken saatlerde girdiğim salon dolu, düzenli ve sessizdi.
Bu sessizlik ve heyecansızlık en iddialı genel başkan adaylarından Muharrem İnce'nin salona girişiyle de değişmedi. İnce'nin adı anons edilmediği için platformdaki yürüyüşü bile fark edilmedi. Aynı durum, adı anons edilmesine ve şarkılarla sunulmasına rağmen KemalKılıçdaroğlu için de geçerliydi. Ara ara alkış aldı ama salonu yeterince coşturamadı.
Bu ilgisizlik Kılıçdaroğlu'nun açış konuşmasında da sürdü. CHP'nin 36. Olağan Kurultayında enteresan bir hava vardı. Durum, "sonucu belli kurultay" tespitini doğruluyordu.
Salonu dolaşırken, eski yeni CHP'lilerle konuştum. Kılıçdaroğlu'nun delege gücü kabullenildiği için kimse konuşmuyor, konuşanlar da "bu böyle gitmez"den öte bir şey söylemiyordu. Şikayetçiydiler ama yerine ne konacağı bilinmiyordu.
Ayaküstü sohbet ettiğim CHP'nin deneyimli isimlerinden Yılmaz Ateş şöyle diyordu: "CHP, toplumun beklediği muhalefeti yapamıyor. Ülkenin onlarca sorunu var. Bir partinin iki genel başkanı ve çok sayıda milletvekili içeride ama CHP bunu etkili bir biçimde toplumun gündemine taşıyamıyor. Tabi Ankara'da Bozkurt işareti yapar, İzmir'de İzmir Marşı çaldırır, Diyarbakır'da Hendek dersen olacağı bu."

***

İki adaya da imza atılır mı? / Fatih Altaylı / Habertürk

CHP Kurultayı’nın büyük bölümünü televizyondan izledim.

Bazı televizyonların ve kimi yorumcuların “Rezalet, beceriksizlik, bunu bile beceremediler” dediği görüntüleri seyrettim.

Genel kurullarını, kongrelerini, kurultaylarını demokratik bir biçimde yapmaya gayret gösteren partilerin kongrelerinde olması sıradan denilebilecek bazı karışıklıklara, demediklerini bırakmadılar.

Bence hiç de anormal bir durum yoktu.

Bazı organizasyon bozuklukları olduğunu tabii ki gördük ama CHP zaten “süper organize” bir parti olsa iktidar alternatifi olurdu.

En konuşulan mesele ise “imza konusu” oldu.

CHP’de genel başkan adayı olabilmek için 127 kurultay delegesi tarafından genel başkan adayı olarak gösterilmeniz gerekiyor.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun karşısına genel başkan adayı olarak çıkan Muharrem İnce, 166 imza ile aday gösterildi.

Ancak daha sonra, 49 delegenin mükerrer imza verdiği ve hem Kılıçdaroğlu’nu hem de İnce’yi aday olarak gösterdiği ortaya çıktı.

Ve kargaşa burada başladı.

Benim anlamakta zorluk çektiğim ise şu:

Bunda ne gariplik var? Bir delege birden fazla kişinin genel başkanlığa layık olduğunu düşünemez mi?

Bir CHP’li “İkisi de bize yakışır genel başkanlardır. Sportmence yarışsınlar” diyemez mi?

Her iki adaya imza vermekte ne beis var?

Yıllardır genel kurullarını Türkiye’de hiçbir kurumun yapamadığı kadar demokratik ve her türlü vesayetten uzak yapan bir kulübün üyesiyim, Galatasaray’ın.

Galatasaray’ın son seçiminde hem Özbek’in hem de Cengiz’in aday olması için her ikisine de imza veren pek çok Galatasaraylı vardı.

Çünkü yarışın demokratik ve çok seçenekli olmasını istiyorlardı.

Ve iki adaya da imza vermişlerdi.

Bence CHP Tüzüğü’nde bir değişiklik yapmalı.

Birden fazla adaya imza vermek ne ayıptır, ne sahtekârlıktır, ne de yasak olmalıdır.

Demokratik bir yarışa imkân sağlamak, olsa olsa demokratlıktır.

***

CHP Kurultayında Karamsar Tablo! / Mehmet Tezkan / Milliyet

Kılıçdaroğlu kazanacağını bildiği için örgüte, delegelere hitap eden bir konuşma yaptı..

Coşturmak yerine, temel meseleleri anlatmayı tercih etti..

Hedef koydu, örgüte görev verdi..

İnce, kazanamayacağını bildiği için,tribünlerin nabzını tutmayı tercih etti..

Hem iktidara vurdu hem de parti yönetimine..

Vur vur inlesin’ tarzı konuşma yapınca tribünler aradığını buldu; karşılığını verdi..

Salon inledi..

---

Kılıçdaroğlu kazanacağını nerden biliyordu?

1080 delegenin imzasıyla aday göstermesinden..

İnce kaybedeceğini nerden biliyordu?

166 delegenin imzasını almasından..

Bir de şu da var.. Muharrem İnce tribünlerin kalbine hitap etti dedim ya, tribünlerden beklediği yanıtı aldı ama delege o kadar heyecan-lanmadı..

Delege İnce’yi ‘Ben kararımı verdim’ havasında dinledi..

---

Zaten İnce durumun böyle olduğunu gördüğü için delegeyi ‘Vatandaşı dinleyin, sokağı dinleyin’ diye uyardı..

İsmet İnönü-Bülent Ecevit çekişmesini örnek gösterdi.. CHP delegesinin İnönü’yü çok sevdiğini ama ülkenin ve partinin geleceği için Ecevit’i tercih ettiğini hatırlattı..

Bir anlamda kendini Ecevit’le konumlandırdı..

---

İki aday da Türkiye’nin meseleleri üzerinde durdu.. Söyledikleri arasında ideolojik fark yoktu.. Farklı bakış açısı yoktu.. Üslup farkı vardı..

İkisi de karamsar tablo çizdi..

***

CHP'nin demokrasi tiyatrosu / Güngör Avcıoğlu / Milat

Dün başlayan CHP'nin 36. Olağan Kurultayı bugünde devam ediyor. bu satırlar kaleme alındığı sıralarda, kurultay başlamış... Ancak, Genel Başkan seçimi sonuçlanmamıştı... O yüzden Kılıçdaroğlu seçimi şu kadar delegenin oyuyla kazandı diyemiyorum.

   Evet, seçim sonuçlarını görmeden Kılıçdaroğlu'nun Genel Başkan olacağını kesin olarak yazabiliyorum. Çünkü, CHP'nin mevcut delege düzeninde başka adayların kazanma şansı yoktur. Kaldıki bu tesbit sadece bana ait bir tesbitte değildir. CHP'de değişim olması gerektiğini söyleyenler bile, Kemal Kılıçdaroğlu'nun kurultayı kazanacağını ifade ediyorlar.

   Peki, Kılıçdaroğlu başarılı bir Genel Başkan olduğu için mi koltuğu garantidir? Maalesef ama maalesef, bu soruya olumlu yanıt veremiyorum. Çünkü Kemal Bey'in seçim karnesi kırıklarla dolu... CHP'li dostlarımız gücenmesinler, son dönemde partilerinin Genel başkanlarını seçimle değiştirmek imkansız hale geldi. Değişiklik yapabilmek için seçim değil, kaset benzeri ensturmanlar gerekiyor.

   Hal böyleyken, birileri çıkıp, utanmadan sıkılmadan "CHP'de demokrasi var" diyebiliyor. Ne demokrasisi kardeşim... Başarısız Genel Başkanın seçimle değiştirilemediği yere, burda demokrasi var mı denir hiç...

   Buna dense dense demokrasi oyunu denir. Lafın daha açığı, bu bir gaz alma operasyonudur. Dünle bugün CHP'nin Kurultay Salonu'nda yaşananlara bakın, ne demek istediğimi göreceksiniz.

***

Öyle bir konuştu ki Muharrem İnce / Ahmet Hakan / Hürriyet

- Sanki imam-hatipte hitabet dersi almış gibiydi.

*

- Sanki bütün siyasi hayatını bu konuşmaya bağlamış gibiydi.

*

- Sanki öfkeyi bir hitabet sanatına dönüştürmüş gibiydi.

*

- Sanki Kemal Bey’e siyaset dersi verir gibiydi.

*

- Sanki CHP’yi yukarıdan aşağıya doğru silkeler gibiydi.

*

- Sanki sadece delege değil de seçmen oy verse kazanacak gibiydi.

*

- Sanki salonu avcunun içine almış gibiydi.

*

- Sanki “Erdoğan’la ben baş ederim” der gibiydi.

MUHARREM İNCE’NİN BÜYÜK TALİHSİZLİĞİ

OYLAMA delege arasında yapılınca...

Kemal Kılıçdaroğlu kazanıyor.

*

Oylama CHP üyeleri arasında yapılsa...

Muharrem İnce’nin şansı artıyor.

*

Oylama seçmen arasında yapılsa...

Muharrem İnce kesin kazanıyor.