Medya Arkası (09.12.2017)

Medya Arkası (09.12.2017)
Yazarların gündeminde ABD Başkanı Donald Trump'ın Kudüs kararı vardı. Günün öne çıkan yazar ve yazıları şöyle:

Kudüs üzerinden İran’a Operasyon! / İlhami IŞIK / Star

Burada bir tuhaflık var?

Taşlar yerine oturmuyor !

ABD, tüm İslam dünyasını, Katolik aleminin önemlice bir kesimini ve Batı’nın büyük güç merkezlerini karşısına alacak kadar aptallaşan bir devlet olamaz?

Bu durum eşyanın tabiatına aykırı.

Burada başka bir şey var?

İran’ı baş düşman ilan etmenin de mantığına ters bir durum bu!

Ilımlı İslami bir cephe oluşturma stratejisine hiç de uymayan bir karar.

Ortadoğu'da ABD’nin, ABD eliyle, kendini şeytanlaştırılması hangi ABD çıkarına uyacak? Bu mümkün mü?

Burada Kudüs üzerinden çok daha kirli ve kanlı bir hedef olduğu açık; peki, bu hedef kim veya Kimler?

Esas soru da burada.

1- Kim ne derse desin bu bir savaş çığlığı veya davetiyesidir. ABD muhataplarının adını açıkça ilan etmeden, Kudüs sorunu bağlamında, kendini bu sorunla birinci derecede ilgili gören herkese bir savaş davetiyesi gönderiyor.

2- Bu davetiyenin esas adresi ise bugüne kadar Filistin sorunu üstünden Ortadoğu’da kendine güç devşiren, itibar kazanıp palazlanmış olan bütün İslam kökenli devletlerdir.

3- İran, İsrail’le hiç karşı karşıya gelmeden bugüne kadar Filistin meselesinden en çok güç ve itibar kazanan devlet konumundadır. Ayrıca İsrail devlet politikasının güvenlik paradigması da İran’ı işaret ediyor.

Müslüman devletlerin cılız itirazlarına bakılırsa ya, sadece Filistin’de şiddetin yaygınlaşacağı bir durumun varlığı söz konusu ediliyor ya da İran kaynaklı her hangi bir örgütün harekete geçeceği varsayılıyor. Hedefin kim olacağı yavaş yavaş belirmeye başlıyor gibi duruyor. Çünkü alınan karar çok somut ve herkes pozisyonunu somutlamak zorunda kalacak.

Kudüs’ün başkent ilan edilmesine İran ya sert bir tepki gösterecek ya da o da diğer Müslüman ülkeler gibi cılız bir tepki göstererek ciddi biçimde, İslam dünyası nezdinde itibar kaybına uğrayacak.

Eğer İran sert tepki gösterirse ABD’nin direk hedefi olacak ve Trump’ın arayıp da bulamadığı bir fırsatı kendi eliyle altın bir tepside sunmuş olacak.

Bir diğer seçenek ise İran’ın pasif itirazları onu şimdiye kadar İsrail üzerinden edinmiş olduğu tüm prestijini yerle bir edecek . İsrail'in '' yekpare, birleşik Kudüs bizim ebedi başkentimizdir'' iddiasını resmen destekleyen ABD karşısında İran'ın hiçbir şey yapmayacağını düşünmek saflık olur. Ortadoğu'yu iyi günlerin beklemediği açık.

***

Bu gidiş nereye! / Abdurrahman Dilipak / Yeni Akit

İçimizdeki İsrailliler kimlermiş göreceğiz.

Bu karar bir açıdan iyi oldu. Göreceğiz BM, AB, NATO, Avrupa Birliği, Güvenlik Konseyinin daimi üyeleri nerede duruyor. Arap Birliğinin tavrı ne olacak? Suudi Kralı, BAE Emiri, Mısır cuntasının şefi nasıl bir tavır koyacak. FG ne yapacak. Bu süreçte ABD’ye destek veren, İsrail’in yanında duranlar, kendi halkları tarafından İsrail ve ABD ile aynı şekilde cezalandırılacaktır.

ABD Kudüs’ü başkent tanıdı da ne oldu? İki devlet daha büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma kararı aldı. Kim onlar derseniz El Salvador ve Kostarika. İki ülkenin toplam nüfusu 10 milyon gibi bir şey. Suudi yazarlar inanılmaz rezillikler sergilediler bu arada. Halkından korkmasa Suudiler de 3. ülke olurdu, Mısır 4., BAE 5., Umman 6.

***

NYT'den Kudüs tepkisi / Fatih Altaylı / HaberTürk

“DÜNYADA İsrail tezlerini en fazla savunan etkili gazete hangisidir?”diye soracak olsanız alacağınız yanıt büyük bir ihtimalle “New York Times” olacaktır.

Ve dün o New York Times’ta, Trump’ın büyükelçiliği Kudüs’e taşıyarak Kudüs’ü resmen başkent olarak tanıyan ülke olma konusunda attığı adımı eleştiren, hem de zehir zemberek cümlelerle eleştiren bir makale geniş biçimde yer aldı.

Kendinden önceki başkanların beceremediği Ortadoğu barışını tesis etme konusunda iddialı laflar eden Trump’ın bu adımının çok yanlış olduğunu ve bunun Ortadoğu’ya daha fazla sorun getirmekten başka bir işe yaramayacağını anlatan makalede, Cumhurbaşkanı Erdoğan en üst tonda tepki gösteren lider olarak zikredilirken, Mısır ve Suudi Arabistan’ın da kararı yanlış bulduklarını Trump’a aktardıkları ve ABD’nin Ortadoğu’daki tüm müttefiklerini kaybetmenin ötesinde çok vahim gelişmelere neden olacak bir adım attığı açıkça dile getirildi.

NYT, Trump’ın Ortadoğu’da barışı gerçekten istemediği, tam aksine barış olasılıklarının tümünü sabote ettiğini öne sürdü.

Beyaz Saray’ın “Biz Kudüs’ün tamamının İsrail’e ait olduğunu savunmuyoruz. Elçiliğimiz sadece Kudüs’ün İsrail’e ait bölümünü tanıdığımızı gösterir” açıklamasının gülünç olduğu da belirtilen makalede, 1967’de işgal edilen Doğu Kudüs’ün şimdi yine tehdit altına gireceği iddia edildi.

Makale, Türkiye’de en İsrail karşıtı gazetelerin yazabileceğinden fazlasını yazdı işin özü. Bakalım şimdi Trump yönetimi NYT’yi, “Amerikan çıkarlarını zedelemek, güç odaklarının etkisi altında kalmak ve üst akıla hizmet etmekle” suçlayacak mı?

***

Suriye’den sonra Kudüs’te de Rusya ile çözüm arayışı / Murat Yetkin / Hürriyet

Üyesi olduğu Batı ittifakı NATO’da kendisini can kulağıyla dinleyecek kimse bulamadığı için Suriye iç savaşında Rusya üzerinden çözümün bir parçası konumunu koruyan Türkiye, şimdi Kudüs krizi için de aynı yöntemi mi deneyecek?

Yetkililer, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 11 Aralık Pazartesi günü Türkiye’ye yapacağı ziyarette hem Suriye, hem Kudüs konusunun gündemde olacağını söylüyor. Bu ziyaret Erdoğan’ın çağrısıyla 13 Aralık’ta olağanüstü toplanacak İslam İşbirliği Örgütü toplantısının hemen öncesinde yapılacak olması bakımından ayrıca önem taşıyor.

***

Kudüs / Verda Özer / Milliyet

“Aslında hiçbir şey değişmedi” diyor İsrail’in en ünlü gazetecilerinden Arad Nir. Bahsettiği, Trump’ın evvelsi gün Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdığı ve ABD Büyükelçiliği’ni Tel Aviv’den Kudüs’e taşıyacağı açıklaması.
Nir’in böyle söylemesinin sebebi, ABD Kongresi’nin 1995’te kabul ettiği “Kudüs Büyükelçilik Yasası”. O yasa da elçiliğin “İsrail’in başkenti Kudüs”e taşınmasını öngörüyor. Amerikan başkanlarına da bunu her 6 ayda bir erteleme imkânı tanıyor. 21 yıldır da tüm başkanlar “ulusal güvenlik” gerekçesiyle bu yasayı imzalayarak taşınma olayını hep erteleyegeldi.

Trump neyin peşinde?

Trump da bu yasayı geçtiğimiz mayıs sonunda ilk kez imzalamıştı. Ve üzerinden 6 ay geçtiği için bu hafta tekrar imzayı atması gerekiyordu. Aksi takdirde, yasaya göre ABD Dışişleri Bakanlığı’nın bütçesinin yarısı kesilecekti. İşte Trump da defalarca elçiliği Kudüs’e taşıyacağı sözünü verdiği için- bir çıkış bulmak istedi. Ve bingo! Önce Kudüs’ü başkent ilan edip, elçiliği taşıma talimatı verdiğini açıkladı. Sonra da masaya oturup taşınmayı erteleme yasasını tıpış tıpış imzaladı!

***

Kaç çeşit ‘ey’ var? / Ahmet Hakan / Hürriyet

SANIRIM üç çeşit “ey” var:

- BİRİNCİSİ: Çok güçlü, çok vurgulu, çok bariz ve “y” harfine muazzam bir şekilde yüklenerek söyleniyor: “Eyyyyyyyyyyyy!” Daha çok dahili yaramazlara yönelik olarak söyleniyor.

- İKİNCİSİ: Diri, enerjik, dinamik... Ama “y” sayısı birincisine göre biraz daha az... Yani şöyle: “Eyyyyy!” Daha çok Avrupa Birliği ve İsrail söz konusu olduğunda haykırılıyor.

- ÜÇÜNCÜSÜ: Çabucak söylenip geçiliyor... Vurgusu az... Gücü fazla değil... Tek bir “y” ile söyleniyor. Yani şöyle: “Ey!” Daha çok Trump söz konusu olduğunda kullanılıyor.