Medya Arkası (13.12.2017)

Medya Arkası (13.12.2017)
Yazarların bugünkü gündeminde AKP-MHP ittifakı ve İstanbul'da gerçekleşecek İslam İşbirliği toplantısı vardı. İşte günün öne çıkan yazar ve yazıları:

Devlet Bey’in ‘C’ Planı.. / Mehmet Tezkan / Milliyet

MHP Genel Başkanı her fırsatta ‘C-ittifakı’ planını anlatıyor..

Önerisini tartışmaya açmak istiyor..

Partilerin gündemine getirmeye çalışıyor ama olmuyor..

Bütçe görüşmelerine bile taşıdılar; nafile..

*

Bu durumun iki nedeni var..

Birincisi; Türkiye’nin gündemi ağzına kadar doldu, hatta taştı..

Trump’ın Kudüs kararı, Putin’in Suriye hamlesi, PYD’nin pozisyonu, Reza Zarrab’ın söyledikleri, FETÖ davaları, tutuklu gazetecilere/yazarlara istenen hapis cezaları o kadar geniş bir alanı kapsadı ki..

Kimsenin yeni bir konuyla ilgilenmeye mecali kalmadı..

Alın işte, bugün İstanbul’da İslam İşbirliği Teşkilatı toplantısı var.. Kudüs kararı çıkacak..

*

İkincisi; İktidar partisi bu öneriye şimdilik sıcak bakmıyor..

Daha doğrusu, getirisi/götürüsü hesabını tam yapamadığı için renk vermiyor..

Bahçeli, CHP-HDP-İP ittifak yapıyor, bari yasal olsun diye bu öneriyi yaptığını söylese de işin aslı böyle değil..

Muhalefet ittifak şemsiyesiyle seçime girilmesine karşı.. Cumhurbaşkanı seçiminde, seçmenin doğal ittifakını tercih ediyor.. Referandumda olduğu gibi..

*

Peki, Bahçeli’nin ‘C-ittifakı’ndan kastı ne?

Şu; aynı anda olacak cumhurbaşkanı için de milletvekili seçimi için de AKP ile ittifak yapmak istiyor..

İki cümleyle özetlersek..

MHP cumhurbaşkanı adayı çıkarmayacak.. Erdoğan’ın adaylığını destekleyecek.. Karşılığında da MHP ve AKP kimliklerini koruyarak aynı çatı altında seçime girecek..

MHP veya AKP’ye verilen oy ittifakın oyu sayılacak.. İttifak o oya göre vekil çıkaracak.. Çıkardıkları vekili sayısını aldıkları oy oranlarına göre aralarında bölüşecekler..

*

Seçim barajı düşürülüyor.. MHP ittifak şartıyla bu konuda ısrarlı değil.. AKP daha fazla milletvekili çıkarmak için, riski azaltmak için daraltılmış bölge ister mi?

Seçim çevrelerini işine geldiği gibi düzenleyerek; isteyebilir..

Ama!.. Daraltılmış bölge MHP’nin işine gelmez..

*

Devlet Bahçeli ön almak istiyor; iktidar partisine mesaj üstüne mesaj yolluyor..

Siyasetteki son durum bu..

***

Erken seçim kokusu! / İsmet Özçelik / Aydınlık

Meclis’te 2018 yılı bütçe görüşmeleri başladı. Ama milletvekilleri bütçeyi değil, erken seçimi konuşuyor.

AKP işler daha kötüye gitmeden, erken seçimi gündeminde ilk sıraya almış görünüyor. Hükümet devre dışı. Bütün çalışmalar Beştepe’de yapılıyor.

İŞARETLER

Ankara kulisleri, buram buram “erken seçim” kokuyor. Atılan adımlar “erken seçimi” işaret ediyor. İşte bazıları:

-Erdoğan bütün AKP il kongrelerine katılıyor. Gittiği illerde mitingler yapıyor. Seçim kampanyasını fiilen başlatmış durumda.

-Stok amaçlı hazine borçlanması, seçim ekonomisi için.

-Kredi Garanti Fonu çerçevesinde verilen ve 250 milyar liraya yaklaşan krediler, seçim öncesi iflasları öteleme çabası.

-Afet bölgelerinde vatandaşın tepkisini dindirmek için çiftçi borçları ertelendi.

-900 bin işçiyi, aileleriyle 4-5 milyon kişiyi ilgilendiren taşeron işçilere kadro kararı.

-Yunanistan ziyareti de içeriye yönelik. AKP’ye uzak duran Balkan göçmenlerini etkime hedefli.

-Kudüs kampanyası da AKP dışındaki İslami çevreleri peşine takma amaçlı.

-3. çeyrekte yüzde 11 büyüme propagandası, ekonomik krizi gizleme gayreti.

-CHP’li belediyelere operasyon da seçim kampanyasının parçası.

...

TELAŞ ARTTI

Reklamdan sonra devam ediyor 

AKP’lilerin ofislerinde toplantılar arttı. Sohbetlerin ana konusu erken seçim. Atılan her adım bu çerçevede yorumlanıyor.

Kimin milletvekili olacağına Beştepe’de karar verileceği için sohbetlerde kullanılan dile çok dikkat ediliyor. “Yerin kulağı vardır” sözü hiç akıldan çıkarılmıyor.

Muhalefet için de durum aynı. Seçim bölgeleriyle ve parti yönetimleri ile temaslar yoğunlaştı.

İktidarda da muhalefette de erken seçim telaşı yaşanıyor.

BAHÇELİ’NİN ÇABASI

MHP’nin durumu iyice garipleşti. Bahçeli neredeyse her konuşmasında “seçim ittifakına” vurgu yapıyor. “Ya AKP vazgeçerse” kaygısı yaşadığı izlenimi var. Bu da AKP’nin elini kuvvetlendiriyor.

AKP, Bahçeli’nin başka şansı olmadığının farkında. Bu nedenle işi ağırdan alıyor.

***

Mekke ve Medine’yi kurtarmadan Kudüs’ü kurtaramayız / Nuh ALBAYRAK / Star

Bugün kritik bir zirveye ev sahipliği yapıyoruz.

İslam ülkeleri, İİT Dönem Başkanı Erdoğan başkanlığında toplanacak ve ABD’nin Kudüs kararını görüşecek.

Sayın Erdoğan’ın kararlılığına rağmen buradan İsrail’i durduracak bir sonucu kimse beklemiyor.

İsrail’e çalışıyorlar

Bu tarihi gerçek ışığında bakılırsa, bugünkü yaşananlar normal görünür.

Kudüs’ü işgal etme küstahlığına kalkışan İsrail’in önüne ilk önce Arap dünyasının öncüleri olan Suudi Arabistan ve Mısır’ın dikilmesi gerekmez miydi?

Ama tam aksine, damat Kushner’in akıl hocalığını yaptığı Muhammed bin Selman, Sisi ve BAE Başkanı, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’a “Kudüs İsrail’in başkenti olacak, Yahudi yerleşim yerleri kalacak, İsrail’e komşu bir Filistin devleti olmayacak” diye baskı yapıyor ve bunları kabul etmezse yerine satılmış Dahlan’ı getirmekle tehdit ediyorlar.

Zaten bu şeytan üçgeninin, bugün İstanbul’daki zirveye yaklaşımları da durumu net olarak açıklıyor.

***

Davutoğlu travması atlatılamamış / Alican Değer / Yeni Birlik

emelinde geçmişte AK Parti politikalarını desteklemiş veya hala destekleyen kimi çevrelerde Posttravmatik stres bozukluğu yaşandığı görülüyor. 

Yani travma yaratan bir olayın gerçekleşmesinden sonra, o olayın günlük yaşamda hatırlanması durumu. Bir tür aşırı uyarılmışlık. Beraberinde kaygı ve kolay irkilmeyi de getiriyor. Görünen o ki Sayın Ahmet Davutoğlu’nun Başbakanlıktan ayrılış süreci kimilerinde böylesi bir etki yaratmış.

Bana garip gelmiyor. Zaten Kartacalı şair Terentius'un dediği gibi: “İnsana ait hiçbir şey bana yabancı değildir.” Yani şaşırtmaz.

Ancak şaşırtan bazılarının hala Davutoğlu üzerinden güncel gelişmeleri yorumlama çabası. Bir tür “Olmayana ergi.”

Bu tür yaklaşımlar, bana göre Sayın Davutoğlu’na da fayda getirmiyor. Tamam, adı anılıyor. Ancak bunun pratikte bir faydası yok. Hatta tam tersine.

Görünen o ki, artık AK Parti’de yeni bir Davutoğlu dönemi yaşanmayacak. Çünkü gün artık o gün değil. O yüzden bu yaşananları yavaşça tarihin akışına bırakmak gerekiyor. Yoksa, hiç yoktan yere gereksiz, hiç kimsenin işine yaramayacak ve hiçbir sonuca ulaşmayacak tartışma konusu olmaya devam edecek. 

***

Yeni müttefikimiz Rusya mı? / Candaş Tolga Işık / Posta

Erdoğan ve Putin son 11 ayda sekizinci kez bir araya geldi.

Türkiye ve Rusya arasındaki yakınlaşmanın bundan daha somut bir göstergesi yoktur herhalde.

İki ülke devlet başkanı bir buçuk ayda bir görüşmüşler.

Putin’in son Türkiye ziyaretinde verdiği mesajlara dikkat edin! Dünya gündemindeki neredeyse tüm konularda; Kudüs, Suriye, vs. Türkiye ile Rusya hemfikir...

***

Ölüm Allah’ın emri de şu doktor ihmalleri ne olacak? / Melih Altınok / Sabah

Umarım İbrahim Çağlar'ın ölümünün ardından başlayan tartışmadan birtakım dersler çıkartmayı başarırız.
Bir an önce doktor ihmallerini ve hastane sorumluluğunu daha ciddiye alan yasal düzenlemeler yaparız...
Doktorlar da, hastaların ve yakınlarının taleplerini, uyarılarını, kontrollerini "ne yaptığını bilmeyen acılı insanların aşırılığı" diye küçümsemeyi bırakırlar.
Tabii bu noktada, doktorlara halktan kopuk bir eğitim sistemiyle "karşılıksız özgüven"yükleyen tıp eğitimimize de büyük görev düşüyor.
Çağlar'ın yakınlarına ve sessizce çilelerini çeken tüm doktor mağdurlarımıza sabır dilerim.

***

Zarrab davasının hukuki meşruiyeti / Abdülkadir Selvi / Hürriyet

‘En iyisi Fetullah Gülen’i bu davaya bilirkişi tayin edin, olsun bitsin’ demiştim ama yakında Celal Kara ile Zekeriya Öz’ü tanık kürsüsünde görürsek şaşırmayın. Firari FETÖ’cü eski Komiser Yardımcısı Hüseyin Korkmaz’la perdeyi açtılar. Hüseyin Korkmaz, 17 Aralık darbe girişiminde emniyetin iç yazışması “spark” programından, “Kabineyi burada toplayacağız” diye yazan FETÖ’cüydü.

FETÖ’den 17 ay tutuklu kaldıktan sonra polislikten ihraç edilen Hüseyin Korkmaz, ABD’deki Zarrab davasında karşımıza “kamu tanığı” olarak çıktı. Korkmaz, Türkiye’den nasıl kaçırıldı, ne zamandan beri ABD’deydi? Bu soruların cevaplarını bilmeye hakkımız var.