Medya Arkası (14.11.2017)

Medya Arkası (14.11.2017)
Köşe yazarlarının gündeminde AKP’nin Meclis Başkan adayı ve 2019 seçimleri için yaşanan baraj tartışmaları yer aldı. Peki, yazarlar gündemi nasıl değerlendirdi? İşte, önce çıkan yazı ve yazarlar:

Seçim barajı yüzde 5’e inecek mi? / Güngör Mengi / Vatan

Bahçeli ve Başbakan

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli birkaç gün önce “yüzde 10 barajı Türkiye için çok ağır, uzlaşmaya varacak bir çalışma yapılmalı” dedikten sonra seçim barajının yüzde 5-7 arasına inmesi gerektiğinden söz etti.

CHP Sözcüsü Bülent Tezcan “Bize göre seçim barajı hiç olmamalıdır, mutlaka olacaksa en çok yüzde 3 olabilir” dedi.

Başbakan Binali Yıldırım ise Haziran ayında çıkan haberleri yalanlarcasına “Biz seçim kampanyamızda bu yönde bir taahhütte bulunmadık, yine de görüşebiliriz” şeklinde konuştu.

Bahçeli’nin ani talebinin İYİ Parti’nin kurulmasıyla ilgisi var mı bilmiyoruz ama Meral Akşener “Bizim baraj endişemiz yok” dediğine göre MHP ve CHP baraj konusunda uzlaşma arayacak 2 parti gibi görünüyor.

2019 seçimleri daha demokratik bir seçim kanunu ve siyasi partiler yasası ile yapılabilecek mi, yakında anlaşılacaktır.

***

Şehre ihanet, insana ihanet / Fadime ÖZKAN / Star

Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki açıkladı geçen gün. Her daire için bir otopark yeri şartı geliyor. Gecikilmiş olsa da, bu iyi. Peki ya yeşil alan ve çocuk parkı eksikliği ne olacak? Müteahhitlere her daire, hiç olmazsa her kat için bir ağaç dikimini şart koşmak için ne olması bekleniyor?

İstanbul’da planlanan büyük kent ormanlarının sokak aralarında yokluğu hissedilen yeşil alan ihtiyacına cevap vereceğini sanmak büyük hata.

Ecdadının kurduğu şehirlerle, taşa ahşaba işlediği güzelliklerle, kurdu kuşu düşünen ince fikirleriyle övünen bir milletiz ama göz göre yıkıcı bir kabalığa teslim ettik güzelim şehirlerimizi. Şehre yapılan kötülük, insana yapılmıştır hal bu ki.

***

Ak Parti Barajı İndirmez / Alican DEĞER / Yeni Birlik

Niye indirsin ki? 1980’den beri uygulanan bu kural neden değişsin? MHP istediği için mi? Hiç zannetmiyorum. Bir siyasi partinin görevi, başka bir siyasi partinin oy oranını düşünmek değildir. Gelin sesli olarak dillendirelim:

Yaşanan son gelişmelerden seziliyor ki, MHP artık bir baraj kaygısı içinde. Her ne kadar, “Bizim baraj sorunumuz yok” deseler de. Görünen o ki, artık HDP’nin Meclise girmemesi için savundukları barajı kendi kaygıları nedeniyle indirmek istiyorlar. Bunu basın önünde dillendirdiklerine göre de bir başka “Sıkıntı” var. Çünkü AK Parti ve MHP kurmaylarının baş başa görüşerek hal edebilecekleri bir durum, eğer Sayın Bahçeli’nin ağzından dillendiriliyorsa ikili görüşmelerle sonuçlandırılamamış demektir.

Barajların yüksek olup olmadığı veya demokrasi içindeki yeri ayrı bir tartışma konusu. İdealler iyi güzel de seçim gibi kesin matematiksel doğruların konuşulduğu ortamlarda pek de karın doyurmuyor.

Şimdi siz kendinizi AK Parti yerine koyun ve düşünün bakalım. “Siz olsanız ne yapardınız?” Hele, mutlak bir biçimde uzun süredir iktidardaysanız ve MHP ile HDP’nin olası barajı aşamama durumunda kesin fayda sağlayacaksanız. Nasıl davranırdınız? Veya MHP, AK Parti’nin yerinde olsa nasıl davranırdı? Hadi MHP’yi geçtim, “Hiç baraj olmamalı” demeye getiren 2’lerden, 3’lerden bahseden CHP, AK Parti’nin yerinde olsaydı?

***

‘Şaşırmayın’ dedim ama ben bile şaşırdım / Fatih Altaylı / HaberTürk

HİÇ BANA SORDUN MU?

HER seyahat öncesi olduğu gibi havaalanında bir basın toplantısı yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gazeteciler, TBMM Başkanlığı’na yeniden adaylığı uzun süredir konuşulan İsmail Kahraman’ın yeniden aday olmasıyla ilgili görüşünü sormuşlar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan çok net biçimde, “Ben de sizler gibi yeni öğrenmiş bulunuyorum” diye yanıtlamış.

Her milletvekilinin adaylık hakkı olduğunu da ilave ederek.

Benim anladığım lisanda Cumhurbaşkanı’nın bu ifadesi oldukça net ve anlaşılır bir tavır.

Ama bunu “siyaset dışı dile” çevirirsek şu anlama geliyor:

“Bana mı sordu aday olurken ki kendisini destekleyeyim.”

Bir mesaj bundan daha kibarca verilemezdi!

***

Kimin dediği olacak: Yıldırım'ın mı Kahraman’ın mı? / Deniz Zeyrek / Hürriyet

Kahraman’ın yeniden aday olacağı haberi dönmeye başladığında benim aklıma yine TBMM Camisi geldi.

Bir dönem daha Başkan olması, Kahraman’ın Cami konusundaki planını gerçekleştirmesi için fırsat yarattı. Israrından vazgeçeceğini sanmıyorum.

Bakalım kimin istediği olacak?

Kamunun “İsraf”tan kaçınmasını isteyen Yıldırım’ın mı?

TBMM’de “daha büyük cami” isteyen Kahraman’ın mı?

***

Sanki yakında seçim var? Peki ya PISA değerleri? / Abbas Güçlü / Milliyet

Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı işgücü piyasası araştırması yapılmış. Araştırma, üç yılda 3.2 milyon gencin işe girmesinde yol haritası olacakmış!

Bu gerçekse, kesinlikle yakında seçim var demektir!

***

Uyumun devamını ‘uyum’ belirler... Muharrem Sarıkaya / HaberTürk

BARAJ HESABI

Böyle giderse uyum yasaları bütçe görüşmeleri sonrasına, yani ocak ayının ikinci yarısına kalır.

TBMM’de AK Parti-MHP uyumunu da bu süreç belirler...

Çünkü Siyasi Partiler, Milletvekili Seçimi, Cumhurbaşkanı Seçimi, Siyasi Partiler ve Seçim kanunlarında yapılması öngörülen değişiklikler üzerinde CHP’nin olduğu kadar MHP’nin de AK Parti’yle ciddi görüş farkı var.

En belirginlerinden biri, MHP Lideri Bahçeli’nin %10 seçim barajına bakışıyla ortaya çıktı.

Bahçeli, “Baraj aşağı insin” demedi, ancak “% 5’e vurgu yapıp 7 de olabileceğine işaret etmesi” ve “% 10 ağır” demesi, düşmesine dönük beklentisinin yansımasıydı.

Ancak AK Parti’deki hava % 10’un aşağı çekilmesine sıcak yaklaşım hissettirmiyor.

Partinin etkin isimlerinin “Karara varmadık” demekle birlikte, “Barajın inmesi parçalı siyasete neden olur, o da beraberinde imtiyazlı azınlık yaratır” cümlesi, aşağı inmesinden yana olmayan niyeti sergiliyor.

Ayrıca başkanlık sisteminin iyi çalışması için TBMM’de güçlü grup desteği olması gerektiğine yönelik beyanlar da niyeti sergiliyor.

Diğer türlü oranı % 5’e yaklaşan tüm partilerin TBMM’ye taşınacağına, bunun da karar almada zorluk oluşturacağına inanıyor.

Oysa başkanlık sistemi, “yürütmenin destek bekleyen yanı ile yasamanın değiştiren zıt yönünün bütünleşmesiyle” sağlıklı işler.

Bundan dolayı ikisi birlikte çalışır; biri gidince diğeri de fesholur...

Ağırlığın aynı yönde olduğu durumda muhalefet tükenir; temsilde adalet sorunu yaratır.

Hele ki yeni dönem iki partili TBMM beklentisinin dillendirildiği ortamda, MHP ile birlikte muhalefetin hiçbiri % 10’un kalmasını istemiyor.