Medya Arkası (17.08.2017)

Medya Arkası (17.08.2017)
Köşe yazarlarının gündeminde Erdoğan'ın Kılıçdaroğlu için söylediği sözler ve 2019 seçimleri vardı. İşte günün öne çıkan yazıları:

2019'da tüm partiler gençlerin peşinde olacak... / Açıl Sezen / Dünya

Bu konuya daha önceki bir yazımda değinmiştim. Ülke için 2019 yılındaki seçimler hayati önem taşıyor. Hem yerel yönetim seçimi, hem de cumhurbaşkanlığı sistemi çerçevesinde yapılacak ilk seçim.

7 Haziran seçimlerine Güneydoğu politikası, 1 Kasım seçimlerine terör damga vurmuştu.

Ardından gelen 16 Nisan referandumunda ise görüşlerin birbirine ne kadar yaklaştığını, sistem değişikliğinin kağıt üzerinde çok güçlü görünen evet blokuna rağmen sadece 700 bin oy farkla geçebildiğini gördük.

O nedenle diyorum ki, 2019 seçiminin kilidini oluşturan kitle, gençler olacaktır.

7 Haziran 2015’teki seçimlerde 1 milyon genç ilk kez oy kullandı. 1 Kasım seçiminde ise bu sayıya 339 bin kişi daha eklendi.

16 Nisan referandumunda, bu kitleye 1 milyon 269 bin kişi daha eklendi.

Yani 7 Haziran 2015 ile 16 Nisan arasında tam 2.6 milyon kişi oy kullanma çağına geldi.

2019 seçimlerine kadar geçecek sürede yeni seçmen sayısı yaklaşık 2 milyon kişi daha yükselecek.

Böylece 7 Haziran 2015’ten Kasım 2019’daki seçimlere kadar yaklaşık 4.5 milyon yeni seçmen oy kullanacak. Gelecek seçimlerde toplam seçmen sayısı yaklaşık 60 milyon olacak. Oransal olarak birikimli yeni seçmen oranı, toplam seçmen sayısının yüzde 7.5’ini oluşturacak.

Gençlerden alınan oy ülke genelinin altında kalıyor

Yapılan tüm anketler ve dahi Adalet ve Kalkınma Partisi’nin çalışmaları gösteriyor ki, iktidar partisinin gençler arasında aldığı oy, ülke genelinde aldığı oyun gerisinde kalıyor. Anketlere, bakarsak bu oyun yüzde 10 ile yüzde 20 arasında kaldığını gösteriyor. Bu denklem değişmez ve biz geçen seçimlerden yola çıkıp en yüksek düzeyden; yüzde 20’den hesaplarsak, 4.5 milyon yeni seçmenin 900 bini Ak Parti’ye oy verecek, 3.5 milyon oy ise muhalefet partilerine kayacak.

Bu durumun seçimlerde muhalefet lehine yaratacağı fark 6 puandır.  Özellikle cumhurbaşkanlığı seçiminin iki turlu olması nedeniyle, 6 puan farkı bir kanattan alıp diğer kanada koyduğunuzda seçim sonucu üzerinde 12 puanlık değişim anlamına gelir.

Bu hesap içinde en önemli boyutlardan biri, MHP’nin muhalefet partisi olarak görülüp görülmeyeceğidir. Ancak genç kesimin oy tercihlerinde MHP’ye olan eğilim, Ak Parti’nin bir miktar daha altında görülmektedir. 

Sonuç şudur:

İktidar partisinin gelecek seçimlerdeki başarı ya da başarısızlığı genç seçmeni ikna edebilme konusundaki yetkinliğine bağlıdır. Aynı şekilde muhalefetin başarısı ya da başarısızlığı da, önceki seçimlerde kazandığı genç seçmeni koruyup koruyamayacağı ile doğrudan ilintilidir.  Ak Parti, bunu gördüğü için seçme ve seçilme yaşını 18’e indiren düzenlemeyi paketin içine dahil etmişti.

Aynı zamanda bunu gördüğü için genç işsizliğini bugün radarında bir numaraya yerleştirmiştir.

Genç istihdamına verilen teşviklerin gerekçesi de budur.

Son TÜİK verilerine göre, Türkiye’de genç işsizliği oranı yüzde 19.8’dir. Mevsimsellikten arındırılmış genç nüfus işsizliği yüzde 21.9’dur. Bu demektir ki, Türkiye’de her 5 gençten biri işsizdir.

Okuldan mezun olan gençlerin yaşadığı işsizlik sorunu, oy tercihlerinde önemli ve etkilidir. Ama tek neden bu değildir.

Üniversitelileşme oy oranında belirleyici

Gençlerin oy tercihlerinde bir diğer önemli faktör ise üniversitelileşme oranıdır.

Ipsos anketine göre, 16 Nisan referandumunda eğitim düzeyi yükseldikçe “evet” oyu gerilemektedir. Buna göre yükseköğrenim mezunları arasında “hayır” oyu yüzde 61, “evet” oyu yüzde 39 olmuştur.

Lise mezunlarının yüzde 58’i “hayır”, yüzde 42’si “evet” demiştir.

İlkokul mezunu ve eğitimsiz seçmen arasında ise “evet” oyu yüzde 70’lere kadar ulaşmıştır.

Tüm bunlardan hareketle, her şehirde açılan üniversitelerin ve artan üniversiteli sayısının iktidarın aleyhine çalışmasına rağmen sürdürülmesi, takdire değerdir.  Belediye seçimleri için bir başka dikkate değer sonuç ise büyük şehirlerdeki kentsel dönüşüm süreçlerinin özellikle yerel yönetim anlamında büyük rol oynamasıdır.

Düşük gelir düzeyine sahip bölgelerde uygulanan kentsel dönüşüm projeleri, bu kesimin yerini yüksek gelire sahip yeni hanehalkının almasıyla sonuçlanmaktadır. Yine Ipsos anketine baktığımızda, kentlerde, il ve ilçe merkezlerinde referandum sonucunun “hayır” çıkmasında bunun da etkisi olduğunu görmek mümkündür. Üsküdar’da, Eyüp’te “hayır” oylarının yüksek çıkması, Ümraniye’de yüzde 45’lere, Sancaktepe’de yüzde 48’lere, Kağıthane’de yüzde 46’lara ulaşmasında, bu değişimin önemli rolü vardır.

Sonuç olarak, bugünden 2019 Kasım seçimleri için öngörüde bulunmak imkansız. Türkiye rüzgarın çok hızlı değişebildiği bir ülke. Ama kilidin kim olacağını söylemek için kahin olmaya gerek yok. Cumhurbaşkanlığı seçiminin kilidi genç seçmenler, özellikle büyükşehirlerde yerel seçimin kilidi ise kentleşme ve dönüşüm olacaktır. 

15 Temmuz gecesi farkına varamadığım çok tuhaf bir ayrıntı / Ertuğrul Özkök / Hürriyet

Hande Fırat’ın “24 Saat: 15 Temmuz’un Kamera Arkası” adlı kitabının 21 ve 22’nci sayfasındaki çok önemli bir ayrıntıyı atlamışım.

Geçen gün kitabı yeniden gözden geçirirken farkına vardım.

Hande Fırat 15 Temmuz gecesi saat tam 22.10.39’da editörü ile konuşuyor.

Sonra Genelkurmay İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Ertuğrulgazi Özkürkçü’yü arıyor ama ulaşamıyor.

Ondan sonra, yani 22.10’dan bir süre sonra, MİT Basın Danışmanı Nuh Yılmaz’ı arıyor.

Şimdi aralarında geçen şu konuşmaya çok dikkat.

- HANDE FIRAT: “Selam Nuh ne oluyor?”

- NUH YILMAZ: “Ne ne oluyor?”

- HANDE FIRAT: “Garip bir hareketlilik...”

- NUH YILMAZ: “Haberim yok.”

- HANDE FIRAT: “İyi de asker, polisin silahını almış. Güvenilir kaynaklarım hareketlilik var diyor.”

- NUH YILMAZ: “Bakıp arıyorum hemen seni.”

Aynı dakikalarda o binanın bodrum katında bulunan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’e, asansördeyken eşinden telefon geliyor.

Eşi ona Boğaz Köprüsü’nün kesildiğini, darbe söylentisi olduğu haberleri geldiğini söylüyor.

Bürokratın eşi öğrenmiş. Gazeteci öğrenmiş.

Gazetecinin kaynakları öğrenmiş.

Ama MİT “Haberimiz yok” diyor...

Ama nasıl oluyorsa bu arkadaş, üç-beş saat sonra “Darbe püskürtüldü” diye açıklama yapıyor.

Başlayan darbeyi haber alamayan bir insan, bittiğini nasıl haber almış acaba...

Bu kin, bu neftet nasıl birikti? Mehmet Tezkan / Milliyet

Fethullahçıların çoğu çocuk denecek yaşta seçilmiş..

Ağabeyler, ablalar tarafından eğitilmiş..

Kimi asker yapılmış, kimi polis, kimi öğretmen, kimi bürokrat, kimi hâkim, savcı..

Bulundukları yere hak ederek gelmemişler..

Sınav sorularını çalmışlar..

Kendilerinden olmayanları mobbing yaparak yıldırmışlar..

Yılmayanlara kumpas kurmuşlar..

Meslekten attırmışlar..

Yalanla dolanla tutuklatmışlar..

Önlerini açmışlar..

Kritik koltukları, kritik mevkileri ele geçirmişler..

İki örnek vereyim..

FETÖ’cü olmakla suçlanan, darbeye kalkışmaktan yargılanan 160 general var..

Bir dönem özel yetkili savcı ve hâkimlerin çoğu FETÖ’cüymüş..

Gerisini söylemeye bile gerek yok..

Hikâyenin bundan sonrası gözlerimizin önünde gerçekleşti.. İktidar bu Fethullahçı yapıyı devletten temizlemeye başlayınca askeri kanadı darbe yapmaya kalkıştı..

15 Temmuz denen ayaklanmanın tek satırlık özeti bu..

Bu ama bu kadar basit değil..

Darbeye katılanlar o kadar kin ve nefretle doluymuş ki; insan sormadan edemiyor..

Bu kin nasıl birikti?

Bu nefret o insanlara  nasıl yüklendi?

Neden yüklendi?

Eski Taarruz Helikopter Tabur Komutanı 13 ay sonra dün Antalya’da yakalandı..

Darbe gecesi Ankara’daki helikopterleri yönetmiş..

İddia şu.. Telsizden helikopterlere ‘Sivil, asker polis hepsi düşmanımız, hedef gözetmeden ateş edin’ emrini vermiş..

Bir insanın bu emri verebilmesi için insanlıktan çıkması lazım..

Beyninin kinle, nefretle yoğrulması lazım..

Cemaatten olmayan herkesi düşman görmesi, bu duygunun beynine şırınga edilmesi lazım..

Başka türlü olmaz.. Eski FETÖ’cüler, üç yıl öncesine kadar örgütün içinde yer alan 40 yıllık Fethullahçılar o yapıyı bize anlatsa..

O askerlerin nasıl yetiştirildiğini açıklasa..

O askerlerin bir  komutla nasıl canavara dönüştüğünün formülünü söylese..

Ruh hallerini anlatsa..

FETÖ‘yle mücadele böyle olur..

Her gün muhalefeti yaftalayarak değil..

AKP’den ‘hazır iddianame’ gibi açıklama / Can Ataklı / Korkusuz

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaoğlu'nun tutuklanması için çabalayan AKP'nin dünkü yazılı açıklamasında AKP Genel Başkanı Erdoğan için ilginç bir tanım var. Yazılı açıklamaya göre “hakaret etmek” Erdoğan'a has bir siyasi üslupmuş. Mahir Ünal adına yapılan yazılı açıklamada aynen şu cümle var; Sayın Genel Başkanımızın Cumhurbaşkanımızın kamuoyunda uzunca bir zamandır tartışılan bir konuyu kendine has siyasi üslubu ile dile getirmesinden sonra Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'sinden haddini fazlasıyla aşan açıklamalar olmuştur. Hakaret, iftira, tehdit ve küfür içeren bu sözler son derece provokatif bir dil kullanılarak yapılmaktadır. Belli ki AKP'liler bile Erdoğan'ı savunmakta zorluk çekerek “kendine has üslup” örtüsüyle hakaretleri “şirin” göstermeye çalışıyor. Erdoğan “nasıl bir siyasi üslupsa” Kılıçdaroğlu'na yönelik ağır sözleri söylemeye “Ana muhalefet partisinin başındaki zat” tanımını yaptıktan sonra başlamıştı. Ne şirin değil mi?

Tek tip tulum / Melih Aşık / Milliyet
FETÖ’cüler mahkemelerde neden yargılanıyor? Amaç nedir?

Herhalde amaç bu legal görünümlü illegal örgütün beyin takımını ortaya  çıkarmak, örgütü çözmek, darbeye karışanları bulup cezalandırmak, Cemaat’in işleyiş ve çalışma biçimini anlamak ve böylece yeniden örgütlenmeleri ve yeni darbelere kalkışmalarını önlemektir.

Davaların aydınlığa kavuşması bu yüzden önem taşıyor.

Ancak davaların aydınlığa kavuşması için adil yargılama usullerine dikkat etmek şarttır. Aksi takdirde sanıkların şikâyetleri ön plana çıkar, haksızlar haklı duruma geçer...

Sözü sanıklara tek tip elbise giydirilmesine getireceğiz...

12 Eylül davalarında tek tip elbise denendi. Sanıkların bu elbiseleri reddetmesi mahkemeye don gömlek çıkması tartışmayı farklı noktaya taşıdı.

Aynı yola gidilirse bu defa da yargılama eksenindan kayacak, dikkatler ana konuyla ilgisiz noktalara uzanacak.

Cumhuriyet gazetesi mensupları bu elbiseleri giymeyeceklerini şimdiden açıkladılar. Zira mahkeme sonuçlanmadan insanları peşinen suçlu ilan eden bu uygulama ne adil yargılama ne de masumiyet ilkeleriyle uyuşuyor.

Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu diyor ki;

“Bu yaklaşım, bu hain örgüte uluslararası alanda destek kazandırır. Gerçek suçluları da toplumun gözünde zaman içinde mağdur sınıfına sokar. Yargı elinden gelenin en iyisini yapsa bile, kimseyi doğru yaptığına inandıramaz.

Bu karar yeniden gözden geçirilmeli...

Seçimlerde adaylar nasıl belirlenecek? / Kemal Öztürk / Yeni Şafak

Hayatımın en önemli kararlarından biri, 1 Kasım 2015 seçimlerinde, Sakarya’dan milletvekili aday adayı olmaktır. O sayede uzun yıllar Ankara’da siyaset içinde geçirdiğim görevlerin ötesinde, siyasetin kılcal damarlarında işlerin nasıl yürüdüğünü gördüm.

Aday bile olamadım. Başbakan danışmanı olmak kolay ama aday olmak kolay değilmiş meğer.

Orada geçirdiğim süreçte adayların nasıl belirlendiği konusunu bizzat yaşadım. Yerel siyaset, Ankara’daki siyasetten daha alengirliymiş.

Aslında Türkiye’nin kaderini etkileyecek siyasetçiler ve yöneticilerin nasıl doğduğu, nasıl belirlendiğinden bahsediyoruz. Siyasete giden yol, yerelden mi geçiyor, tabandan mı doğuyor, millet mi seçiyor, bence hayati önemde bir konu.

Şöyle olmuştu:

Bir kere herkes aday adayı olabilir. Sonra aday olduğunuz şehre gelip, temayül yoklaması denen, parti teşkilatının oy kullanacağı bir yarışa hazırlanıyorsunuz.

Aslında güzel bir şey. Yarış var. Tartıya çıkıp, kaç okka çektiğini görme fırsatı bu.

İlçe ilçe dolaşıyorsunuz. Her ilçede parti teşkilatına kendinizi tanıtıyor, fikirlerinizi ve projelerinizi anlatıyorsunuz.

Akyazı ilçesinde, milletvekili seçilirsem, Sakarya’yı dünya şehirleriyle yarıştıracağımı, teknoloji ve yeşilin markalaştıracağı global bir kent hayalimi anlattım.

İlçe yönetim kurulu üyelerinden biri şunu sordu: “Tamam bizi dünya şehirleriyle yarıştıracaksın da, bizim Akyazı’nın yolu bozuk, onu yaptıracağına söz veriyon mu? Onu söyle hele.”

Yani böyle ortamlarda teşkilatın gözüne, gönlüne ve aklına girmek zorundasınız. Zira temayül yoklamasında ilk sıralarda çıkmanız gerekir.

LİSTEYE GİRMEK İÇİN LİYAKAT YETMİYOR!

70’den fazla aday, ilçe ilçe dolaştık. Temayülde oy verme günü geldi çattı. Sonra baktık, her ilçeden bir liste çıkıyor. 7 milletvekili olacağı için, ilk yedi ismi ilçe başkanları belirlemiş, üyelere bu yönde oy vermelerini söylüyor.

Sonra ilçe başkanları, kendi aralarında aday pazarlığı da yapıyor. ‘Sen benim adayımı yaz, ben senin’. O zaman anladım ki, ilçe başkanları siyasetin ‘küçük reisleri’ gibi önemli.

Peki biz niye bu kadar dil döktük, ‘Akyazı’nın yollarına yaptıracağım’ diye söz verdik? Çömez siyasetçi sorusu benimki. Tek başına liyakatın yetmediğini anlamam biraz zaman aldı.

Temayül yoklamasından sonra, şehirdeki sivil toplum örgütlerinin oy kullanacağı bir yarışa girdik bu sefer. Ticaret odasından başladık, fındık üreticileri derneğine kadar dolaştık herkesi. Yine projelerimizi, fikirlerimizi anlatıyoruz. Soruları tahmin edin artık. Sonradan gördüm ki her derneğin kendi özel adayı ya da diğer derneklerle paslaştığı adaylar varmış. Boşuna en tatlı dilimizi dökmüşüz.

Son olarak şehirde esnafı, iş yerlerini dolaştık. En güzel burasıydı. Milletin asıl derdini öğrendik.

Seçim kriterleri belirlendi / Albdülkadir Selvi / Hürriyet

1- Belediyelerin hizmetlerine, yatırımlar için ayırdıkları bütçelere, yatırım harcamalarına, mali yapılarına, kasalarındaki paralarına, borçlarına ve personel yönetimlerine bakılacak.

2- Belediye başkan adayları teşkilatlara sorulacak. Yetinilmeyecek, halka sorulacak. Her il ve ilçe için anket yapılacak. Mevcut belediye başkanlarının hizmetlerinden memnuniyet araştırılacak.

3- Belediye başkan adaylıkları için ucu açık anket yapılacak. “Mevcut belediye başkanını aday olarak görmek istiyor musunuz” sorusuyla birlikte “Kimi aday olarak görmek istiyorsunuz” sorusu sorulacak.

4- Eğer bir ilde aday konusunda kesin bir kanaat oluşmazsa ikinci kez anket yapılacak. Bu kez “Kimi aday olarak görmek istiyorsunuz sorusunun” yanına bir önceki ankette öne çıkan isimler de sorulacak. Şunlardan hangisini görmek istiyorsunuz denilecek. Bazı kritik belediye başkanlıklarının seçiminde ise, halkla birebir görüşme yapılarak hazırlanan raporlardan yararlanılacak.

2019 seçimlerine daha 2 yıl olmasına rağmen Erdoğan, AK Parti’yi yeniden dizayn ediyor. Seçimlere yeni kadrolarla ve yeni bir ruhla hazırlanıyor. Muhalefet ne yapıyor? Takılmışlar FETÖ’nün yalanlarına, peşinden gidiyorlar. Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir misali 2019’un geleceği şimdiden belli.