Medya Arkası (17.10.2017)

Medya Arkası (17.10.2017)
Köşe yazarlarının gündeminde AKP'li Belediye Başkanlarının istifaları vardı. İşte günün öne çıkan yazıları:

Görüntüleri kim neden servis etti? / Mehmet Tezkan / Milliyet

Hangi görüntüleri diyeceksiniz..

15 Temmuz gecesi derdest edilen iki komutanın Akıncılar Üssü’nde çekilen görüntülerini..

Biri, Genelkurmay Başkanı Akar..

Halen görevde..

Halen TSK’nın başında..

Diğeri, Genelkurmay İkinci Başkanı Güler..

Şu anda Kara Kuvvetleri Komutanı..

Servis edilen görüntüler hiç hoş değil..

(Servis edilen diyorum çünkü bu tür görüntüler bir yıl, bir buçuk yıl sonra ortaya çıkmaz.. Bu tür görüntüleri gazeteciler bulup çıkaramaz.. Birileri tarafından verilir..)

*

Org. Güler’in elleri arkadan kelepçelenmiş, gözleri bağlanmış.. Zar zor yürüyorlar.. Bir komutan için üzücü görüntü.. Prestijini sarsıcı görüntü.. Bir ordu için düşündürücü görüntü..

*

(Yeri gelmişken büyük bir parantez açalım..

15 Temmuz karargâh için kara gündür.. FETÖ’cü generaller, albaylar karargâhı ele geçirmiş..

Darbe düğmesine bastıkları anda rahatça derdest edip götürdükleri kişiler komuta kademesiydi..

Genelkurmay Başkanı..

Genelkurmay İkinci Başkanı..

Kara Kuvvetleri Komutanı.

Hava Kuvvetleri Komutanı..

Jandarma Genel Komutanı..

Hava Kuvvetleri Komutanı ile Jandarma Komutanı düğünde derdest edildi.. Hele ‘Havacı Paşa’nın darbe girişimi başladıktan saatler sonra yanındaki 20’den fazla generalle düğünde derdest edilmesi başlı başına skandal..

FETÖ’cü çetenin yargılanması bitsin bunları da konuşacağız herhalde.)

 *

Soruyorum; dün servis edilen görüntüleri izleyen alt kademedeki subaylar aralarında ne konuşmuştur?

Bizim komutanlar fena enselenmiş mi demişlerdir!..

Çünkü o iki kişi de hâlâ komutanları…

Sokaktaki vatandaş ne düşünmüştür? Kahve muhabbetine malzeme olmuş mudur?

Okey masasında mevzu edilmiş midir?

*

Merak ediyorum.. 1.5 yıl sonra iki komutanın zor dakikalarının görüntüleri servis edilirken ne düşünüldü? Ne amaçlandı?

Bana göre çok yanlış oldu..

 

Erdoğan’la Gökçek ne konuştu? / Abdülkadir Selvi / Hürriyet

ARALARINDA KONUŞMA

Önce Erdoğan ile Gökçek arasında yaşanan diyaloğu aktarmak istiyorum.

- Sayın Cumhurbaşkanım, siz ne isterseniz ben onu yaparım. Ankara’yı kaybetmeyelim.

- Tabi, her zaman görüşürüz.

Gökçek, direnme kararını sürdürseydi bu görüşme ve arkasından gelen diyalog yaşanmazdı. Ancak istifa kararının almasıyla birlikte iklim yumuşadı.

Gökçek cephesindeki gelişmeleri takip etmek kimi zaman İstanbul Borsası’nı izlemekten daha zor oluyor. Eğer farklı kaynaklardan kontrol etmezseniz her an ‘Gökçek istifa etmiyor’ diye başlık atabilir ya da ‘Gökçek veda etti’ diye haber olabilirsiniz. Geçen hafta müthiş iniş çıkışlar yaşandı. Ama sanki iklim normalleşti gibi. Çünkü Gökçek istifa kararını aldı. İş, zamanlama meselesi. Şimdi sıra bu sürecin Gökçek ve AK Parti açısından yıpratıcı olmadan çözülmesine geldi. Gökçek’in istifa etmemesi üzerine geçen hafta AK Parti Ankara İl Başkanlığı tarafından belediye meclis üyeleri ve ilçe belediye başkanları ile yapılan toplantıda, “Hiçbir karara imza atmayacaksınız, satın alma işlemleri ve kiralamaları, alım-satımı onaylamayacaksınız” talimatı verilmişti. “Kararları onaylayan ve imza atanlar partiden ihraç edilir” uyarısı yapılmıştı.

SON GÖRÜŞME

Bu süreçler yaşanırken, AK Parti ile Gökçek arasındaki diyalog hiçbir zaman kesilmedi. Sorunun krize dönüşmeden, suhuletle çözülmesi için çaba gösterildi. Gelinen noktada bu yöndeki çabaların başarılı olduğu anlaşılıyor.

Melih Gökçek istifa kararı aldı. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’la son bir kez daha görüşmek istiyor. Gökçek ilk görüşmede Erdoğan’a projelerini sunmuş, bu hizmetlerini gerçekleştirmek için 31 Mart 2019 tarihinde yapılacak olan yerel seçimlere kadar görevini sürdürmek istediğini söylemişti. Bu kez görüşme gerçekleşirse Gökçek, Erdoğan’a yaptırdığı kamuoyu anketleriyle gidecek. AK Parti’nin Ankara’yı kaybetmemesi için işbirliği içinde bu sürecin yönetilmesini önerecek. Tabii bu teklifinin Erdoğan tarafından değerlendirmeye alınabilmesi için öncelikle diğer dosyada istifasının yer alması bekleniyor. Çünkü Erdoğan liderliğinin test edildiği bir pozisyona düşmek istemiyor.

Bu haberle mi gitmeliydi Gökçek? / Akif Beki / Karar

AK Parti sözcüsü ne duruyor anlamış değilim, üstünden iki gün geçti, Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığındaki MYK’dan sızdığı iddia edilen o haberi hâlâ yalanlamadı.

İktidara yakın bir gazetede çıkmıştı. Melih Gökçek dahil, istifası istenen belediye başkanları direnirse başlarına gelecekleri anlatıyordu.

Partiden ihraç halinde, başkanlığa bağımsız olarak devam edebilecekleri düşünüldüğünden, ayak direyenleri İçişleri Bakanlığı’na havale etme kararı alınmış.

Bakanlık devreye sokulacak, bırakmak istemeyen başkanlar hakkında soruşturma açılarak görevden el çekmeleri sağlanacakmış.

Neresinden tutsanız elinizde kalıyor.

DOĞRUYSA İKİ SKANDAL

Haber yalansa bir skandal! Yok doğruysa ortada iki skandal var demektir.

Yalansa skandal çünkü... Bunu da mı duyacaktı bu kulaklar, bu günleri de mi görecekti bu gözler demeden, şuursuzca basmışlar gazeteye.

Ağızlarından çıkanı kulakları duymuyor olmalı ki... Devlet gücü parti siyasetinin emrine koşulmuş da tehdit ve şantaj amacıyla kullanılıyormuş gibi göstermekte bir sakınca görmemişler.

Güya iyilik yapıyorlar AK Parti’ye... Hiç dehşete kapılmadan, gayet doğal, olağan, sıradan bir parti kararı gibi yansıtmışlar.

Sanki ne var bunda, iktidar partileri yapar böyle şeyler, haktır, ellerindeki devlet imkanıyla suç dosyaları tutarlar, günü gelince de dosyasını koyarlar seçilmiş başkanların önüne, boyun eğerse sümenaltı ederler, eğmezse de açıp çatır çatır hesap sorarlarmış gibi...

Devlete de onu yöneten partiye de bundan korkunç bir iftira, bundan beter kötülük olur mu?

Baskıyla istifaya zorlamaktan görevi kötüye kullanarak suç örtbas etmeye kadar... Haberin mesajında, sadece istifa edenleri değil bakanlık soruşturmalarını da zan altında bırakan imalar var, devlet gücünü parti çıkarlarına alet etme şayiası var...

Bühtan üstüne bühtan...

Şiddetle reddetmesi gerekenlere bakıyorsunuz, ne AK Parti sözcüsünden ses çıktı, ne de İçişleri Bakanlığı’ndan.

Gördükleri halde görmezden geldiklerine ihtimal vermek istemiyorum. Eminim dikkatlerinden kaçmıştır...

HALK İRADESİNİN ÜSTÜNDE BİR İRADE YOKTU HANİ!

Dün Mehmet Ocaktan hatırlattı. Gezi olaylarında ‘demokrasi sadece sandıktan ibaret değildir’ diyenlere, ‘Evet sadece sandıktan ibarettir’ demişti Erdoğan.

Sandıkla gelenin sokak gösterileri ya da başka sandık dışı yollarla gitmeyeceği, demokrasinin kalbinde sandığın yer aldığı tezini, AK Parti’den çok savunan olmamıştı. Kurulduğu günden beri siyasetinin temel kodu, kampanyalarının merkeziydi bu söylem.

Demokrasilerde halk iradesinin üstünde hiçbir güç tanımamaya çağıran onca slogandan, vesayetçi kafalarla onca savaştan, onca demokratik yönetim mücadelesinden sonra buraya mı gelinecekti?

Parti üst yönetiminin iradesini, halk iradesinin üstüne çıkaran, hatta tepesinde boza pişirten bu haber yok mu...

İşte bu haber, kafamıza kazınan her şeyi silmemizi, doğru bildiğimiz her şeyi unutmamızı ve demokratik siyaset dersine sıfırdan tekrar başlamamızı istiyor.

Seçimle gelen ancak seçimle gidecek derken, seçimle gelenin dayatmayla gitmeye zorlanmasını bile normal karşılamamızı telkin ediyor.

Çok tehlikeli bir haber. Doğrusu şöyle dursun, yalanı bile korkunç.

Allah aşkına biri beni aydınlatsın / Fatih Altaylı / Habertürk

TÜRKİYE’nin nerede durduğunu, nerede kiminle dost, kiminle düşman olduğunu, kimin yanında kime karşı, kime karşı kimin yanında olduğumuzu falan artık karıştırdım.

Oturup bir yorum yazacağım ama yazamıyorum.

Ya dost zannettiğimiz biri aslında düşmansa ve bir anda vatan haini olursam ya da düşman zannettiğimiz birisi aslında dostsa ve ben durduk yerde Türkiye’nin çıkarlarına zarar vermeye çalışan biri konumuna düşersem diye tedirginim.

Ne halt edeceğimi bilmiyorum.

Biri lütfen beni şu konularda aydınlatsın:

1. Şii Haşdi Şabi bizim dostumuz mu, düşmanımız mı?

Düne kadar Haşdi Şabi, Kuzey’e Kürt ve Türkmen bölgelerine gelecek diye kıyamet koparıyor, tehdit üstüne tehdit savuruyorduk. Şimdi Haşdi Şabi, Kerkük’te Barzani’ye saldırıyor ve biz çok seviniyoruz. Haşdi Şabi bizimle dost mu, düşman mı?

2. Haşdi Şabi’nin Kerkük’e gelip Türkmenlere kırım yapmasından korkuyorduk. Artık korkmuyor muyuz? Türkmenleri mi gözden çıkardık, yoksa Haşdi Şabi “Korkmayın, kırmayız” diye söz mü verdi?

3. Afrin’de Rusya’nın kontrol, kumanda ve desteği altında PKK/YPG militanları barınıyor. Biz Suriye’de ve genelde Rusya ile müttefik olduğumuza göre, Afrin’deki PKK’lılarla aramız iyi mi?

4. Rusya PKK/YPG’ye destek veriyor. Rusya ile iyi miyiz, kötü müyüz?

5. ABD ise diğer kantonlarda PKK/YPG’ye destek veriyor. Rusya YPG/PKK’ya destek verince ilişkimiz bozulmuyor da ABD verince niye bozuluyor? Yoksa ABD ile bozulmuyor da biz mi yanlış anlıyoruz?

6. Irak merkezi hükümetine tehditler savurup adam yerine koymadığımızı söylüyorduk. Anlayabildiğim kadarıyla şimdilik aramız iyi. Bu iyi olma durumu ne kadar sürecek?

7. Irak merkezi hükümetinin Sünni Kürt, Sünni Arap ve Sünni Türklere eziyet ettiğini, mezhepçilik yaptığını söylüyor ve kızıyorduk. Artık kızmıyorsak, ki öyle görünüyor, Irak merkezi hükümeti bu mezhepçi tavrından vaz mı geçti? Yoksa biz mi bazı şeylerden vazgeçtik?

8. Esed’e Esad demeye başlayabilir miyiz? Biraz daha bekleyelim mi?

Birisi beni bu konularda aydınlatabilirse, ben de rahat rahat yazı yazabilir, yorum yapabilirim.

Yok eğer “Başının çaresine bak” diyorsanız, ben en iyisi bu konular netleşinceye kadar magazin ekinde yazayım.

Çünkü orada da kimin eli kimin cebinde pek belli olmasa da en azından vatan haini damgası yeme riski yok.

En fazla bir restoranda bir magazin figüründen dayak yerim.

Melih Gökçek bu saatten sonra neler yapabilir? / Ahmet Hakan / Hürriyet

İSYAN bayrağını çeker mi?

Öyle bağladı ki kendisini Tayyip Erdoğan’a... Bırakın isyan etmeyi, sitem etmeye bile hakkı yok.

*

Ak Parti aleyhinde çalışır mı?

Ortam öyle namüsait ki... Bırakın aleyhte çalışmayı, “inşallah kaybederler” diye içinden bile geçiremez.

*

Pazarlığa oturabilir mi?

Öyle bir kıskaç altında ki... Bırakın pazarlığa oturmayı, “merhamet, azıcık merhamet istiyorum” bile diyemez.

*

Başka bir partiye geçebilir mi?

Nereye geçecek? CHP’ye mi? Güldürmeyin beni.

*

Oğlu Osman’la ilgili pazarlık yapabilir mi?

Ne oğlu? Ne Osman’ı? Ne pazarlığı? Bırakın Osman için bir şeyler talep etmeyi... Adını bile anamaz.

*

Ankara’dan bağımsız aday olabilir mi?

Bırakın yeltenmeyi... Aklından bile geçirmez.

Vuruşarak çekilebilir mi?

Kadir Abi tarzı nezaketen çekilmese de... İçine atarak çekilir.

*

Yüzünü buruşturabilir mi?

Kendisini “ümmetin parçası”, Erdoğan’ı da “ümmetin lideri” olarak gören birinin yapacağı bir şey değildir bu.

*

İyi de o zaman ne yapacak bu adam?

Bunların dışında ne kaldıysa onu yapacak... Yani hiçbir şey...

Neyin karşılığında istifa ediyorlar? / Saygı Öztürk / Sözcü

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Düzce Belediye Başkanı Mehmet Keleş’in istifa ettirilmesinden sonra aralarında Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in de bulunduğu 10’dan fazla başkan istifaya zorlanıyor. Etmeyenler hakkında Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile geçmişteki bağlar ya da belediyede yapılacak soruşturmalar başkanları daha da zor duruma düşürecek. Açıkçası başkanların gitmemekte direnmesinin nedeni de zaman kazanıp, kendileri için “sıkıntılı” olan konuları bu dönemde çözmek olabilir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İran dönüşü uçakta gazetecilere “CHP’li belediye başkanlarından şikayetler var. Onların da gereği yapılacak”dedi. Tabii ki şikayet varsa gereği yapılır. Bu sözlerin hemen ardından CHP’li başkanlar “müfettiş kıskacı”na alındı. “Özel denetim” adı altında CHP’li bazı belediyelere gönderilen müfettişlerin şu anda yürüttüğü soruşturmanın her şeyi gizli… Onlar, CHP’li belediyelerin mal ve hizmet alımı yaptıkları şirketlerde bir yığılma, o şirketlerin FETÖ bağı olup olmadığını da inceliyor.

BAŞKANLARA OPERASYON

 AKP’li bazı başkanlar istifaya zorlanırken, benzer bir durumu, müfettiş raporlarını dayanak gösterip CHP’li başkanlara da uygulama hazırlığı var. Bunlar, seçim hazırlık çalışmasının da bir parçası. Bu süreçte CHP’li başkanlar kamuoyunda yıpratılacak. CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, “Belediyelere, AKP Genel Başkanı’nın talimatı üzerine müfettiş gönderildi. AKP’li başkanlara FETÖ operasyonu yapılacak. Muhalefet belediye başkanlarına da operasyon yaparak bir yerde dengeleme yapmak istiyorlar” görüşünde…