Medya Arkası (18.12.2017)

Medya Arkası (18.12.2017)
Köşe yazarlarının gündeminde ABD'de tutuklu bulunan Reza Zarrab davası ve Kudüs meselesi vardı. İşte günün öne çıkan yazıları:

Sakalsız erkek görünce bir sürü düşünceye giren kirli zihinli sapıklar / Ahmet Hakan / Hürriyet

KÜÇÜK SAĞ PARTİLERİN BAŞKANLARINA TAVSİYE

AK Parti’ye yüklenirken... Erdoğan’a laf ederken... Fazla sertleşmeyin.

Çünkü her an AK Parti’ye geçip bakan olabilirsiniz. Ve muhalefet partileri, sizin o eski sözlerinizi kürsülere taşır.

Siz de kendinizi bir tuhaf hissedersiniz.

Aman dikkat!

Yurtdışında ev alma kuyruğu / Can Ataklı / Korkusuz

Bİ SORALIM BAKALIM

O müfettiş arkadaşlar da kim? Hemen her gün en az iki kere konuşan ve bu konuşmaları da bütün televizyonlardan canlı olarak yayınlanan AKP Genel Başkanı Erdoğan belli ki CHP'nin başına daha çok iş açacak. Dakika başı CHP genel başkanına akıl almaz ağırlıkta hakaretler eden Erdoğan'ın “arkadaşları” da CHP'li belediyeleri darmadağın ediyor. “Arkadaşlar” tanımını bizzat AKP genel başkanı kullandı. Ataşehir belediye başkanının görevden alınmasını yüzündeki gülümsemeyi saklamaya gerek duymadan halka anlatan Erdoğan “Bakın arkadaşlar çalışmış başkanı görevden aldılar. Bunun arkası gelecek” dedi biliyorsunuz. Operasyonu “arkadaşlar” yapınca Erdoğan da bunun devam edeceğini biliyor elbette. Artık Türkiye'de yapılan yasa ve hukuk dışı işlerin saklanmasına bile gerek görülmüyor. Çünkü artık itiraz edilecek hiçbir yer kalmadı. İktidar da canı nasıl istiyorsa öyle gidiyor. Tabii gidiyor da Allah muhafaza başına bir şey gelmese bari! 

Demokratik dünyanın ürettiği teknolojiyi terk edelim mi? / Mehmet Ocaktan / Karar

Ancak kabul etmek gerekiyor ki, artık modern dünyada demokrasi dışı bir sistem arayışının ne teorik anlamda bir temeli, ne de reel dünya ile örtüşen bir gerçekliği bulunmamaktadır.

Şu ana kadar en şiddetli demokrasi karşıtlığı yapan kesimler dahil, İslam dünyasında hali hazırda yürürlükte olan adil bir hukuk sistemine dayalı, hak ve hürriyetlerin teminat altına alındığı bir yönetim modelini gösterme imkanları yoktur. İslam ülkelerinin hali ortada... Ayrıca itiraf etmek gerekiyor ki, şu anda demokrasi karşıtları dahil hepimiz Batılı demokrasilerin icat ettiği, ürettiği bilim ve teknolojiyi kullanmak dışında bir şansa sahip değiliz. Herhalde bugün hiçbirimiz, günlük hayatımızın vazgeçilmezleri arasına giren ve Batı’nın ürettiği teknolojik aygıtlardan vazgeçmek gibi bir niyet içinde değiliz.

Elbette bütün bunlar Müslümanların aciz olduğu ve asla bilim üretemeyecekleri anlamına gelmiyor. Yeter ki ilmi ve fikri çalışmaların temelini oluşturan özgür ve eleştirel düşüncenin önünü açan modern bir eğitim sistemini inşa edelim. Bu konuda Müslümanların 16. Yüzyıla kadar pozitif ve İslami ilimlerde, felsefede ve sanatta Batı ile kıyas kabul etmeyecek kadar ileri bir düzeyde olduğunu hatırlayalım yeter...

Türkiye ‘bölgeyi sakinleştirecek’ politika uygulayabilir mi? / Orhan Bursalı / Cumhuriyet

Dünya devine karşı Türkiye, akıllı, ama ikinci ve üçüncü ülkelere karşı da düzgün ve dürüst politikalarla bölgeyi “sakinleştirebilir”. 
Düne kadar Türkiye’yi yönetenler, Davutoğlu’nun “Oraları bizim Osmanlı’nın değil miydi?..” tezleri doğrultusunda, “hak iddia” eder bir pozisyon almıştı. 
Cumhurbaşkanı da “Şam’da Emevi Camii’nde namaz kılacağız” biçiminde üst perdeden bu emelleri dillendirmişti. 
Tam bir genişlemeci, başka ülkelere temelden saygısız ve hegemonyacı politika kısa sürdü ve baktılar ki, “Şam mam derken aslında bizim topraklar da elden gidecek”, gerçeklerle yüzleştiler.. 
Ne Emevi Camii kaldı, ne Şam hayali... 

Hakimden avukatlara “FETÖ ayarı” /  Zeynep Gürcanlı / Sözcü

ÖNCE KIZDI, SONRA ATİLLA İÇİN İYİ HABER SİNYALİ VERDİ

Ancak Berman, sert eleştirilerinden hemen sonra Mehmet Hakan Atilla için “umut ışığı” olabilecek sözler de sarf etti. Savunma, Atilla hakkındaki kanıtların “yeterli olmadığını” öne sürerek, bir de “yargılamanın düşürülmesi” için dilekçe vermişti. Berman, bu konudaki kararını jüri kararı sonrasına bırakacağını söyledi. Ancak bunu söylerken de, jüri ne karar verirse versin, hakimin davanın her aşamasında, hatta jüri kararından sonra bile bu konuda “hüküm yetkisi” olduğunu hatırlattı. Üstelik avukatların çok tepki gösterdikleri Hüseyin Korkmaz'ın ifadesinde Atilla'nın rüşvet almadığını söylemesinin de, aslında savunmanın lehine bir durum olduğuna vurgu yaptı. Hakim Berman'ın bu sözleri çok önemli. Salonda bu konuşmanın ardından hem gazeteciler, hem de avukatlar, “Berman, Atilla aleyhindeki delillerin zayıf olduğunu düşünüyor. Bunun işaretini verdi” yorumunu yaptı. Jüri kararı ne olursa olsun, Hakim Berman'ın bir sürpriz yaparak, yetkisini kullanıp “suçlu” bulunması halinde bile Atilla'yı salıverebileceğine -ancak bu durum ABD hukuk sisteminde çok az uygulanıyormuş- işaret olarak değerlendirildi. Belli ki Hakim Berman başta olmak üzere mahkemedeki herkes Türkiye'den mahkeme konusunda gelen tepkileri çok yakından izliyor. Mehmet Hakan Atilla, 90 yılla yargılanıyor. Kendi kaderini tayin edebilmek için herkesin “çok riskli” dediği ifade koltuğuna bile oturdu. Bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının, bir Türk bürokratının, en önemlisi bir insanın geleceği söz konusu… Başta yandaşlar olmak üzere herkesin yorum yaparken, haber yazarken bunu düşünmesi gerekiyor.

Türkiye'ye komplonun kesin delili ortaya çıktı / Serdar Turgut / Habertürk

Bu davayı izlerken aslında Amerikan devletinde çok daha büyük başka davaların hazırlığının yapılmakta olduğunu sunulan delillerden, savcıların kullandığı cümlelerden, çağrılan tanıkların tavırlarından anlamış durumdayım.

Aslında bunun var olduğunu Washington’daki bazı güvendiğim kaynaklar da bana söylemişlerdi ama dava sayesinde bunun ilk kez deliliyle mahkemede ortaya dökülmesine şahit oldum.

Amerika aslında “teröre yardım eden, hukukun işlemediği, dış politikasında tehlikeli oyunlar oynanan bir ülke” olduğu iddialarıyla ilerde Türkiye’ye davalar açmaya çalışacak ve Türkiye’yi daha da zorlayabilmek için kimi yaptırımlara yasal temel sağlamaya uğraşacak gibi görünüyor.

Amerika Türkiye’yi hedefine koymaya 2013 yılında çoktan karar vermiş bile, yani bu Trump’ın kararı değil bir devlet kararı.

Bir süre Ortadoğu politikalarında bir arada hareket eden Türkiye ve ABD bir aşamada ayrışmaya başlamışlar ve Amerikan devleti büyük ihtimalle bugün ortaya konulacak yeni ulusal güvenlik stratejisi doğrultusunda hareket etmemeye başlayan, yeni Ortadoğu planına uymayan Türkiye’yi hedefine koymuş. Washington bunun sorumlusu olarak Recep Tayyip Erdoğan’ı görüyor ve onu hedef alıyor.