Medya Arkası (19.08.2017)

Medya Arkası (19.08.2017)
Köşe yazarlarının gündeminde 'Kılıçdaroğlu'nun tutuklanması' tartışması vardı. İşte günün öne çıkan yazıları:

Madem Berlin’de hakimler var / Candaş Tolga Işık / Posta

11 vatandaşı Türkiye’de tutuklu yargılandığı için iki ülke ilişkilerini kopma noktasına getiren Almanya’yı tanıyalım.

FETÖ kumpaslarının mimarı savcı-hakim kılıklı teröristler nerede?

Almanya’da.

Bu senenin şubat ayında Türkiye’de kanlı eylemlere karıştıkları İçişleri Bakanlığı’nca belgeleriyle ortaya konan 143 PKK, DHKP-C ve TKP/ML üyesinin iade talebini kim reddetti?

Almanya.

İçerideki adamlarından kendilerine operasyon yapılacağını öğrenince soluğu yurt dışında alan FETÖ militanlarının ilk ve en güvendikleri liman neresi?

Almanya.

Halihazırda Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından terör eylemlerine karıştıkları delillerle ispat edilen ve bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım tarafından Almanya Başbakanı Merkel’e sunulan 4 bin 500 kişilik terörist listesine dair kılını kıpırdatmayan ülke hangisi?

Almanya.

PKK’nın üst düzey yöneticilerinin Kandil’den sonra dünyada kendilerini en güvende hissettikleri, sokaklarında cirit attıkları Avrupa ülkesi neresi?

Almanya.

248 insanımızın şehit olduğu 15 Temmuz darbe girişimin 1 numaralı ismi Adil Öksüz nerede?

Binlerce insanın hayatını karartan kumpas davaların başaktörleri Celal Kara, Zekeriya Öz nerede?

Almanya’da.

Kemal Kılıçdaroğlu hapse atılmalı! / Fatih Altaylı /  Habertürk

AK Parti politikalarını destekleyen gazetecilere bakarsanız, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hapse atılmalı.

Hatta o da yetmez.

Cumhuriyet Halk Partisi hakkında da kapatma davası açılmalı.

Bu dava açılırsa Anayasa Mahkemesi zaten Cumhuriyet Halk Partisi’ni kapatır.

Böyle söylüyorlar, böyle yazıyorlar.

AK Parti’nin de bu kanaatte olduğunu, bunu istediğini söylemek mümkün.

Ben de bu fikre katılıyorum.

Gerek Cumhuriyet Halk Partisi, gerekse Kılıçdaroğlu için bulunmaz bir nimet olacaktır bu durum.

Eğer Kılıçdaroğlu hapse atılır ve içeride yatarsa, siyasi geleceği açısından çok önemli bir avantaj elde edecektir.

Bir anda “baskı rejimi mağduru” mertebesine erişecek, kısa sürede “demokrasi kahramanı” payesini alacak, bir sonraki seçimler için çok önemli bir “mağduriyet” kozu elde edecek.

Demokrasi için mücadele etmiş, “dam”a düşmüş adam olacak.

Hele hele CHP hakkında bir kapatma davası açılırsa “ballı börek”, hatta “duble kaymaklı ekmek kadayıfı” gibi bir lezzet ortaya çıkacak, bir zamanların “mağdur” siyasetçilerinin, “mağrur” siyasetçi haline geldiği belgelenecek.

Açık söyleyeyim, Kılıçdaroğlu’nun tutuklanması, hapse atılması, mahkûm olması, en fazla Kılıçdaroğlu’na yarar.

En azından yarama ihtimali büyüktür.

Gerçi Kemal Bey, havalı yürüyüşünü siyasi bir başarıya “şimdilik” tahvil edemedi.

Hapse düşmesini edebilir, buradan bir mağdur edebiyatı çıkarabilir mi emin değilim.

Ama yine de şimdikinden daha iyi olacağı kesin gibi.

Türkiye’nin Irak ve Suriye’ye bakışı / Hakan Çelik / Posta

Şu anda Türk Silahlı Kuvvetleri Afrin veya başka bir noktadan Türkiye’ye yönelebilecek tehlike ve riskleri ortadan kaldırmak için bütün tedbirleri almış durumda.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu konuyla ilgili görüşünü “Bir gece ansızın gelebiliriz” diye özetlemişti. Bu tutum Ankara’nın saldırgan tutumu olarak değerlendirilemez. Türkiye burada bir işgal gücü olarak bulunma niyetinde değil. Doğrudan sınırlarını, vatandaşlarını, güvenliğini korumak için bir ülke ne yapıyorsa Türkiye de onu yapıyor.

PKK, kadın-çocuk demeden insanları katleden bir terör örgütü. Bugüne kadar farklı taktiklerle insanları ayaklandırmak ve Güneydoğu’yu ateşe vermek için yapmadıklarını bırakmadılar.

Türkiye’nin çözümü sağlamak için barış ve demokrasi yolunda çok önemli adımlar attığı dönemi PKK ağır silahlar edinip savaş hazırlığı yaparak geçirdi.

Türkiye’nin güvenliğini sağlayacak adımları atmaktan başka seçeneği yok. HDP gelecekte Türkiye siyasetinde önemli bir rol oynamayı istiyorsa PKK ile ilişkisi konusunda radikal bir karar almalı. Bir taraftan terör seviciliği yapıp diğer taraftan hiçbir şey yokmuş gibi davranmanın artık sokakta bir karşılığı yok. HDP bu vahim hatasıyla kendi tabanında yakaladığı güven ve sempatiyi de ciddi oranda yitirdi.

PKK hangi yöntemleri deneyecek? /  Serpil Çevikcan / Milliyet

- İstihbarat birimleri örgütün yeni eylem tarzlarını şöyle tespit ederek bütün birimleri uyardı: Örnekleri taze olan tünel kazarak patlayıcı madde yerleştirme, kanalizasyon altlarına patlayıcı madde yerleştirme, drone, model uçak gibi hava araçlarıyla saldırı, yeni nesil füze ve karadan havaya atılan füzeyle saldırı, bina-tesis ele geçirilmesi, dinamit türü patlayıcılarla eylem yapılması, kozmetik materyal kutularına patlayıcı yerleştirerek eylem yapılması, kırsal alanda görüntü almak için kullanılan fotokapanların patlayıcıyla tuzaklanarak eylem gerçekleştirilmesi.

- Örgütün hâlâ diri olduğunu göstermek amacıyla, şu yeni nesil eylem türlerine de yönelebileceğini saptadı ve önlemlerini aldı: Farklı yerlerde aynı anda gerçekleştirilecek ikiz ya da üçüz eylemlerle sansasyon yaratılması, aynı anda birkaç yere baskın tarzı eylemler, devlet büyüklerinin fotoğrafları ve Türk bayraklı kıyafetlerle eylem yapılması, Avrupa’dan gelen yabancı plakalı araçların eylemlerde kullanılması, asker, polis gibi kamu kurum ve kuruluşlarına çalışan ya da belediyelerde taşeron olarak görevli kişilerin resmi kıyafetleri giyilerek eylem yapılması.

TSK’da hâlâ kaç FETÖ’cü var? / Güngör Mengi / Vatan

Yine eski Genelkurmay Başkanı Necdet Özel “Ergenekon ve Balyoz’dan mağdur olan arkadaşlarım için üzüntüm büyük, yüreğim yanıyor” dediği konuşmada 15 Temmuz için “Eğer TSK’dan böyle bir hareket çıkmışsa hepimizin sorumluluğu var demektir. Sayın Cumhurbaşkanı ve ben özür diledik ama yetmez, hepimiz dilemeliyiz” sözlerini de söylemişti.

Orduyu yöneten kişiler, Genelkurmay başkanları, siyasi yöneticiler “devlet kurumlarına çalıntı sorularla giren, nasıl olmuşsa hiç fark edilmeden terfiler verilen, zamanında fark edilip ihraç edilerek yargı karşısına çıkarılmayan” terör örgütü mensuplarından sorumludur.

Zaten Özel de “sorumlu olduklarını” söylemiş.

Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ise, 2004 MGK’sındaki rapora, Balyoz sürecinde askerlerin detaylarıyla ve hatta isimler vererek yaptığı bilgilendirmelere rağmen “Kimse bu cemaatin darbeye cüret edeceğini tahmin edemedi” demişti.

Oysa ÇYDD’nin kurucusu rahmetli Türkan Saylan, daha 1999 yılında TV’de “Gülenciler’in devleti kuşattığını, asker, polis, vali, öğretmen olarak yayıldığını ve çok vahim bir durum olduğunu” anlatmış.

Onun gördüğünü, devletin, MİT’in görememesi ve Akar’ın 15 Temmuz’a kadar tahmin edememesi nasıl değerlendirilmeli?

TSK’da şu anda kaç FETÖ’cü var, Akar da sayıyı biliyor mu acaba?

Biliyorsa, aldığı önlemleri açıklamalıdır.

Tehdit / Şahin Mengü / Aydınlık

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu tehdit ediyor.

Tehdidin nedeni MİT TIR’ları davasında haksız ve hukusuz olarak mahkum olan Enis Berberoğlu’nun kendisini bulaştıracağı yönünde hapishaneden gönderdiği haberlermiş.

Enis Berberoğlu ile hiçbir samimiyetim yoktur, hatta Hürriyet gazetesi Genel Yayın yönetmeniyken yaptığımız bir telefon konuşması da çok sıcak geçmemişti.

Enis Berberoğlu’nun Kemal Kılıçdaroğlu’nu tehdit edeceğini aklımın kenarından bile geçirmem. Onu yakından tanıyanlar da benimle aynı düşüncede.

Ayrıca MİT TIR’ları haberinin yayınlanmasında suçlu kim? Bu sır kendisine ulaştırılan siyasetçi Enis Berberoğlu mu, Enis Berberoğlu’ndan bu haberi alıp yayınlayan gazeteci mi?

Demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla işlediği Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere’de “devlet sırlarını” ilk defa ortaya çıkaran suçludur. İlk defa bunu elde eden kişiden alan veya yayınlayan gazeteci suçlu olmaz.

Nitekim, “wikileaks.org”a bilgileri veren Julian Assange isimli bir hacker suçlandı. Dünyanın hiçbir uygar ülkesinde “wikileaks.org veya oradan “devlet sırlarını” alan kişiler ya da yayınlayan gazeteciler sorumlu olmadılar.