Medya Arkası (21.01.2018)

Medya Arkası (21.01.2018)
Köşe yazarlarının gündeminde Afrin'e düzenlenen "Zeytin Dalı Harekatı" vardı. İşte günün öne çıkan yazıları:

Afrin'de ABD taktiği / Fatih Altaylı / Habertürk

AFRİN harekâtı sonunda başladı.

Şaşırtıcı değil.

Beklenmeyen bir durum değil.

İki nedenle.

Türkiye’nin çıkarları böyle gerektirdiği için, güçlü liderler güç göstermeyi sevdiği için.

Ancak hakkını da vermek lazım, şimdilik çok akılcı bir şekilde ilerliyor “Afrin harekâtı”.

Türkiye kendi topraklarından toplarla ve yine kendi topraklarından havalanan jetlerle vuruyor Afrin’i.

Kara harekâtı ise Özgür Suriye Ordusu tarafından yapılıyor.

Yani Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kara gücü, komşu bir ülkenin topraklarına fiilen girmiş değil, fiilen çatışmaların içinde bulunmuyor.

Nasıl ki ABD bölgede elini ateşe sokmuyor ve maşa kullanıyorsa, Türkiye de kendi enstrümanlarını kullanıyor.

Bu doğru bir harekât modelidir.

Bundan sonra olabilecek muhtemel gelişmelere karşı alınmış akılcı bir önlemdir.

Bölgesel bir gücün uygulaması gereken yöntemdir.

Dünkü yazımda da uyardığım gibi, eğer bu harekâtın kara bölümünün içinde fiilen Türk askeri, Türk ordusu, dolayısıyla Türkiye doğrudan yer alsaydı, sonrasındaki gelişmeler Türkiye açısından “riskli” olabilirdi.

Ancak bu yöntemle risk minimize edilmiş, Türkiye elinin kaynayan kazanın ya da yanan ateşin içine sokmadan gerekeni yapma iradesini göstermiş oluyor.

Afrin’de ABD desteğini arkasında fazlaca bulamayacak olan PKK’lıların direnme gücü çok fazla olmayacaktır.

Ancak bir sonraki adım olacağı söylenen Münbiç’te işler biraz daha karışık.

Orada ABD destekli PKK karşısında ÖSO’nun ne yapacağı oldukça tartışmalı bir konu.

Yine de sadece Afrin’de elde edilecek bir başarı ve PKK’nın oradan sökülüp atılması bile önemli bir adım olacak.

Ama ortada yine “taş gibi” bir sorun var.

Afrin’i PKK’dan sonra kim yönetecek?

Eğer Suriye merkezi yönetimi, yani Esad burada hâkim olmazsa sorun bitmeyecek gibi duruyor.

Tam aksine Afrin sürekli bir savaşın meydanı, patlamayan bir çıbanbaşı olarak yanıbaşımızda hep duracak gibi görünüyor.

Muhalefetin çöküşü beni neden ilgilendiriyor? / Ahmet Hakan / Hürriyet

BİR okurumdan şöyle bir mesaj aldım:

“Sen niye muhalefetle uğraşıyorsun ki? Bırak çökerse çöksün. Sana ne kardeşim? Sen işine baksana”.

Hemen cevap yazdım bana bu mesajı yollayan okuruma.

Dedim ki:

Bak, dostum!

- Çökmüş bir muhalefet, kendini denetimsiz ve alternatifsiz gören bir iktidara yol açar.

- Kendini denetimsiz ve alternatifsiz gören bir iktidar, demokrasiden ışık hızıyla uzaklaşma eğilimi gösterir.

- Demokrasiden uzaklaşan bir iktidar, ülkeyi zora sokar ve işleri içinden çıkılmaz hale getirir.

- İşleri zora sokulmuş ve işleri içinden çıkılmaz hale gelen bir ülke, bir vatandaş olarak beni de perişan eder.

Konu beni işte bu açıdan ilgilendiriyor.

Hedeflerin vurulmasını canlı izlediler / Saygı Öztürk / Sözcü

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, haftalardır “Bir gece ansızın girebiliriz” diyordu. O gün geldi ve Hava Kuvvetlerimiz Afrin ve Tel Rıfat bölgelerine saldırdı. Hedefler birer birer “akıllı bombalarla” vuruldu. Bunun için ön hazırlıkların çok önceden başladığı anlaşıldı.

Uçaklarımıza hedeflerin verilmesi için yapılan çalışmalar çok önceden başlamıştı. Hava Kuvvetlerimiz, kendilerine mutlaka görev düşeceğini biliyordu. Çünkü, Hava Kuvvetleri kullanılmadan yapılacak bir harekatta kayıpların fazla olacağı değerlendiriliyordu. Bunun için Rusya ve Suriye’nin ikna edilmesi gerekiyordu. İşte, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Rusya’ya gitmişti. Oraya, Türkiye’nin kararlılığı bildirilmiş, hiçbir ülkenin toprağında gözümüzün olmadığı anlatılmıştı. Sonuçta, Rusya ve Suriye,uzun süreli olmamak kaydıyla hava harekatına gönülsüz de olsa “evet” demek durumunda kaldı.

İki ülke dört operasyon / Muharrem Sarıkaya / Habertürk

ABD ve Rusya dahil hiçbir ülke 2 farklı ülkede aynı anda 4 operasyon yapmadı; Türkiye hariç.

Türkiye’nin dün Afrin bölgesinde başlattığı “Zeytin Dalı Harekâtı”nın en önemli tarafı, böyle bir kabiliyeti de sergiliyor olması...

Birbiriyle bağlantılı şekilde Irak’ın kuzeyinde devam eden operasyona daha önce Suriye sahasında Fırat Kalkanı ve İdlib eklenmişti, dün itibarıyla buna Afrin’e yönelik Zeytin Dalı da eklendi.

Üstelik bu operasyonlar 15 Temmuz darbe girişimiyle büyük yara aldığı iddia edilen Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından müttefiklerinden herhangi bir destek görmeden tek başına yapılıyor.

Hem de bu coğrafyada hiç görülmedik bir ilki gerçekleştirip 72 uçakla 108 hedefi kısa sürede vurarak...

Bu da TSK’nın operasyonel bir ordu olmasının yanında, ne denli proaktif olduğunu da kanıtlamaya yeter.

Daha ilerisi, iki süper gücün yapamadığı 2 ülkede 4 operasyonu, onlara rağmen kendi kararıyla gerçekleştirdi.

Ve Afrin savaşı başladı! / Güngör Mengi / Vatan

Dün hem ABD ve Rusya genelkurmay başkanları telefon görüşmeleri yaptılar, hem de ABD Dışişleri Bakanı Tillerson ile Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu telefonda görüştü.

Eğer bu üç ülke arasında, Afrin ve Menbiç’le ilgili diplomatik çözümler üretilmezse bitmeyen ve maddi-manevi büyük kayıplara yol açan savaşlar başlayabilir.

Rusya ve ABD bu kentlerin alınmasında PKK’ya büyük destek verdiler. Kobani’den Batı’ya doğru alınan topraklarda yıllar süren destekleri gizli değildi. Hatta PKK-SDG’li teröristleri ABD Kobani’de eğitti. PKK’lılar sınırımızda eğitim gösterileri yaptılar.

Şu anda Afrin’de Rusya ile veya Menbiç’te ABD ile karşı karşıya gelmemizin Türkiye için, TSK için ne gibi sonuçlar vereceğini bilmiyoruz. Ülkeler bir kez savaşın içine girdiler mi, bu savaşın o ülkelerin bölünmesine neden olduğu Suriye ve Irak’ta yeterince görülmüştür.

Bu nedenle, her ne kadar Afrin artık “PKK koridorunun tamamlanması için son nokta” olsa da bu operasyonda fevri ve iç siyasete yönelik çıkışlar yerine son derece akılcı politikalar izlenmelidir.

Karşımızdaki ülkelerin diplomaside bile verdikleri sözü tutmadığını, TSK’yı Afrin’in içine çektikten sonra daha büyük tehlikelerle karşımıza çıkabileceklerini akıldan çıkarmayalım.

Rusya izin verirse... ABD hedefi için kullanışlı araçlar / Orhan Bursalı / Cumhuriyet

Rusya izin verirse, Ankara, Afrin’e girer, ABD ve NATO da büyük olasılıkla bunu yutmak zorunda kalır. Ama dosya, gelecekte bir hesaplaşma konusu olarak masa üzerinde kalır. Gelecekte hesaplaşma? Evet. ABD’nin öncelikli hedefi Türkiye değildir. Bunu sonraki yazımda işleyeceğim. Bu nedenle ABD, PKK-PYD’yi destekleme politikasından sapmadan, ama Türkiye ile bağları koparmadan adım adım ilerleyecektir. Afrin’i bile şimdilik göz ardı edebilir. 
İktidarlar, stratejik öncelikler değişirse, durum da değişir.
Üçüncüsü: ABD’nin Ortadoğu planlarının ve buradaki hesaplaşmalarının henüz ortasındayız. ABD’nin hedefi İran; tüm buradaki yapılaşmasını orta vadeli olarak kotarıyor. PKK/PYD’yi bu politikanın, bu hedefinin iyi bir aleti olarak biçimlendirdi. Bölgede, PKK/PYD güçlerinden daha iyi bir askeri güç bulamaz.