Medya Arkası (21.05.2018)

Medya Arkası (21.05.2018)
Köşe yazarlarının gündeminde 24 Haziran seçimleri vardı. İşte günün öne çıkan yazıları:

Üç maddede iktidar neden bocalıyor? / Ahmet Hakan / Hürriyet

- MADDE BİR: Karşılarındaki muhalefet, biraz değişmiş gibi... Birkaç marjinal gerzek hariç muhalefet adına konuşan hiç kimse, “biz ve onlar” siyasetine münasip kaçacak bir tutum almıyor. Bu da iktidarda bir bocalamaya yol açıyor.

- MADDE İKİ: Eskiden argüman bulmakta, argüman üretmekte üstlerine yoktu... Argümana boğarlardı ortalığı... Muhalefeti de ortaya attıkları argümanlarla uğraştırırlardı. Şimdi ise “argümansız kaldım anne” der gibiler. Bocalamanın bir nedeni de bu.

- MADDE ÜÇ: Tartıştırmayı bir tarafa bırakıp tartışmaya başladılar. Hücumu bir tarafa bırakıp savunmaya geçtiler. Umut vermek yerine mevcudu korumaya odaklandılar. İyimserlik aşılamak yerine korku pompalar gibi bir halleri var. İşte bu nedenle de bocalıyorlar.

Meclis’in vicdanı rahat mi? / Mehmet Tezkan / Milliyet

Adına ne derlerse desinler biz bu seçimde ( birinci turda veya ikinci turda ) başkan  seçeceğiz..
İktidar cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi  diye yumuşatmaya çalışıyor ama literatürde böyle bir rejim yok..
/* */Resmen başkanlık rejimine geçiyoruz..

- Cumhur ittifakının adayı da kazansa geçiyoruz..

- Millet ittifakının adayı da kazansa geçiyoruz..

- Başkanlık sistemini isteyen de kazansa ( Erdoğan) geçiyoruz..

- Başkanlık sistemine karşı olan da kazansa ( muhalefet partilerinin adayları) geçiyoruz..

Kaçınılmaz..

Çünkü Anayasa değişti..

Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen hafta Londra’da Bloomberg televizyonuna verdiği demeçte yeni sistemin adını koydu..

Faizlerle ilgili bir soruyu yanıtlarken dedi ki; Merkez Bankası’nın başkanın sinyallerini bir kenara koyacak hali yok..

Başkan sözcüğünü telaffuz etti..

Rejimin adını koydu..

***

Peki seçtiğimiz başkan ülkeyi nasıl yönetecek?

Hangi yasalara dayanarak yönetecek?

Hangi yasaların verdiği yetkiyle görevini icra edecek?

Yetkilerinin sınırı ne olacak?

Bilen var mı?

Yok!

Şunun şurasında bir ay var; yeni rejimin yasaları
ortada yok..

AK Parti’de bir telaş var / Fehmi Koru / www.fehmikoru.com 

Elbette favori olarak girilen seçimlerden yenik çıkmak da mümkün. Bizim yakın siyasi tarihimizde bunun birden fazla çarpıcı örneği vardır. En çarpıcısı, anketlerin ve gazete manşetlerinin günler öncesinden galip çıktığını ilan ettiği Bedrettin Dalan’ın İstanbul belediye başkanlığını kaybetmesidir (1989).

Favori bilinen partilerin seçimi kaybetmesiyle iktidar değişiklikleri yaşandığı da olmuştur. Bunun en bilineni de, aynı zamanda CHP il başkanı da olan İstanbul’un vali ve belediye başkanı Fahrettin Kerim Gökay’ın CHP İstanbul mitingindeki muazzam kalabalığı göstererek ‘‘İşte Paşam İstanbul’’ diye övündüğü İsmet İnönü’nün 14 Mayıs 1950 seçiminde büyük hayal kırıklığı yaşayarak seçimi kaybetmesidir.

Seçmenin sürpriz yapma alışkanlığı başka demokrasilerde de varlığını çokça hissettirmiştir.

Ertesi gün İsrail’in hayatında ne değişti / Mustafa Karaalioğlu / Karar

Kudüs meselesi cümle İslam coğrafyası için böyledir. Gerçekçi ve mesai gerektiren bir politika izlenmek yerine, yüksek beklentilerin, güçlü sembollerin eşliğinde bugün yaşanan trajediye varılmıştır. Çıkabilecek en yüksek sesin çıktığı İslam İşbirliği Teşkilatı’nın ortak bildirisi de en nihayet caydırıcı bir öneri zikretmemektedir. Bugünden itibaren İsrail devletinin ekonomik, askeri ve siyasi olarak kaybı veya ilave riski görülmemektedir. Sözgelimi, İsrail Şekeli değer kaybetmemiştir veya herhangi bir uluslararası finans kurumu katliamdan dolayı bu ülkeye yönelik yaptırım düşünmek şöyle dursun, takipte olduklarına dair bir açıklama bile yapmamıştır. Hatta, bırakın dünyadan örnek aramayı, İİT’ye üye hiçbir ülke bildiri sonrasında İsrail’le yapılmış küçük de bir ekonomik bağlantısını iptal etmemiştir. Ne turist gönderen yasak koymuştur, ne de turist bekleyenler İsraillilere kapıyı kapatmıştır. Kudüs’ü başkent ilan etti diye İsrail devletinin enerji tedarikinde de bir problem yaşamamıştır. 

İsrail böyleyken, Büyükelçiliği açarak İslam dünyasına bu yüzyıldaki en büyük onursuzluğu yaşatan ABD’ye yan gözle bile bakılmayacağını söylemeye gerek var mı?

İşte gerçek denilen şey böyle çarpıcıdır. Yapamayacağını söylemeyeceksin… 

Seçim sürprizi Kandil mi? / Zeynep Gürcanlı / Sözcü

Arap medyasında bugünlerde en çok sorulan soru şu; Acaba AKP ve MHP cephesinin, 2019'daki seçimleri erkene alma kararının ardında, TSK'nın Kuzey Irak'ta sessiz sedasız ve başarıyla yürüttüğü bu operasyon da etkili oldu mu? Acaba Türkiye'deki seçimlerden hemen önce Kandil'de Türk Bayrağı'nın dalgalandığı bir fotoğraf görmemiz mümkün olur mu?

Sadece 164 trilyon değil, savaş harcamaları da arttı / Orhan Bursalı / Cumhuriyet

Güvensiz bir dünyada yaşıyoruz, ne olacağı belli değil, savaşa hazır olalım düşüncesi, komşularla sorunlar, bölgesel krizler ve savaşlar, dünya hegemonya rekabeti, ekonomik zorlukların doğurduğu sorunlar, hükümetlerin kendi halklarına karşı da silahlanmaları, gelecek konusunda belirsizlikler... Daha pek çok neden silah harcamalarını artırıyor. 
Türkiye’nin dünya toplam silahlanmasındaki payını vereyim: Yüzde 1. 
Dünya aynı dünya. Küreselleşme ülkeleri yakınlaştırdı derken, büyük gelir farklılıkları ve bölgesel savaşlar dünyada kitlesel göçleri de teşvik ediyor ve güvensizlik büyüyor. 
Aklımdaki; dünyadaki toplam 164 trilyon borç ne olacak acaba, silahlanmanın artışı ile bu borç arasında bir ilişki var mı? 
Şu kadarını söyleyeyim, dünyada borç oranı - miktarı, silahlanmadan katbekat hızlı artıyor.