Medya Arkası (22.08.2017)

Medya Arkası (22.08.2017)
Köşe yazarlarının gündeminde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Hükümet'e yakın medya organlarına çıkışı vardı. İşte günün öne çıkan yazıları:

Hadi, bundan sonra böğür de görelim / Ahmet Hakan / Hürriyet

TEHDİT ettin... Şantaj yaptın... Parmak salladın... Racon kestin...

Ve böğürüp, böğürüp durdun.

Ne oldu sonunda?

Ne olacak?

Reis, çıktı meydana...

“Hop birader! Burada raconu ben keserim! Sen çekil bakayım kenara... Sen kimsin?” diyerek...

Hem senin hem de senin gibilerin suratına nakşetti mübarek Osmanlı tokadını.

Hani “Ben serçe parmağımla bilmem ne yaparım” falan diyordun ya...

Şimdi al o serçe parmağını da depresif bir şekilde emmeye başla!

Hani “Ben gazetelerden, televizyonlardan adam attırırım” falan diye kostaklanıyordun ya...

Hadi şimdi de geriye doğru kostaklan da görelim.

Hani “Devlet benim, ben devletim” falan diye alayına gider yapıyordun ya...

Şimdi git duvarlara yap giderlerini...

Hani “Savcılar elimin altında” falan diye çalım satıyordun ya...

Artık sadece Reis’in Osmanlı tokadı var suratının üstünde.

Hadi uza şimdi.

Menderes’in yapamadığını yaptı / Can Ataklı / Korkusuz

Medyanın bazı tanınmış tetikçileri her zamanki tehdit ve şantajlarının dozunu biraz kaçırınca Tayyip Erdoğan “Raconu ben keserim benim adıma konuşanlara bakmayın” dedi. Devletin nasıl yönetildiğine bakar mısınız? Ağzı, vicdanı, ahlakı bozuk bir güruh her gün etrafa bulaşıyor, herkesi tehdit ediyor, şantajlar yapıyor kimse ağzını açamıyor tam tersine bu tetikçilerin parmağını salladığı kişilerin başına mutlaka bir şey geliyor. Bu tetikçiler açıkça ülkeyi yöneten o tek kişi adına konuştuklarını söylüyorlar ve “Arkamızda o var, sıkıysa gelin bakalım” diye bir tafra yapıyorlar. O kişi yine aldırmıyor, bu tetikçilere hiçbir şey yapmıyor, isimlerini bile anmadan “benim adıma racon kesmesinler” diyor. İyi de bu tetikçiler son birkaç yıldır hep bu havadalar. Parmaklarını sallayarak kim bilir kaç kişinin hayatıyla oynadılar. İşsiz kalmasına, hapse girmesine, soruşturmalara uğramasına neden oldular. Erdoğan bütün bunlar yaşanırken hiç müdahale etmedi. Herkes de emrin Erdoğan'dan geldiğini düşünerek tetikçilerin istediklerini aynen yerine getirdi. O halde Erdoğan'ın bir açıklama daha yapması ve şunu demesi gerek; “Eyy tetikçilerin şerrinden korkup da yazarlarını, gazetecilerini kapı önüne koyan patronlar, gazetecileri hapse atan hakimler savcılar, bilin ki benim bunlardan haberim de yoktu onayım da. Yaptığınız hatalı işlemleri hemen geri alın

Kendini gizleyen FETÖ’cüler! / Güngör Mengi / Vatan

Sayısız önemli olay yaşanıyor, seller-depremler geçiyor ama her gün tartışılmasına ara verilmeyen tek konu var; 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi.

Son tartışmalardan biri “Adil Öksüz Almanya’da mı? FETÖ’cüler neden iade edilmiyor” idi.

Tamam, Avrupa ülkelerinin FETÖ’cüleri iade etmemesi konusunda kızmakta haklıyız ama bundan önce örneğin “Adil Öksüz yakalanmışken ve onunla birlikte yakalananlar tutuklu iken, çevresi yüzlerce güvenlik elemanı ile doluyken, kendisi nasıl serbest kalabildi” sorusunun cevabı bulunmalıdır.

Balyoz-Ergenekon davalarında yüzlerce masum insanın onuruyla-hayatıyla oynayan, onlarla birlikte tüm toplumun yaşamını esir alan savcı Zekeriya Öz, yanında savcı Celal Kara ile “haklarında yakalama kararı çıkmadan 12 saat önce” nasıl yurt dışına kaçabildi sorusu cevaplanmalıdır.

O gecenin tanıkları gönderiliyor mu? / Saygı Öztürk / Sözcü

15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı gece canla-başla mücadele ettiği bilinen bazı isimler, son dönemde birer-ikişer görevlerinden alınıyor. Yani o gecenin tanıkları, darbe girişiminin önlenmesi için çaba gösteren, emir verenler siliniyor. Bu durum Emniyet, Silahlı Kuvvetler ve yargıda daha belirgin bir biçimde görülüyor.

Toplum ne olduğunu alamaya çalışırken, aynı saatlerde birileri görev başındaydı. Ankara Adliyesi’nden başlaşalım. Başsavcı Harun Kodalak, Başsavcıvekilleri Necip Cem İşçimen, Hakan Pektaş’ın yanı sıra Yücel Erkman da adliyeye ilk giden isimlerdi. Darbe girişiminin üzerinden bir yıl bile geçmeden Kodalak, İşçimen ve Pektaş, bulundukları konumdan daha geri sayılan Yargıtay Cumhuriyet Savcılıkları’na verildi. Kodalak daha sonra Yargıtay üyeliğine seçildi. O gece televizyona bağlanıp, darbeyle mücadele ettiklerini açıklayan isimlerin görevden alınmaları bu çalışmaları bilenler tarafından yadırganmıştı ama bu daha başlangıçtı.

GENEL MÜDÜRÜN GİDİŞİ

Dönemin Emniyet Genel Müdürü Celalettin Lekesiz, darbe girişiminin yaşandığı saatte Cumhurbaşkanı, Başbakan, İçişleri Bakanı’na da ulaşamadı. 81 il emniyet müdürlüğüne telsizle “Teslim olmayın, askerin çıkmasını engelleyin” emrini verdi. Darbe girişimi başarılı olsaydı, bugün yargılananların başında Lekesiz olacaktı. O gecenin hikayesinin yazıldığı Emniyet’in bastırdığı kitapta, Lekesiz’in bırakın fotoğrafını adı bile geçmiyor.

Ankara Emniyet Müdürü Mahmut Karaaslan, 15 Temmuz gecesinde Ankara’da görev yapıyordu. Terörle mücadelede başarılı bir isim olarak biliniyor. O gecenin önemli isimlerinden Karaaslan ne oldu da birden emeklilik dilekçesi verdi. Sebebi şu: Merkeze alınacağını öğrendi, hemen emeklilik dilekçesi verdi. Ancak bu olayın perde arkası daha tam aralanmış değil.

Hadsizlik üzerine!.. / Ümit Zileli / Korkusuz

AKP Genel Başkanı bir açıldı, pir açıldı…

Hiddetinden, hedefinden ne içerde ne de dışarda olanlar kurtulabiliyor… Biliyorsunuz; Almanya ile son sıralarda deyim yerindeyse birbirimize girmiş durumdayız… İş o dereceye geldi ki; Erdoğan, Almanya’da yaşayan Türklere “Türk Düşmanı partilere, Merkel’in Hıristiyan Demokrat Partisi’ne, Yeşillere ve Sosyal Demokrat Parti’ye oy vermeyin” çağrısında bulundu!..

Geriye kim kalıyor acaba diye baktım; ya aşırı sağ, ırkçı, kafatasçı partiler ya da Sosyal Demokratların solunda kalan Komünist Parti ve benzerleri!.. Neyse, AKP Genel Başkanı, önceki gün de Merkel’e “Almanya’nın başındaki hanımefendi” sıfatını yakıştırdıktan sonra Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’e de şöyle seslendi:

-Bir dışişleri bakanları var ki evlere şenlik. Haddini bilmiyor. Haddini bil. Yaşın kaç senin?..

Merak bu ya baktım; Alman Dışişleri Bakanı Gabriel 58 yaşında… Göttingen Üniversitesi’nden dereceyle mezun. Siyaset Felsefesi dahil 4 ayrı doktorası, yayınlanmış 100’den fazla makalesi var. Almancanın dışında iki dili daha anadili gibi konuşuyor. Klasik müzik aşığı, keman çalıyor. Güzel havalarda bakanlığa bisikletiyle gidiyor. Market alışverişini Berlin’deyse kendisi, değilse eşi yapıyor. Yurtdışı gezilerine Lufthansa’nın tarifeli seferleriyle, Almanya içinde ise hızlı trenle çıkıyor…

Gerçekten böylelerinde hadsizlik had safhadadır, ne söylesen anlamaz… Hadsiz işte!.

Askerde yeni düzen atamaları / Muharrem Sarıkaya / Habertürk

KORG. AKSAKALLI SORUSU

Benzer durum Özel Kuvvetler için de geçerli...

Korg. Zekai Aksakallı, 2. Kolordu Komutanlığı’na gönderilirken, yerine 2. Özel Kuvvet Tugay Komutanı Tuğg. Ahmet Ercan Çorbacı atandı.

Tuğg. Çorbacı, 2014’te general oldu; tümgeneral rütbesindeki Özel Kuvvetler’i tuğgeneral rütbesiyle yönetecek.

Askerde altın iki üst makama komuta edebilme hakkı mevcut; sorun yok; ancak nasbı kendinden önce olanların önüne geçti...

Korg. Aksakallı’nın neden gönderildiği sorusuna gelirsek...

Başka neden aranmasın, farklı söz üretilmesin; gecesini gündüzüne katan, Güneydoğu’dan El Bab’a, Başika’dan Çobanbey’e kadar uğraş verenlere haksızlık olur...Neden açık; 15 Temmuz darbe girişiminin başlamadan önlenebileceği konusunda komuta kademesiyle arasında yaşanan ayrılık.

Cumhurbaşkanı’nın da dün söylediği gibi, “ilgili birimler” istedi, ikinci kolorduya yollandı...