Medya Arkası (25.09.2017)

Medya Arkası (25.09.2017)
Köşe yazarlarının gündeminde Peşmerge başı Barzani'nin sözde bağımsız 'Kürdistan' referandumu vardı. İşte günün öne çıkan yazıları:

Bizim karatımız mı düştü onunki mi yükseldi? / Can Ataklı / Korkusuz

Hatırlayacaksınız Irak'ın Başbakanı, AKP Genel Başkanı Erdoğan'ı ne çok kızdırmıştı. Erdoğan esip gürlemişti Irak Başbakanı'na karşı. Irak Başbakanı İbadi geçen yıl ekim ayında Türk askerinin Başika'dan çekilmesini istemişti. İşte bu talep AKP Genel Başkanı'nı çileden çıkarmıştı. Açmış ağzını yummuş gözünü ve şunları söylemişti; “Sen benim muhatabım değilsin, karatımda değilsin, kalitemde değilsin. Biz bildiğimizi okuyacağız. Kim bu, Irak'ın Başbakanı… Önce haddini bil. Şu anda kendileri Başika üssünü kurmamız için bizlere talepleri var. Bunların canlı kayıtları var. Bunlar televizyonlarda yayımlanacak. Şimdi diyor ki Başika'dan çekilin. Türkiye'nin ordusu sizden talimat almaz.” Aradan bir yıl geçti. Barzani bağımsızlık için referandum yapıyor. AKP Genel Başkanı bu kez Barzani'ye öfkeli. “Irak'ın toprak bütünlüğü” diyor, bunun bozulması halinde çatışma çıkacağını söylüyor ve en önemlisi “Irak hükümetiyle koordineli çalıştığımızı” bildiriyor. Bunlar normal tabii de insan merak etmeden duramıyor. Bir yıl önce “muhatabımız olmayan” İbadi şimdi nasıl oldu da muhatap haline geldi? Onun karatı mı yükseldi yoksa bizim karatımız mı düştü? İnsanın kafası karışıyor. 

Darbeyi önleyen asker kahramanlar / Mehmet Tezkan / Milliyet

Fethullahçı çete mağduru emekli general Ahmet Yavuz’un kitabını okudum..

Kitabın adı; İleri demokrasi hayalinden darbe gerçeğine..

Vesayet Savaşları..

Yavuz Paşa kitabın sonlarına doğru darbe girişiminde askeri cephede yaşananlara da değiniyor..

Altını çizdim notunu aldım..

Dün sabah Sözcü Gazetesi’nde Emin Özgönül’ün haberini gördüm..

Yüksek Askeri Şura kararlarından bir ay sonra 3 general, 19 albay emekli edilmiş..  Özgönül, iki albayın öyküsünü yazmış.. İçlerinden biri FETÖ mağduruymuş.. Diğeri Jandarma Genel Komutanlığı’nı darbecilerin elinden kurtarmak için çarpışan albaymış..  

Rehin düşmüş.. İnfaz edilecekken darbecinin silahı tutukluk yapınca kurtulmuş..

Kara Kuvvetleri Komutanı Güler, ‘Cesaret ve Feragat Madalyası’ verilmesini istemiş..

Verilmemiş..

Emekli edilmiş!..

Dönelim Yavuz Paşa’nın kitabına..

Darbenin önlenmesinde herkesin payı var ama vatansever Atatürkçü subayların çok büyük payı var..

Demiş ve örnekler vermiş..

“İstanbul’u kana bulayacak tankların ve zırhlı araçların çıkmasını 2. ve 5. Kolordu komutanları önledi. Maltepe’deki 2. Zırhlı Tugay ve Topkule’deki 66. Mknz. tugayda tank ve zırhlı araçların kışla dışına çıkmasını önleyenlerin o gece yaptıklarını kimse bilmiyor.”

Ege Ordusu da..

Veya diğer kentlerde..

FETÖ’cü çetenin darbesini önleyen çok sayıda subay var..

Şehit olan..

Gazi olan..

Yavuz Paşa kitabına şu satırları düşmüş..

“Daha bunun gibi birçok olay var, yerinde müdahale var. Ancak bilinsin ve yayılsın istenmiyor. Darbeyi halk önledi mitinin sakatlanmasını istemiyorlar. TSK da bunları anlatacak durumda değil.

Kuşkusuz darbenin tek kahramanı astsubay Ömer Halisdemir değil..

Öteki kahramanlardan neden söz edilmiyor?

Tankların çıkmasını engelleyenlerden..

Helikopterlerin kalkmasının önüne geçenlerden..

FETÖ’cü çeteyle çatışanlardan..

Uçaklarını kaptırmayanlardan..

Neden?

15 Temmuz’un asker kahramanları kimler?

Barzani’ye karşı elimizde ne var? / Zeynep Gürcanlı / Sözcü 

Şu tespiti yapmadan yazıya başlamak olmaz; Irak'ta Mesud Barzani'yi “bağımsızlık referandumu” yapmaya kalkacak kadar güçlendiren unsurların başında, AKP hükümetinin izlediği yanlış politikalar geliyor. Devleti devlet yapan, ordusu, bayrağı, toprağı, ekonomisidir; Türkiye'deki AKP iktidarı, Barzani'nin bu unsurları “tamamlayabilmesi” için adeta seferber olmadı mı? Hepimizin hafızasında; Barzani, Ankara'ya geldiğinde “devlet başkanı” gibi muamele görmedi mi? Ankara ve İstanbul'da göndere, Barzani'nin kendi kontrolündeki bölgenin bayrağı olarak kullandığı “Ala renk” çekilmedi mi? Iraklı Kürtlerin Bağdat ile girdiği petrol anlaşmazlığında, AKP hükümeti Barzani'nin yanında durmadı mı? Yandaş şirketler Barzani'nin kontrol ettiği bölgede petrol çıkarma/taşıma işine sokulup, zengin edilmedi mi? Barzani'nin peşmergeleri, üstelik bir 29 Ekim günü, Türkiye topraklarından törenlerle, Türk güvenlik güçlerinin eskortluğunda geçirilmedi mi? Bütün bunları yapan AKP'liler, şimdi çıkmış “referandum olursa, askeri müdahale yolu açılabilir” diyorlar. Dostlar alışverişte görsün; inanmak isteyenler, elbette inanabilir. Ancak AKP'nin yanlış politikalarına rağmen, Türkiye hâlâ büyük devlet; Barzani'nin “bağımsızlık” ısrarına karşılık alabileceği önlemler hâlâ var. İşte bunlardan birkaçı; – Atılabilecek ilk adım diplomatik adım olur; Türkiye'nin Erbil Başkonsolosluğu kapatılabilir ya da çalışmaları sınırlandırılabilir. – İkinci adım, Türkiye'nin uzun süredir peşmergeye verdiği askeri eğitimin sonlandırılması olabilir. – Barzani'nin ekonomik olarak sıkıştırılması için Habur Sınır Kapısı'ndan geçişlerin önce sınırlanması, belki de kapının tümden kapatılması söz konusu olabilir. Yine aynı bölgeye geçiş için kullanılan Derecik, Gülyazı ve Üzümlü sınır kapılarında önlemler artırılabilir.

İşleri güçleri kızlar ve kızların giydiği pantolonlar / Ahmet Hakan / Hürriyet

ŞU SORULAR HEP PEŞİNDEN GELECEK KADİR ABİ
- NEDEN istifa ettin?

- Neden istifa nedenini açıklamıyorsun?

- Kimlerle anlaşmazlık yaşadın? Anlaşmazlık konusu ne?

- Konunun FETÖ’den içeri düşüp çıkan damadınla bir ilgisi var mı?

- Halkın oylarıyla seçilmiş bir başkanın, istifasının nedenini halka açıklamaması çok tuhaf değil mi?

Kaç hata bir ihanet eder / Nedim Şener / Posta 

‘Yorgun değilim’ mesajı 

Hatta FETÖ’nün darbe girişiminde bulunduğu 15 Temmuz gecesi büyük çoğunluğu AKP’li seçmenden oluşan halk, tank ve F16’lara direnirken, partinin bilinen üst düzey isimlerinin hatta bazı milletvekilleri ile bakanların ortalıkta görünmemesi hep eleştiri aldı. Anadolu’ya gidin, halkla konuşun, canını ortaya koyanlarla, hesap kitap yapıp “araziye uyanlar” isim isim biliniyor.

Basına yansıyan bilgilere göre Erdoğan da bunu çok iyi biliyor; parti içinde bu tür hesap yapmış olanlar için “metal yorgunluğu” ifadesini kullanıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kadir Topbaş, Erdoğan’ın bu sözüne karşılık olsa gerek, “Yorgun değilim hiç yorgun olmadım” diyerek istifa etti.

Topbaş’ın istifasını, “Herkesin Kadir abisi” olacağım diye İBB içinde FETÖ ile mücadeledeki yetersizliğini 15 Temmuz’daki tavrına bağlayan çok. Topbaş 15 Temmuz’da ABD’de idi ve yönettiği şehre ancak üç gün sonra dönmüştü. Bu unutulmadı.

Bu eksikliğini darbe sonrası “Hainler mezarlığı” kurarak kapatmaya çalışsa da hataları unutulmamış anlaşılan. Kendi deyimiyle “Adam yerine konulmamayı” başka türlü anlamak mümkün değil.

Benim aklımda “Hata ile ihaneti karıştırmamak lazım” sözü kaldı. İstifanın tüm şifresi bu bence. Ama kaç hata bir ihanet eder onu hesaplayamadım.

Ortaöğretimi ve TEOG’u ne yapmalı? / Ömer Dinçer / Habertürk

Adı ne olursa olsun, ortaöğretime geçiş sınavları kaldırılmalıdır. Ama önce ortaöğretim sisteminin yeniden yapılandırılması şart.

Okullar arasındaki kalite farkını kaldırmadan ve eğitimin kalitesi ulusal çapta yaygınlaştırılmadan sınavı kaldırmak, mevcut durumdan daha büyük sorunların kaynağı olacaktır.

Yeniden yapılandırmanın iki temel amacı olmalıdır: Okullar arasındaki dikey ve yatay kalite farklarını ortadan kaldırmak ve fırsat eşitliği sağlamak. Bunun için;

- Öncelikle tüm dünyada olduğu gibi ortaöğretim kurumları “akademik lise” ve “meslek lisesi” olarak iki türe indirgenmelidir. Belki ülkemizin özel durumu ve geçmiş tercih ve tecrübeleri dikkate alınarak “imam hatip liseleri” üçüncü bir tür olarak korunabilir.

- Lise ve meslek liselerinin dersleri, kazanımları, toplam ders saatleri uluslararası standartlara uygun hale getirilmelidir.

- Daha sonra ise tüm akademik liselerde öğrenciler, ortaokul ile lise 1’inci sınıftaki başarısı, temel yetenekleri ve tercihleri dikkate alınarak lise 2’nci sınıftan itibaren ortak dersler yanında fen, sosyal bilimler, güzel sanatlar, spor vs. gibi programlardan birini seçebilir. Böylece, mesela fen lisesi (veya farklı) programı almak isteyen öğrenci, kendi okulunda seçtiği programı alma imkânı bulacaktır.

- Eğitim kalitesinin yaygınlaştırılması ve fırsat eşitliğini sağlamak için, özellikle seçenek dersleri için iyi eğitilmiş öğretmenlere, yeterli dersliğe ihtiyaç var.

- Her halükârda ortaöğretimde tekli eğitime geçmek gerekir.

- Geleneği olan başarılı okullar ile kapasitesinin çok üstünde talebi olan sınırlı sayıdaki okulun kayıt ve kabulü için, seçme ve yerleştirmeye yönelik yeni düzenlemeler yapılması gerekebilir.