Medya Arkası (26.08.2016)

Medya Arkası (26.08.2016)
Köşe yazarlarının bugünkü gündeminde Chp lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırı, Fırat Kalkanı Operasyonu ve bugün açılacak olan Üçüncü köprü (Yavuz Sultan Selim) vardı.

O asker teröristi fark etmeseydi? / Mehmet Tezkan / Milliyet

Soru şu; astsubay roketatarlı PKK’lı teröristi fark etmeseydi ne olurdu?
Düşünmek bile insanı korkutuyor değil mi?
O korkutucu şeyler olsun diye o teröristler oradaydı.. 
O korkutucu şeyler olsun diye CHP liderine suikast planlandı..
Çünkü o roket sadece CHP liderinin aracını vurmayacaktı..
Türkiye’yi vuracaktı..
Türkiye başka bir kaosun içine sürüklenecekti..

15 Temmuz darbe girişiminden veya iç savaş çıkarma kalkışmasından sonra  söylenen şuydu..
Tehlike geçmedi..
Siyasi cinayetler başlayabilir.. Suikastlar olabilir..
Kargaşanın, kaos yaratmak isteyenler çıkabilir..
Söylenen oldu.. 
Dün Artvin’de denemesi yapıldı..  Astsubayın dikkati Türkiye’yi korudu..

Türkiye’nin fotoğrafı zaten iyi değil.. Nereye baksanız vahim bir tablo çıkıyor..
FETÖ  devleti delik deşik etti..
PKK  barikatlar kurup hendekler açıp şehir savaşını başlatarak Güneydoğu’yu yerle bir etti.. Mahalleleri oturamaz hale getirdi..  Sokakları moloz yığınına çevirdi..
IŞİD  canlı bombalarıyla katliam yapıyor..
Böyle bir ortamda..
O terörist roketi ateşleseydi?
Neler olurdu?
Türkiye dibe vururdu.. Türkiye karanlık tünele girerdi..
15 Temmuz iç savaş çıkarma provasıysa dün ikinci 15  Temmuz’un kıyısından döndük..
 
Dünkü saldırı girişimi bize şunu gösterdi..
Ana muhalefet lideri de Başbakan gibi korunmalı.. Hatta Meclis’te bulunan öteki partilerin liderleri de..
Dün Ana Muhalefet Lideri değil de Başbakan Artvin’e gitseydi ne tür önlemler alınacaktı?
Güvenliği nasıl sağlanacaktı?
Kaç polis kaç jandarma koruyacaktı?
Helikopter destekli yol kontrollü yapılacak mıydı? Güvenliğe çok daha fazla önem verilecek miydi? 
Cevap evetse..
Soru şu.. 
Kılıçdaroğlu için 
neden aynı önlemler alınmadı?
 Başbakan tabii çok önemli ama Ana Muhalefet Partisi Lideri de çok önemli..
Kılıçdaroğlu’na da Türkiye’ye de geçmiş olsun..

Kılıçdaroğlu’na saldırı, Suriye ve terör! / Güngör Mengi / Vatan
Dün Ana Muhalefet Partisi Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun konvoyu Artvin’in Şavşat ilçesi yakınlarında teröristlerin silahlı saldırısına uğradı.

Öndeki güvenlik aracının dikkati sayesinde Kılıçdaroğlu’nun hayatı kurtuldu ama çıkan çatışmada 1 er şehit oldu, 2 asker yaralandı.

Sayın Kılıçdaroğlu’na geçmiş olsun diyor, Şehidimiz’e Allah’tan rahmet, yaralı askerlerimize acil şifalar diliyorum.

FETÖ üyelerini temizlemek için kısa sürede on binlerce kişinin ortaya çıkarılmasını sağlayan dikkat acilen  “IŞİD, PKK ve Türkiye’ye yayılmış diğer terör örgütlerinden nasıl kurtulacağımız” konusunda da gösterilmelidir.

Toprak bütünlüğümüz…
Başbakan Binali Yıldırım, Çarşamba günü başlayan Fırat Kalkanı Operasyonu’ndan söz ederken: “Ana mantık DEAŞ ile mücadele etmek. Suriye’nin gelecekte toprak bütünlüğünü bozmadan, bütün etnik grupların birlikte yaşadığı bir Suriye inşa etmek. Böyle bir hedef var. Cerablus dahil bütün alanın PYD-YPG’den temizlenmesi gerekir” dedi. Türkiye’nin sınırına çok yakın noktadaki Cerablus’a yaptığı operasyon IŞİD’i oradan göndermek için olduğu kadar, bu kentin de “IŞİD’den PYD’ye geçişini” engellemek içindi.

 Artık Hükümet de kabul ediyor ki “IŞİD ile PYD’nin savaştığı” iddiası doğru değildir.

 Çoktan anlamış olmamız gereken gerçeklerden biri, Barzani’nin de bir süre önce söylediği gibi  “Artık Suriye’nin toprak bütünlüğünden söz edilemeyeceği”dir.

 Türkiye “Suriye’nin toprak bütünlüğünün kendisinin geleceğiyle yakın ilişkisi olduğunu” daha PYD ilk kantonlarını alırken ve ilan ederken fark etmeli ve tepkisini net şekilde o zaman ortaya koymalıydı.

***

Türkiye'yi istikrarsızlaştırma koalisyonu / Mustafa Karaalioğlu / Karar

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Artvin Şavşat’ta uğradığı saldırı kaygı verici ve üzücüdür. Kılıçdaroğlu’na geçmiş olsun diyoruz. Saldırıda şehit olan askere de Allah’tan rahmet diliyoruz. Saldırının ifade ettiği anlam büyük ve derindir. Böyle olduğu için de Türkiye’nin acilen bu ve benzeri kaygı verici tatsız sahnelerden kurtulmasını sağlamamız gerekiyor.

Bununla birlikte CHP liderinin olay sonrası sükuneti, verdiği mesajların kalitesi takdire şayandır. Ortalığı velveleye vermeden, sakin ve sorumlu bir üslupla yatıştırıcı konuşma yapması altı çizilecek örnek bir tavırdır.

Bununla birlikte İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın bu tavrı farkedip takdir etmesi de o sıkıntılı anlarda yaşanan güzel bir sahnedir. Bakan, Kılıçdaroğlu’nun sakin tavrını, olayı küçültmek için fırsat bilmedi. Aksine, ”Ana muhalefet liderinin konvoyunda yaşanan çatışma çok önemlidir ve hepimize yapılmıştır” diyerek başka bir sorumluluk örneği sergiledi. Müteakiben, başta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğanile Başbakan Binali Yıldırım ve iktidar sözcülerinin olaya karşı tavrı da aynı değerdedir.

Geçmiş olsun derken, birbirini tamamlayan bu tavırları da tebrik ediyoruz. Kısa sürede olayın bütün yönlerinin aydınlatılması ve sorumlularının yakalanmasını umuyoruz.

***

Üçüncü Köprü hayırlı olsun / Güngör Uras / Milliyet

Üçüncü Köprü (Yavuz Sultan Selim Köprüsü) İstanbul için ve ekonominin bütünü için önemli bir yatırımdır.

İstanbul’un Birinci (15 Temmuz Şehitler Köprüsü) ile İkinci köprülerinden (Fatih Sultan Mehmet Köprüsü) farklı bir köprüdür.

Birinci ve İkinci köprüler, yolcu ve yük trafiği için inşa edildi. Daha sonra ağır vasıta trafiği İkinci Köprü’ye aktarıldı.
Bundan sonra ise ağır vasıta trafiğini Üçüncü Köprü taşıyacak. Ağır vasıta trafiği hem İstanbul, hem Türk ekonomisi için önemlidir.
Avrupa’dan Asya’ya, Asya’dan Avrupa’ya karayolu trafiği giderek artıyor.
Üçüncü Köprü bu trafiğin hem akışını kolaylaştırıyor hem de trafiği İstanbul’un yerleşim bölgelerinin dışına çıkarıyor. 
Erdoğan Hükümeti, “Üçüncü Köprü” projesini gündeme getirdiğinde uzun süre köprünün yeri tartışıldı.
Genel bekleyiş köprünün Tarabya Beykoz veya Sarıyer  Beykoz arasında inşa edileceği şeklinde idi.

YILDIRIM'IN PROJESİ
29 Nisan 2010 tarihinde, dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım Üçüncü Köprü’nün Garipçe - Poyrazköy arasında yapılacağını, maliyetinin kamulaştırma bedelleri ve yapım harcamalarıyla birlikte 6 milyar dolar olacağını, projenin devlet tarafından değil, özel sektör tarafından, Yap-İşlet modeli ile gerçekleştirileceğini açıkladı.
Köprü ve köprü ile birlikte yapılacak olan otoyolun ayrıntıları için bölgenin 25 bin ölçekli imar planları yenilendi. Çorlu - Çerkezköy bölgesinde yapılacak üçüncü bir havaalanı, Anadolu Yakası’nın kuzey bölümünde Riva çevresinin turizme açılması, İzmit yakınlarına büyük bir teknopark inşası plana işlendi.
çüncü Köprü’yü de içine alan Kuzey Marmara Otoyol Projesi’nin Yap-İşlet Devret modeli kapsamında 2012 yılında yapılan ihalesini, 2.5 milyar dolar ödeme karşılığı, 10 yıl 2 ay 20 gün işletme hakkı isteyen Türk IC İçtaş ve İtalyan Astaldi ortaklığı kazandı.
İhaleyi kazanan ortaklık 169 km’lik Kurtköy - Akyazı ve 88 km’lik Kınalı - Odayeri karayolu geçiş ücretleri ile köprünün geçiş ücretini toplayacak. Köprü ve otoyollardan geçiş ücreti yolcu araçlarında 3 dolar, ağır taşıt araçlarında 15 dolar olarak belirlendi. 
Devlet günde 135 bin otomobil eşdeğeri araç geçiş gelirini garanti ediyor.
Karayolları Genel Müdürlüğü’nün açıklamalarına göre, 2016 yılında Birinci ve İkinci köprülerden aylık toplam geçiş 9.5 - 12.0 milyon araç arasında.
İki köprüden günlük toplam geçiş 370 bin 400 araç. Bundan sonra ağır araçlar Üçüncü Köprü’den geçeceğinden, İkinci Köprü trafiği azalacak.
Birinci Köprü’nün en geniş açıklığı 1.090 m. İkinci Köprü’nün 1.090 m. Üçüncü Köprü’nün 1.408 m. Birinci Köprü 30 m. İkinci Köprü 39 m. genişliğinde idi. Üçüncü Köprü 73 m. genişliğinde.
Üçüncü Köprü 4 gidiş, 4 geliş karayolu trafiğine ve bir gidiş bir geliş raylı sistem geçişine imkân verecek.

***

FIRAT'A KALKAN OLMAK! / Rahim Er / Türkiye

DAEŞ'in geçe hafta sonu 12-14 yaşlarında bir çocuğu canlı bomba olarak kullanıp Gaziantep'te düğün basarak çoğu çocuk ve kadın çok sayıda vatandaşımızı katletmesi yanına bırakılamazdı.

Çarşamba sabahı 04'te gerçekleştirilen Fırat Kalkanı Harekâtıyla o vatandaşlarımızın kanı yerde bırakılmadı.

15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra Türkiye, Cumhurbaşkanından, Başbakanından ilgili Bakanlarına kadar ilgili başkentlerde diplomatik taarruza geçti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin'le görüştü. Darbeci terörist hainlerin hangi oyunlarla üstlerini aldatarak Rus jetini düşürdüğünü anlattı. Bu ziyaret, Rusya ile  münasebetlerimizi sür'atle düzelme yoluna koydu. İran Hariciye Vekili Cevad Zarif Ankara'ya geldi. Tahran şunu dedi: "Bizim için Pejak nasıl  bir terör örgütüyse PKK ve PYD de öyle terör örgütleridir.”

ABD Başkan Yardımcısı Biden ile dost ve kardeş Mesut Barza'nin Ankara'ya gelmesi ise aynı güne  rastladı.

Sn Biden havada iken Türk Ordusu, Karkamış ilçemizin ikizi Cerablus'u DAEŞ adlı haydutlardan temizlemek için 1918'den bu yana ilk defa Suriye topraklarına geçmişti. Mehmetciğin dedesi Süleyman Şah'ın türbesini nakletmek için o topraklara gitmesi ise farklı bir olaydır "Fırat Kalkanı" adı verilen harekât, milletlerarası hukukun meşruiyet çerçevesi içinde ve koalisyon güçleriyle birlikte yapıldı. Ilımlı muhaliflerin, Hür Suriye Ordusu'nun kaybettikleri yerleri almalarında onlara yardımcı olunuyor, yol açılıyordu. Bundan dolayıdır ki,  ilk bir kaç saat içinde bir kaç köy, gün bitmeden de Cerablus istirdat edildi.

Türkiye,  harekâta başlarken hem diplomatik ağı dokumuş ve hem de harekâtın sebep ve niyetini dünyaya çok net şekilde ilan etmişti. Sebep, malum örgütün hududun alt tarafından topraklarımıza saldırıp her defasında düzinelerce vatandaşımızın hayatına kıyması, niyetse komşumuz Suriye'nin toprak bütünlüğünü muhafazaya dönük fedakârlığımızdı. Biz, Suriye'nin DAEŞ, PYD ve BAAS arasında parçalanmasına karşıyız. Bu niyetimiz, istihbarat elemanlarımız tarafından Şam'a da izah edildiği için Şam hükümetinden Fırat Kalkanı Harekâtı'na karşı beylik bir cümle dışında bir itiraz gelmedi. Moskova'nın BY Biden'la BB Yıldırım arasındaki samimi görüşmeler cereyan ederken ettiği laflar da keza beylik ve kendini hatırlatmaya dönüktü.

Cerablus'un  DAEŞ'ten geri alınması, bu haddini bilmezlerin silahlarını bırakıp kaçmaları, direnenlerin haklanmaları herkesi memnun etti. Memnun olmayan PKK, onun meclisteki uzantısı ve Suriye'deki devamı PYD. HDP'li Selahattin Demirtaş'ın harekât için net bir dille "bir başka ülkeyi işgal" demesi düpedüz düşman dilidir. Hâlbuki bu adı geçenler, güya DAEŞ'e karşılardı.

Türk Ordusu Cerablus'u sahiplerine iade etti.
Türkiye, bu vesileyle ve aynı anda dünyaya şu haberi verdi: "Cerablus'u DAEŞ'ten temizliyoruz. 15 Temmuz'u fırsata çevirip Menbiç'e çöreklenen PYD/YPG de kendiliğinden Fırat'ın doğusuna çekilsin. Bunu yapmadığı takdirde biz yaptırtırız. Fırat, kırmızı hattımızdır."

***

Zamane savaşı / Muharrem Sarıkaya / Habertürk

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na dün yapılan saldırı zamane savaşından başka bir şey değil.

Çünkü bugün yaşanan, bir siyasi parti liderini ortadan kaldırarak toplumsal tabanını sindirmeye dönük 1970 model bir terör eylemi değil.

Tam tersine toplumun bütün fay hatlarını eşzamanlı harekete geçirerek iç çatışmayı başlatmayı amaçlayan çoklu eylem tarzı.

Göstergesi de 15 Temmuz’daki darbe girişimi, Gaziantep’te çoğunluğu çocuk 54 yurttaşın ölümüne neden olan IŞİD’in canlı bomba veya hemen öncesinde Van veya Elazığ’da araç patlatan PKK eylemi...

Beklentileri, elde etmek istedikleri, çıkarları farklı olsa da metodolojisi aynı olan, aşırı şiddete ve suikastlara dayalı bir “şebeke savaşı” yaşıyoruz.

Hedefi de açık, iç dinamikleri işlemez kılarak kendi savaşına yöneltmek ve iç savaş çıkarmak.

Bunun için her yolu deniyor, birinin bıraktığı yerden diğeri devam ediyor.

Yurttaş dayanışmasının hafızasını köreltip, terörüyle yarattığı kaygıyla kendisine dönük tehditten caydırma yöntemini uyguluyor.

LİDER DAVRANIŞI
Bir olayın yarattığı acının sıcaklığı geçmeden, hemen ardından bir diğer acının ve kaygının üretilmesinin gerisinde de bu yatıyor.

Ortadoğu tipi korkuyu, terörü eritmeden canlı tutarak üretiyor; insanları birbirinden şüphe duyar hale getirerek toplumsal şizofreni yaratmak istiyor.

Bundan dolayı, devletin güvenliğinin yanında, halkın, daha da önemlisi bireyin güvenliğinin öne çıktığı, güvenlik kavramının genişlediği ortama tanıklık ediyoruz.

Çünkü bireyin başına gelecek sorun, ülke güvenliğini tehdit edecek boyuta ulaşmış bulunuyor.

İşte o nedenle dün CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun saldırının hemen ardından sergilediği duruş önem kazandı.

Saldırıdan yeni kurtulmuşken, “Terör bizi yıldırmamalıdır; onun için üzerine gideceğiz” cümlesiyle Şavşat’tan Ardanuç’a uzayan yolculuğunu tamamlayarak terörün üzerine yürüdü...

“Bize Cumhuriyet altın tabakta sunulmadı. Allah’ın verdiği bir can bu ülke, bu halk uğruna feda olsun” dedi.