Medya Arkası (28.10.2016)

Medya Arkası (28.10.2016)
Köşe yazarlarının bugünkü gündeminde 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, Başkanlık sistemi, Nail Güreli, Musul ve FETÖ vardı.

Bahçeli’nin başkanlık şifreleri / Mehmet Ocaktan / Karar

Son günlerde MHP lideri Devlet Bahçeli’nin politik hamlelerini izlerken, sanki çok ani esen bir rüzgara yakalandığımız hissine kapılıyoruz. Başkasını bilemem ama ben kendimi aksiyon sahnesi bol, yüksek tempolu bir Amerikan filmi izler gibi hissediyorum. Daha hamlelerinden birisini yorumlamadan başka bir atraksiyonla adeta başımızı döndürüyor. Eminim ki Bahçeli o çok sükseli atasözleri ve deyimleri arka arkaya sıralarken de başkanlık sistemine ilişkin zaman zaman hem ‘evet’ hem de ‘hayır’ olarak değerlendirilebilecek hamlelerini anlatırken de çok keyif alıyordur.

Siyasi hayatta politik konforun böylesine yüksek olduğu dönemler çok az bulunur ve de çok az lidere nasip olur.

Artık şunu biliyoruz, MHP başkanlık sistemi konusunda kesinlikle destek verecek. Ama nasıl? Elbette AK Parti’nin getireceği her teklife kayıtsız şartsız bir destekten söz etmiyoruz.

Bahçeli’nin adeta bir aritmetik hesabıyla konuşmalarının arasına yerleştirdiği şifreleri çözebilmek için son grup toplantısında söylediği şu cümleleri şimdiden bir yere not etmekte yarar var: “Önemle ifade ediyor altını kalın olarak çiziyorum, MHP’nin TBMM’de tercihi ne olursa milletin karşısında da tıpatıp aynısı olacaktır. Meclis’te evet dersek milletin huzurunda da evet deriz. Özümüz de birdir, sözümüz de birdir.”

Hemen hatırlatalım; kimse bu cümleye bakarak “Haydi AK Parti anayasa teklifini hemen hazırlasın, yarın Meclis’e sunsun, öbür gün de referanduma gidelim” gibi bir sonuç çıkarmasın. Çünkü Bahçeli’nin destek ifadelerinin hangi bağlamda söylendiğini doğru anlayabilmek için yine aynı konuşmadaki şu ifadelerin iyi anlaşılması gerekiyor:

“Yakında bu teklif metni TBMM’nin gündemine gelecektir. Bu durum karşısında Milliyetçi Hareket Partisi ilke ve ülkülerine uygun olacak şekilde teklifi inceleyecek, elbette bir karar ve sonuca varacaktır. (...) AKP ne hazırladıysa getirsin görelim, bakıp değerlendirelim.”

Bahçeli konuşmasında bir taraftan “Halka gitmekte ne sakınca var” derken, aynı konuşmada parlamenter sisteme vurgu yapması ister istemez zihinlerde “Acaba Bahçeli’nin sözlerinde fark edemediğimiz gizli şifreler mi var” diye bir soru işareti doğuyor

***
Atatürk’e dönüş yılı / Mehmet Tezkan / Milliyet

Uzaklaşmış mıydık?
Hayır.. Ama son yıllarda çok da muhabbetle anılmıyordu.. 
İktidar kanadı biraz soğuktu diyelim..  
İktidarın bu tutumundan cesaret alanlar;
Osmanlı yıkıldı..
Cumhuriyet de yıkılacak..
2. Osmanlı kurulacak deme cesaretini göstermeye bile başlamışlardı..
15 Temmuz darbe girişimi havayı değiştirdi.. Atatürk’ün önemi, kurduğu rejimin değeri bir kez daha anlaşıldı..  
Dinci darbeci FETÖ örgütünün ülkeyi işgal girişimine karşı milyonlarca kişi, laik
Cumhuriyet’in kurucusu Atatürk’e sarıldı..
İktidar partisinin merkezi dahil çoğu bina Atatürk posterleriyle donatıldı..
Bu sebeple Atatürk’e dönüş yılı dedim..
CHP’li belediyeler her yıl coşkuyla kutluyorlardı ama bu yıl onlar için de farklı..
Görüyorum, daha fazla asılıyorlar..
Görüyorum, Cumhuriyet’in değerleri daha fazla anlatılıyor.
Dün sabah, kadim dostum, gazeteci Tayfun Gönüllü aradı; ‘Ataşehir’i çok güzel afişlerle donattık. Çok güzel etkinlikler hazırladık. Gel gör’ dedi..
Gittim..
Afişlerden biri şöyle sesleniyordu..
Unutmayın. En önemli varlığımız Cumhuriyet’tir..
Ne özgürlüğü, ne bağımsızlığı, ne de bu Cumhuriyet’i işgalciler hediye etmedi!
Ve unutmayın ki bu Cumhuriyet bir günde kurulmadı!
Bu Cumhuriyet’in ardında, dünyanın ezilen uluslarına ilham verici Ulusal Kurtuluş Savaşı vardır..
Diğerinde..
Unutmayın! Bu Cumhuriyet’in ardında, eşi benzeri olmayan direnişçi Anadolu halkının kanı vardır.
Yazıyordu..
Direnişçi Anadolu halkı, 15 Temmuz’da ülkeyi işgal etmeye kalkan dinci cemaatçi yapıya da direndi!
Demek ki, halk direnişçi ruhunu kaybetmemiş!..
Demek ki, halk hâlâ her türlü işgale karşı durabiliyor..
Gurur verici..

***
Terör örgütüne kim karar verir? / Muharrem Sarıkaya / Habertürk

Soru üzerindeki tartışma, bir grup gazeteci arkadaşla Meclis kulisindeki sohbette gündeme geldi.

Ardından telefonda devam etti.

Tartışmayı başlatan soruyu yönelten de zaten hukukçu, eski TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in kendisi oldu:

“Bir yapının terör örgütü olduğuna kim karar verir?”

Önce ülkelerden örnekler sıraladı, “Ülkeler terör tanımında olduğu gibi, örgütlerin terörist olup olmadığını belirleme yönteminde de uzlaşmış değil” dedi.

ABD’nin, bir yapının terör örgütü olup olmadığına ülke içinde ise içişleri bakanlığı, uluslararası nitelikte ise dışişleri bakanlığının yayınladığı listeyle karar verdiğini bildirdi.

İngiltere’de ise içişleri bakanlığının bu görevi yerine getirdiğine dikkat çekip ekledi:

“Bizde ise bir örgütünün terörist olup olmadığına ancak yargı karar verir. Önüne gelen somut davaya göre Yargıtay, terör örgütü olup olmadığını belirler...”

Bu durumun altını çizdikten sonra, Yargıtay’dan Fethullah Gülen Terör Örgütü’ne (FETÖ) ilişkin kararın henüz bulunmadığını anımsattı.

Yargıtay’a bu konuda 16 Haziran günü Erzincan’dan ilk dosyanın gittiğini, diğer açılan davaların dosyalarının da yolda bulunduğunu anımsattı.

***
Nail Güreli / Melih Aşık / Milliyet

Sönmeye yüz tutan Babıali ışıklarıyla birlikte onları da tek tek kaybediyoruz. İlkeli, titiz, ahlaklı, okura saygılı bir kuşağın son temsilcilerinden Nail Güreli ağabeyimiz de aramızdan ayrıldı.

Gerçek bir İstanbul efendisi idi o. Nezaketi elden bıraktığı hiç görülmezdi. Üslubuna ve yazılarına da yansıyan bir insani ve mesleki nezaketti bu. Sapına kadar dürüst adamdı. O yüzden yıllarca Gazeteciler Cemiyeti Başkanı, Gazeteciler Sendikası Başkanı gibi saygın makamlara seçildi. İlkeleriyle bu kurumlara da saygınlık kazandırdı. 

Cemiyet Başkanı olarak makam aracına sadece görevli olarak bir yere gideceği zaman binerdi. Milliyet’e otobüsle gelir giderdi. Oğlu Gür Güreli’nin nikâhına bile ucu ucuna yetişmişti, çünkü taksi bulamamıştı.

Müthiş bir arşivciydi. Her gün gazeteleri dikkatle okur, işaretler, kesip dosyalaması için yardımcısı Almıla Karaman’a teslim ederdi.

2010 yılında 8 bin kitaptan oluşan kütüphanesini ve 58 yıllık arşivini Maltepe Üniversitesi’ne bağışladı. Onun kitaplarına özel bir bölüm ayrıldı. 

Gözaltında öldürülen gazeteci Metin Göktepe Gazeteciler Cemiyeti üyesi olmadığı halde onun davasını yakından takip etti. Metin Göktepe ödüllerinin ilki ona verildi.
Gazetecilik zengin olma veya şöhret bulma aracı değil halka doğruları iletme görevi ve sanatıdır. Nail Ağabey’i bu ilkelerin parlak bir temsilcisi olarak saygıyla uğurluyoruz...

***
FETÖ’nün çalışma tarzı / Okay Gönensin / Vatan

15 Temmuz ve FETÖ soruşturmalarında ortaya bazı iddianameler çıkmaya başladı. Sanık ifadelerinin bazıları da yayınlandı.

Bugüne kadar var olan bilgiler Cemaat’in FETÖ’ye dönüşme sürecinde bir gizli örgüt olarak çalıştığını gösteriyordu. Cemaatin, siyasi hedefleri olan bir siyasi harekete dönüşmesi daha geniş bir kabul görmüştü.

Yeni bilgiler ortaya çıkıp, bunlar birbirine eklenince daha farklı bir yapı şekillenmeye başladı.

FETÖ bir istihbarat örgütü gibi çalışmaktadır. Örgütün ana faaliyeti, kilit noktalara adam yerleştirilmesi, insanlar hakkında bilgi toplanması, gizli dinleme, menfaat sağlanarak eleman devşirilmesidir. Üst düzey yöneticilerin yakınlarına muhbir yerleştirmek de istihbaratçı faaliyetidir. Gizli bilgilerin kamuoyunu manipüle etmek için ustaca açıklanması da istihbaratçı yöntemidir.

Bu istihbari faaliyet ağının başka istihbarat örgütleriyle karşı karşıya ya da yan yana gelmesi doğal görülür.

Bir siyasi amaçlı örgütün elemanlarının istihbaratçı yöntemleriyle çalışması da kolay bir iş değildir, ciddi eğitim gerektirir. Gizli bir haberleşme sisteminin yerleştirilmesi de kolay bir iş değildir.

Bylock adı verilen bilgisayar sistemiyle ilgili karmaşık bilgi ve iddiaların ardında da başka kokular aramak mümkündür.

***
Ateş çemberi içinde! / Güngör Mengi / Vatan

Her gün farklı konularda, farklı şoklara uyanıyor, akıl almaz haberler duyarak yaşıyoruz.

Terör örgütü DAEŞ’in Musul’un güneyindeki kükürt üretim tesisini ateşe vermesiyle çıkan zehirli gaz Türkiye’ye ulaştı. Ortamdaki nem arttıkça bu gazın asite dönüşeceği ve gökten kezzap yağacağı söyleniyor.

Irak’ta “İran destekli Şii milisler Haşdi Şabi Enbar vilayetine bağlı Rutba ilçesinde Sünni vatandaşları “DAEŞ’e destek vermekle suçlayarak” intikam eylemleri yapıyor.

Irak hükümeti ve ordusu ile birlikte hareket ediyorlar.

ABD’nin tercihi PYD

Musul’un Telafer İlçesinde yine Haşdi Şabi’ye bağlı gruplar “Burayı kurtarma görevi bize verildi, Telafer’i alacağız” diyerek oradaki Sünni’ler için büyük tehdit başlattı.

Ben baştan beri “Afrin, Kobani ve Menbiç PYD’nin elindeyken  hiçbir operasyon sonuç vermez” diyordum, nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan “Hatay’a komşu olan Afrin‘i de terör örgütlerinden temizleyeceğiz” diyerek operasyon sinyali verdi.

ABD, Türkiye’nin “Rakka operasyonunda PYD-PKK olursa biz katılmayız” çıkışlarına rağmen Çarşamba günü “YPG-SGD Rakka’da bizimle olacaklar” açıklaması yaptı.

Hepsinin açılımı “PYD-PKK” olan örgütler ABD’nin vazgeçilmez müttefiki.