MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
Iraklı Türkmenler ‘yok olmanın’ eşiğinde

Iraklı Türkmenler için durum ’kırk katır kırk satır’ misali. Irak Şam İslam Devleti’nin eski Baasçılar ve Nakşî örgütler eşliğinde Musul’u odak alan geniş bir bölgeyi ele geçirmesi en fazla Türkmenleri tehdit ediyor. Onyıllardır varoluş mücadelesi veren Türkmenler bu kez hakikaten ’yok olma’ tehdidi altında. Irak’ın kuzeyinde yaşadıkları il ve ilçelerden sürülen Türkmenler, özellikle Şii olanları IŞİD katliamlarıyla yüz yüze. Kürt bölgesine kaçanlar hoş karşılanmazken, kimileri 50 derece sıcağın altında kamptan bozma yerlerde perişan vaziyette. (...) Ve dünyanın da, bugüne kadar ’kıble’ belledikleri Türkiye’nin de gözleri kulakları Türkmenlere tıkalı.
(...)
Bugün Iraklı Türkmenlerin nüfusunu bile tam bilmek mümkün değil. 2003 öncesi ’Araplaştırma’, daha sonra da ’Kürtleştirme’ politikaları önemli bir etken. 25 milyonluk Irak’ta Türkmenlerin sayısı 800 bin ile 2 milyon arasında veriliyor. Resmî istatistik yok ve genelde 1957 nüfus sayımından hareketle tahminlerde bulunmak mümkün. Kerküklü akademisyen Prof. Mahir Nakip, Kerkük Vakfı’nın Irak ve Türkmen nüfusunun yıllar içindeki artışından hareketle 2 milyon 250 bin olarak hesapladığını anlatıyor. Bu rakamın genelde daha az gösterilmesinin sebebi ise mezhep ve etnik hassasiyetler. Nitekim Nakip, “700 bin 800 bin nüfuslu Erbil’de bizim tahminlerimize göre en az 150 bin Türkmen var. Ama bugün sayım yapılsa belki 15-20 bin kişi kendini ’Türkmen’ olarak yazdırabilir. Irak’ta mezhebi milliyeti yazmak siyasi bir tavırdır” diyor.

IŞİD’in kılıcının ucundalar
Normalde Irak’ın kuzeyindeki Tel Afer, Musul, Tuzhurmatu, Altınköprü ile civar yerleşimlerde yaşayan Türkmenler artık IŞİD yüzünden tümüyle ’yok olmak’ tehdidi altındalar. IŞİD’in haziran ortasında başlayan saldırıları sonucunda pek çoğu yerlerinden yurtlarından oldu. Özellikle Şii olanları IŞİD’in katliamlarıyla yüz yüze. Musul’da yaşadıkları Tel Afer, Başir,Tuzhurmatu; Selahaddin bölgesindeki Biravçili, Çardağlı ve Karanaz bölgelerinin yanı sıra Musul, Ramadi ve Felluce’den sökülüp atılan Türkmenler yollara düştü. Sincar bölgesine ulaşanlar çadır bile olmadan açık havada kalakaldılar, hiçbir yardım alamadılar.
Türkmen Cephesi yetkilileri bu ay başında 200’den fazla Türkmen’in öldürüldüğünü aktarıyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne göre IŞİD Musul yakınında Şii Türkmenlerin yaşadığı Guba ve Şirihan köylerini bastı, evler ve çiftlikler yağmalandı. Şiilerin mabetleri havaya uçuruldu. Tel Afer’in kültürel miraslarından Hıdır Elles makamı ve 14. ile 15. yüzyıla ait tarihî eserlerden Kızıl Deli ve Er Mahmud türbeleri de bunlar arasında. 

Tel Afer: Suriye-Musul köprüsü
IŞİD’in en büyük hedefi ise Musul’un 50 km. batısındaki Tel Afer oldu. Zira nüfusunun tümünü Türkmenlerin oluşturduğu Tel Afer Musul’dan Suriye’ye bağlanan bir köprü konumunda. Bu coğrafya hem Arap olmayan hem de Sünni olmayan tek şehir. Dolayısıyla IŞİD için ’ele geçirilmesi şart’bir yerleşimdi. Tel Afer’in nüfusunun yarısına oluşturan Şii Türkmenler ise doğrudan IŞİD’in hedefi oldu. IŞİD bölgede yaşayan Hıristiyanlara, ’Ya cizye ödeyin yahut gidin’ diyerek tehdit ederken, Şii Türkmenleri ’Ya Sünni olacaksınız yahut sizi keseriz’ tehdidi savurdu. Türkmen kaynakları bu tehdide kurban gidenlerin eksik olmadığını belirtiyor.

Güneye kaçanları asimilasyon bekliyor
 Türkmenler Tel Afer’i yanlarına ne alabilirlerse terk etmek zorunda kalırken, izledikleri iki rota çıktı. Şii olanlar bir kısmı da uçaklarla Irak’ın güney bölgelerine taşındı. Bunda Sistani’nin Şiilerin güvenceye alınması talimatı etkili oldu. Güneyde Necef, Kerbela, Hille ve Bağdat’a yerleştirilen Şii Türkmenlerin sayısını 170 bin civarında veriliyor. Bir kısım insan Muharrem ayı etkinlikleri nedeniyle insanların normalde yürüyerek kutsal yerlere gittiği bölgelere yerleştirildi. Bir kısmı da şehir merkezlerine yerleştirilip iş ve ev verildi. Ancak Türkmen kaynakları bunların zaman içinde Şii nüfus içinde eriyip gideceği kaygılarını aktarıyor. Türkmenlerin güneyden geri döndürülmesinin çok zor olacağını belirtiyor.

Kürt bölgesindekiler perişan
 Esas dağılan kesim var ki onların durumu vahim. Kürt bölgesinde aşağı yukarı 100 bin civarında Türkmen kaçmış durumda. Bir kısmı çölde sıcakta perişan hâlde, kamptan bozma yerlere girebilmek için izin bekliyor. Yaklaşık 60-70 bini ise yedi ayrı kampta --ki bunları kamptan ziyade etrafı çevrilmiş açık alan diye tarif etmek uygun düşüyor-- barınma ve yaşama savaşı veriyorlar. Özellikle yaşlı ve çocuklar arasında ölümler çok yüksek.

Feşhabur talepleri karşılanmıyor
Türkmen yetkilileri Türkiye’den acil olarak Habur’dan 8 kilometre içeride bulunan Feşhabur kampının Türkmenler için genişletilmesini talep ediyor. Birleşmiş Milletler tarafından Suriyeli sığınmacılar için kurulan ve fazla Suriyeli bulunmadığı için müsait görünen bu kamp için Türkmenler Ankara’ya acilen talepte bulunuyor, Telafer’den göçen Sünni ve Şii Türkmenlerin yerleştirilmesini istiyorlar. Yerleştirme de kâfi gelmiyor aynı zamanda güvenliğin de sağlanması gerekiyor. Zira bu bölgeye sığınanlar arasında Şii Türkmenlerin de bulunması ’güvenlik’ tehdidi ortaya çıkartıyor. Nitekim zaten Türkmenlerin varlığından rahatsız görünen Barzani yönetimi, Şii Türkmenler yüzünden IŞİD’in hedefi olmak gerekçesini ortaya sürüyor. Türkmen kaynakları Irak topraklarında bir kamp kurulamayacaksa o zaman Türkiye içinde kamp kurulmasını talep ediyor. Mahir Nikap, “Nasıl ki Suriye’den göç eden 1 milyon insanı barındırabilmişsek Türkmenlerin de barındırılması gerekiyor”  diyor.
(...)
Irak’taki Türkmen halkı ölümler, sürgünler ve katliamlarla yüz yüze iken Türkiye’de yaprak kımıldamaması manidar. Ortada dolaşan üç beş haber ve görüntü kırıntısı da Batılı kaynaklardan geliyor Türkmenler bir boşlukta yapayalnız kalmış durumdalar. 
Ceyda Karan/Taraf


“Allah kabul etsin ama...” 
Oruç tutanların oruçlarını Allah kabul etsin...
Herkesin kutlu olsun bayramı...

*

Bu ramazan öbürlerinden farklıydı...
Her gün gazetelerde; Müslümanların birbirlerinin kafasını nasıl kestikleri, camileri dozerlerle yıktıkları, çocukları öldürdükleri, cihat adına kadınları kızları götürdükleri, görülmemiş vahşet haberleri yayınlandı...
İnsan kafası ile top bile oynadılar...
Eminim biraz olsun bilinci olan Müslümanların vicdanında sorgulama başladı...
O soruyu sordular belki:
 “Bu mudur Müslümanlık?...” 

*

Keza içeride...
İnsanların “Müslüman” diye diye peşlerine takıldıkları, birbirlerinin ne mal olduklarını gözler önüne seriyorlar...
Yatak odalarını dinlemekten, kutulara, kasalara, hırsızlığa, talana, yağmaya, yalana kadar, bir bir rezillik hesaplaşıyor...
Temiz pak yürekli Müslümanlar, hiçbir zaman olmadığı kadar belki bu ramazan ayında kendi kendilerine o soruyu sordular:
 “Bu mudur Müslüman?..” 
Bekir Coşkun/Sözcü


Tayyip “Yalnız adam”dan korkmaya mı başladı!
Bir  “Yalnız Adam” olarak, mütevazı imkânlarla seçim kampanyasını sürdüren Ekmeleddin İhsanoğlu “Allah’a şükür, kimseye borçlu değilim, kimseye minnet borcum yok.” diyor. Alnı açık, başı dik... 
(...) 
Ekmeleddin Bey, kampanyada, sakin ve tatlı dilini muhafaza ederken Tayyip Bey onun tam tersi bir üslupla, sert ve kırıcı biçimde ona sesleniyor:
 “Ey Ekmel! Biz senin ne olduğunu çok iyi biliriz! 8 yıl görev yaptın. Ama bir monşer örneği sergiledin! Ve hiçbir zaman yürekli bir çıkışı yapmadın! Gazze bizi iyi bilir Hamas bizi iyi bilir. Bizim onlarla olan muhabbetimizi Ekmel Bey’in ölçmeye ne gücü yeter, ne düşünce dünyası yeter! Gazze’ye gittim diyor. İslâm Konferansı Örgütü’nün Genel Sekreteri’sin. Senin gitmen uluslararası hukukun sağladığı imkândan kaynaklanıyor. Biz hep Gazze’nin yanında olduk... Türkiye, Gazze için bir şey yapmadı, diyorsun. Gözüne dizine dursun! Eline, diline dursun!” 

***

Tayyip Bey’i böyle öfkelendiren nedir?
Psikologlar “Korku” diyor.
Devletin bütün imkânları Tayyip Bey’den yana...
Buna rağmen Tayyip Bey cephesinde “Korku dağları mı bekliyor?” 
Nedir bu öfke, sinir ve telâş?
Anlaşılan, Ekmel Bey’in tek başına mücadelesi bile Tayyip Bey’i endişelendirmeye başladı. İnsanlarımız yavaş yavaş uyanıyor! ..     
Rahmi Turan/Sözcü


“Bu toprağın evladı değil”lerse oylarını da isteme
Başbakan Erdoğan rakibi Ekmeleddin İhsanoğlu hakkında dedi ki:
 “O bu toprakların evladı değil, bu toprakların evladı biziz biz.” 
Okurumuz Erkan Özyürekli gazetecilere soruyor:
- Bunları söyleyen Başbakan’ın yurtdışında doğup büyümüş, yurt dışına yerleşmiş milyonlarca Türk’ten oy talep etmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Melih Aşık/Milliyet